Her milletin devamının mayası olan müspet âdetler, örfler, gelenekler gelişmeye, ilerlemeye, terakkiye sebeptir. Çünkü, örf ve gelenekler, coğrafyanın, iklimin, inanç ve düşüncelerin birleşmesinden hasıl olan değerlerdir.
Derler ki, “Geometri Mısır’da gelişmiştir. Sebebi, Nil nehrinin sık sık taşmasıdır. Bu taşkınlıklardan korunmak için bentleri böyle koymuşlar, öyle koymuşlar, şöyle koymuşlar ve geometri doğdu!”
Milli örf ve âdet, meşru gelenekleri terk ederseniz, coğrafya, iklim ve dolayısıyla tabiatla çatışırsınız. Mesela, Akdeniz kuşağının sıcak iklimi şalvarı zaruri kıldı; bol ve körük gibi bir havalandırma sistemini getirdi. Şalvarı terk edersiniz yanarsınız!
Ekvator bölgesi ve çöl ikliminde yaşarsanız kalın ince, uzun fistan, gömlek giymez, sarık sarmazsanız sıcaktan bunalır, güneş başınıza geçer!
Keza, soğuk iklimlerde kalın ve yünlü elbiseler giymelisiniz…. İlaahir. İşte adat-ı milliye iklim, mekân ve tabiatın mecbur kılması ve inançlarla yoğrulmasıyla teşekkül ederler. Terk ederseniz çatışırsınız!
Avrupa’nın gelişmesinin maddi ve manevi olmak üzere iki sebebi vardır. Sekiz maddi sebeplerden birisi de “Az meyilli olan nehirlerinin münakaleye, ulaşıma müsait olması ve bir nehrin baştan sona Avrupayı dolaşmasıdır.”
Adamlar ürettikleri, mal, bilgi, tecrübe, keşif ve icadlarıyla gemiye binip Avrupayı bir baştan bir başa dolaştı. Mal satıp mal aldı, bilgi verip bilgi aldı, meşveret edip ufkunu genişletti; gelişti.
Bizim dik akan nehirlerimiz mal, ilim, fikir, tecrübe ve bilgimizi nakliyata müsait değil. Peygamberimiz (asm) buyuruyor ki, cemaatle namaz kılarsanız 27 derece sevap kazanırsınız. Kur’an, meşveret, yani, bilgi, ilim, tecrübe alışverişi farzdır, der. Varlıklıların Hacca gitmesi, farklı kültürler, topluluklarla karşılaşması, tecrübe kazanması, bir araya gelip dünya çapında kongre ve meşveret yapması lazımdır. Nehirlerimiz cemaatle namaz, meşveret ve Hac gibi ibadetlerdir.
Kesb-i medeniyette Japonlara iktida bize lazımdır ki; onlar Avrupa’dan mehasin-i medeniyeti almakla beraber, her kavmin maye-i bekası olan âdât-ı milliyelerini muhafaza ettiler. Bizim âdât-ı milliyemiz İslâmiyette neşv ü nema bulduğu için, iki cihetle sarılmak zaruridir. (Beyanat ve Tenvirler, Enstitü/internet, s. 31.)
İslamiyetle filizlenip, serpilip geliştiği için hem din, iman, ahlak bakımından, hem de örf ve gelenekler gibi iki yönden de milli âdetlere sarılırsak gelişir, ilerler, terakki ederiz.