Bayramlar ne olursa olsun güzelliklerin kapısı oluyor.
Çocukluğum, gençliğim hep fırtınalara yakalandı. Bugün yarın nefes alacağım günler gelecek diye bekledim; gelmedi. Yine de bekliyorum; bu da benim sırrım olsun ki ümit, kapılardan ayrılmaz. Ha, nefes aldığımız her dem bayram... Kara gün kararıp kalmaz. Kitaba küs toplumların bayramı nasıl olursa öyle oluyor; sürpriz bir şey yok!
*
Ortalık çok gürültü...
Zamanları kirlettik.
Derken bayramlar gelir.
Bayramlaşalım...
Hatırlaşalım...
Bayrama benzeriz belki!
*
Bayram...
Rengi mi değişir dünyanın birden;
Bana mı öyle gelir?!...
Herkes cömert -nasılsa-
Sofralar saadet olur.
Ne kadar çocuğuz böyle, diye;
Büyükler bakar birbirinin gözlerine.
Hastalar; iyi olup kalkar gibime gelir!
Borçluların borcu; bitmiş belki de!
Bayram namazlarında durur dünya;
Durur savaşların savaşı.
Yavaşı, sabrı, kabri öğreniriz;
Nasıl böyle kendimize geliriz!
El ele veririz dervişler gibi...
Murada maksuda ermişler gibi...
Gerek var mı, anlatmama çocukları;
Onlar bayramın kendisi zaten;
Ne yalan dillerinde;
Ne de hayranlar dünyanın süslü hallerine!
Gözleri onların her daim bayramlık elbise...
*
Bayramların ayrı bir kokusu var. Telâşelerin bittiği bir ülke bayramlar... Herkes çocuk, herkes büyük bayramlarda... Tebessümlü yüzleri ebedî bir harçlık olarak gözbebeklerinizde saklarsınız.
*
Ben tanıyorum bayramları;
Ne zaman gelse evde bulmuştur beni;
İçeri almışımdır;
Hayret; bir yorgunluk da yok; onca yoldan gelmişken.
Buldum; dost dostu görünce dirilirmiş.
*
Bayramla bayramlaşma imkânı bulamayanları da hatırlamış mıydık?
*
Yaşama ve yaşatma sevinci; bayramın ta kendisi...
*
Bir çocuk gibi geldi bayram;
Bir çocuk gibi gitti:
Saf, temiz, berrak...
Sefalar getirdiniz;
Yine bekleriz!
Bayram; gözlerimde bir çocuk;
Güler bitmeyen işlerime!
Bayram; bu hangi düğündür;
Hafiflemiş dünya; canlı bir rüya...
**
Yaşama sevincimizi elimizden alanlardan uzak, her şeyin adının hakkıyla konacağı güleryüzlü bayramlarda buluşmak ümidiyle...