(1)
Sandığın güzel bir şey olduğunu bilirdim de... bu sefer çok daha iyi anladım. Vatandaş Türkçe konuştu. Öyle açık ve net konuştu ki... herkes: “Hııı...” dedi. Bak; milletin gözünden bir şey kaçmıyormuş. Ülkede olup bitenlerin, oldu bittiye getirilenlerin farkındaymış meğer. Bana rağmen “iş” yapmaya devam ederseniz; şakam yok, dedi. İster anla ister duymazdan gel; zamanı geldi mi diyeceğini saklamıyor. Halkın sandığa attığı mektubu titizlikle okuyup gereğini yapmak da ilgililere düşüyor. Sandık bizi sükûnete çağırdı. Ne kadar rahatladı memleket. Tebessümden çiçeklerle doldu ülkem.
(2)
Gelin sandıkları mis gibi naftalin kokardı. Rahmetli annemin sandığından biliyorum. İçindeki güzelim işlemeleri güve yemesin diye bohçaların arasına serpilirdi kar beyazı naftalinler. Seçim sandıkları da güvelere karşı mis gibi insanlık kokar. Çok yorulduğumuzda nefes alma yerleri, oksijen çadırlarıdır.
(3)
Kalbimizi bir sandık bilsek...
Hangi zarfları atıyoruz oraya;
Açtığımızda ebedî gülsek...
(4)
Sandıklar demokrasiyi taşır. Oy zarflarına düşüncemizi koyarız; o yüzden dokunulmazdır.
(5)
Sandık Güzeli
Annemin çeyiz sandıkları...
Naftalin kokulu çocukluğum...
İşlemeli örtülerin masum gülücükleri...
Çıt çıt diye ufacık anahtarcığı...
Nasılsa açılır açılmaz hürriyet soluduğum...
(6)
Demokrasi şenlik demektir. Hürriyetler devam etsin diyedir. Cumhuriyet Hakkın ve halkın emrinde olsun, diyedir. Kazananı da kaybedeni de mutludur. Çünkü kazananı halk; kaybedeni istibdat/baskılardır. Bu iş eğer şahsî (indî, nefsî) haritalar çizecekse; sandığa gideyim mi gitmeyeyim mi diye düşünürüm. Seçimler kutuplaşmaları körükleyecek, krallıkları bitirmeyecek, cehaleti def etmeyecek, fukaralık ve kavgalar çocukluğumdan bu tarafa hep benimle gezecekse... niye yapılır?!...
(7)
Oy, oy!
Bir şey sorulmazken işçiye, dişçiye...
Bir oy/u var elinde şimdi.
Bir o kaldı elinde.
Elinde oy var şimdi;
Bir dua gibi...
Ne diyeceksen, de!
Fakat sen, de!
Aklını, kalbini dinle!
Oy’u (kendine) vereceksin.
Yeter ki oy{un} güzel olsun!
Yaşadığını görsün dünya!
Bir oy var elinde oy, oy!
Zulmü, zinciri, istibdatı...
Gevezeliği, gürültüyü, cehaleti...
Oy, oy, oy!
(8)
Sandığın kerameti bitmiyor.
Mis gibi kokular saçılıyor açılınca.
Yoluna giriyor işler.
Herkese ders veriyor.
Krallara gülüyor.
Dünya fani...
Aynaya bak, diyor.
(9)
Ağaçlar yol oldu, kuşlar kayboldu.
Sanattı; rant oldu; sırları döküldü bir bir.
Şehir kendini tanımaz oldu.
İstanbul şiiri okunmaz olunca;
Olanlar oldu.
(10)
Evet, demokrasi... Evet, Meclis... Evet, halk... Çünkü medeniyetin yolu meşveretten geçiyor...
(11)
23 Haziran 2019’u “Türkiye’nin Normalleşme Günü” ilan ediyorum.
(12)
Bu sonuçlar geçici...
Kesin sonuçlar;
Son nefesini verince...
Açılınca “kalp” sandığı...