"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küçük küçük başlarlar

Ali Rıza AYDIN
20 Ağustos 2020, Perşembe
Hepimiz biliriz ki, her kıssada bir hisse, her nasihatte hikmet vardır. Elbette ki anlayana, tutana!

Söylenenin arkasında, söyleteni görmek; bununla hayata yön vermek esasında, maharet! Çünkü “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” atasözü, meşhurdur. 

Derin manalar ifade eden sözler, kıssalar, adeta bir kılavuz; insanlara bir yol haritası kıymetinde sözlerdir. Bazısı da, olanların, küçültülmüş örneği. 

Hâl böyle iken; “Aman canım sende” demek, bu değeri bilmemek. 

Hikmetli hikâyeleriyle, sözleriyle meşhur Sadi-i Şirâzî’den bir kıssanın tam yeri: Risale-i Nur’da, adı, “Nuşirevân-ı âdil” 1 olarak geçen ve adaletiyle ün salmış Şah Nûşirevân, bir İran Sâsâsî hükümdarıydı. 

“Şahın da katıldığı bir av partisinde, hizmetçiler, pişen kuşlara konulacak tuzu eşyaların arasında bir türlü bulamadılar. Sonunda, bir hizmetçiyi tuz aramak üzere civar köylere göndermeye karar verdiler.  

“Bunun üzerine, Nûşirevân, köylüden tuz istersek zamanla bu gelenek hâline gelir de sonra günün birinde bu iş vergiye dönüşür diye endişe etti. O yüzden, hizmetçiye, alınacak tuzun parasını eksiksiz ödemesini emretti. Maiyetindekiler, “Padişahım” dediler, “bu kadar değersiz bir şeyden ne çıkar?” 

Şah Nûşirevân: “Bu dünyaya zulüm böyle küçük ve değersiz, fakat her yeni gelenin biraz daha büyüttüğü kaynaklardan gelmiştir” cevabını verdi ve ilâve etti: 

“Şah bir köylünün bahçesinden bir elma koparacak olsa, hizmetkârları ağacı kökünden sökerler. Şah zorla bir yumurta alırsa, şahın hizmetinden geçinenler bir tavuk yutarlar!” 

Şu, adalet anlayışını; şu devlet adamlığı ciddiyetini görüyor musunuz? 

Bizler, elbette ki, o günlere gidemeyiz, ama o günlerden ders alıp, bu günlerde uygulayabiliriz her alanın, her zamanın zemininde, daima. 

Anlaşılan o ki, ihmal ya da gevşeme yahut su-i istimal, devletin; dolayısıyla, adaletin şablonuna uymuyor. 

Yani, ciddiyet gerektiriyor bu şeyler. 

Tıpkı, devletin iâne olarak halka dağıtılan yağların kazanda kalan bulaşığını saçlarına süren hanımına şiddetle öfkelenip, “Hanım, hanım! Devletin yağını başına nasıl sürersin?” diyerek, ona, ahiret suali gibi hesap soran Hz. Ömer (ra) gibi… 

Zira büyüğüne kapı açan, göz yumulan küçük, küçük kusurlar; küçük küçük, durumlar. 

Dipnot:

1- Said Nursî, Lem’alar, 149. 

Okunma Sayısı: 1637
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • muammer dağdaş

    20.8.2020 09:47:22

    güzel bir yazı. daha da güzellerini yazacağınıza şüphem yok. hürmetler ve selamlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı