Aşırı gerilen toplum, sürekli “hain, terörist, gâvur” ilân edilen % 50’ye, küskünler de katılınca seçimler riske girmeye başladı.

İstanbul’u kaybetmenin şokunu “Pelikan” desteği ile çabuk atlatan ve seçimleri iptal ettirerek İstanbul’u geri almak isteyen Erdoğan, “Kaybediyor” imajını da zihinlerden silmek istiyor.

Yeni parti iddiaları da gündemde sıkça yer almaya başlayınca, AKP lideri Erdoğan için sıkıntılı günler de başladı.

Kulislerde Gül-Babacan ekibinin parti kuracağına ilişkin sinyaller artarken, yine parti kuracağı söylenen tartışmada Ahmet Davutoğlu’nun İstanbul seçimlerinin antidemokratik bir şekilde iptal edilmesine karşı yayımladığı “manifesto” çarşıyı bir süre hareketlendirdi.

İstanbul’un yanı sıra iktidarı tamamen kaybetme riski karşısında dehşete kapılan Erdoğan, her gün birbirinden farklı anlamlara gelecek açıklamalar yaparak kafaları karıştırmaya başladı.

Erdoğan’ın hafta sonu katıldığı bir iftar programında “görüş farklılıklarımızın dâvâ arkadaşlığımızın önüne geçmesine müsaade etmemeliyiz” ifadeleri kurması yeni parti hazırlığında olanlara mesaj olarak değerlendirildi.

Ben bu ifadeleri ilk duyduğumda mesajın İstanbul seçimlerinin iptali için 367 skandalı benzetmesi yapan Gül-Babacan grubuna olmadığını net bir şekilde anladım.

Zaten ertesi sabah “Sayın Gül partimizin kurucularından değil, yanlış biliniyor. Hatta Cumhurbaşkanlığı’nın ardından partiye üye bile olmadı” dediği öne sürüldü.

Erdoğan’ın iftar konuşmasındaki “dâvâ arkadaşlarımız” şeklindeki ifadelerini Davutoğlu ekibi tarafından memnuniyetle karşılandı ve sıcak mesajlar birbirini takip etti. Erdoğan’ın Davutoğlu ve ekibine ne kadar alan açacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Erdoğan, yüzde 3’ü geçmeyecek bir kitleye hitap eden Davutoğlu’nu yanında tutmak istiyor, ama parti kurması halinde AKP’yi ortadan ikiye bölme potansiyeli olan Gül-Babacan ekibini istemiyor olabilir mi?

Parti kuracakları iddia edilen kesimlerin Erdoğan’ın istediği “Tam biat” düsturlarına ne kadar yakın durdukları sanırım sorunun cevabını da veriyor.

Öte yandan, 31 Mart’ın hemen sonrasında “MHP’den kurtulabilir miyim?” niyetiyle yaptığı “Türkiye ittifakı” açıklamasına projesine “ılımlı” yaklaşan olmayınca, geri adım attı. 

Bahçeli’nin tepkisiyle “Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olma” ihtimali ile karşı karşıya kalan Erdoğan, “Bazıları hemen Türkiye İttifakı ifademizi Cumhur İttifakı alternatifi gibi göstererek fitne çıkartmaya çalıştı” sözleri ile Cumhur İttifak’ını bir süre daha devam ettireceğinin sinyallerini verdi. Bakalım ”Cumhur Gemisi”nden önce kim kimi atacak?

Erdoğan kaybetmemek için deniyor. MHP’yi deniyor. Öcalan üzerinden HDP’yi deniyor.

Davutoğlu’nu deniyor. “Tam biat” etmesi halinde Gül ve Babacan ekibini de denemeye hazır.

Erdoğan iktidarı kaybetmemek için sürekli deniyor. Erdoğan “artık hangisi tutarsa!” diye meşhur şarkıyı söylüyor:

“Onda bunda şundadır,/ Şunda bunda ondadır/ İktidarı kim verirse benim gönlüm ondadır!”