"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Birinci Dünya Savaşı’nda Hintliler

Atilla YILMAZ
26 Aralık 2019, Perşembe
HACC’IN HİKMETLERİ VE İTTİHAD-I İSLÂM (3)

Bediüzaman’ın ilk örneği haccın ihmal edilmesi sonucu I. Dünya Savaşı’nda düşman zannederek öldürdüğü pederinin (Osmanlı) başında oturmuş bağıran Hintli Müslümanlardır.

Gazneliler döneminde İslâmiyet’le tanışan Hindistan, daha sonra Babür İmparatorluğu döneminde uzun süre hayatiyetini devam ettirdi. Osmanlı hâkimiyetinde olmamasına rağmen halifelik bağı ile bağlı oldukları Osmanlılarla dostane ilişkileri ve ticaretleri her zaman devam etti.

Askerî, ticarî ilişkileri yanında, mimarî sahada da ilişkileri hep oldu. Hatta dünyanın 7. Harikası kabul edilen Taç Mahal’i; Mimar Sinan’ın öğrencilerinin de katkısıyla İstanbul’dan gönderilen ustalar inşa ettiler.

Hindistan, 1857 yılında İngilizlerin işgaline uğradı. Bu tarihte İngiltere, Hindistan’da ilk hükümetini kurdu. Bu tarihten itibaren İngilizler, Müslüman ahaliye çok büyük eziyetler yaptılar, iki yüz yıl boyunca Hindistan’ı sömürdüler. I. Dünya Savaşı’nda Hindistanlı Müslümanlar, İngilizlerin bayrağı altında Osmanlıya karşı ne yazık ki savaşmışlardır.

İngilizler; “Özellikle Hint coğrafyasına aşırı yükleniyordu. Müslüman Osmanlı Türklerinin üzerine, Hindistan başta olmak üzere dominyonlarından (İngiltere sömürgesi ülkeler) topladıkları Müslüman askerleri kendi ordularına adeta siper yapacak tarzda öne çıkarma gayreti gösteriyorlardı. (...)Ülkelerinden zorla getirilerek (Bunların büyük çoğunluğu Müslümandı) dindaşlarına karşı savaştırılan bu insanlar çoğu defa maddî ve manevî zorlamalara maruz kalmıştır.” 1

“İngilizler bir kere mevcut Hintli askerleri karşı cihad fetvasıyla, ailelerine mutlu gelecek sağlama kandırmacasıyla güdülemişti. (….) Kaderin cilvesi o ki Çanakkale yenilgisinin ardından yine İngilizler bu defa Hintlileri Irak Cephesi için sosyal dezenformasyona tabi tutarak onları zihnen İngiliz adamı olma bağlamında motive etmişti. Hintlilerin büyük çoğunluğu Müslüman idi.’’ 2

Tıpkı Bediüzzaman’ın dediği gibi; Hintli Müslüman, düşman zannederek pederinin (Osmanlı) öldürülmesine yardım ediyor ve ondan sonra rahat yüzü göremeyerek ağlamaya, acı içinde devam ediyor.

Müslümanlar Hacca önem verseydi, Hac ortamında Müslümanlar birbirlerini tanısaydı, işbirlikleri ortaya koysalardı, Hintli Müslüman; İngilizlerin oyununa gelir miydi? Kendisi gibi, siperlerden yükselen tekbir sesleri karşısında afallayıp kalır mıydı?

Birinci Dünya Savaşında Tatar ve Kafkas Müslümanları

Bediüzzaman’ın ikinci örneği: I. Dünya Savaşı’nda öldürülmesine yardım ettiği şahsın biçare valideleri olduğunu iş işten geçtikten sonra anlayan ve Osmanlının ayakucunda ağlayan Tatar ve Kafkas Müslümanlarıdır.

“Kafkasya’da ilk Rus varlığı ve etkileri, 1552’de Kazan Hanlığı’nı ele geçirmesinin ardından başlamıştır. Başta Çeçenler olmak üzere, birçok bölge halkı Ruslar’ın gelmesini istemiştir. Rusya, Kafkasya ile arasında engel teşkil eden bu iki Türk Hanlığını ortadan kaldırınca, bölgede bir anda Osmanlı Devleti ile karşı karşıya kalmıştır.” 3

“1915-1916 yıllarında ağır yenilgilerden sonra Rusya, batısında önemli toprak kayıpları yaşamıştı. (...) Rusya imparatorluk yasalarına göre, ‘Dış Bölgeler’ olarak adlandırılan, Müslüman halkın askerî yükümlülükleri bulunmuyordu. Ancak savaşın ilerleyen yıllarında doğan ihtiyaca bağlı olarak Dış Bölgelerdeki halkların da cephe gerisinde kullanılmak üzere askere alınması kararlaştırıldı. 25 Haziran 1916 tarihinde Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Dungan ve Uygurların 19 ile 43 yaş arasındaki bütün erkeklerinin askere alınacağını ihtiva eden Çar Fermanı yayınlandı.” 4

“I. Dünya Savaşı esnasında gerek Kırım gerek Kazan ve gerekse Sibirya Tatarları arasında Rus Ordusuna alınmış askerler vardı. Ruslar tarafından özellikle Alman ve Avusturya-Macaristan ordularına karşı savaşılan cephelere sevk edilen Tatar askerlerden on binlercesi esir düşmüştür.”  

“Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın içine çekilmesi sonucu; Almanya ve Avusturya-Macaristan ile birlikte hareket etmiş, Rusya, İngiltere ve Fransa’ya karşı savaşmıştır. Bu savaşlarda, Rusya’nın ve Fransa’nın hâkimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan Müslümanlar, askerî güç olarak Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu, Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın oluşturduğu İttifak Devletlerine karşı kullanılmışlardır.” 6

Ayrıca I. Cihan Harbi’nde Tatarların da Fransa’nın safında savaşa katıldıklarını görmekteyiz. 7 Tatar ve Kafkas kökenli Müslüman askerler, belki direkt olarak Osmanlı ordusu ile karşılaşmadılar, ama Rus Ordusu saflarında Alman- Macaristan cephelerinde Osmanlı’nın da içerisinde bulunduğu ittifak cephesine karşı savaşarak; Osmanlının öldürülmesine yardımcı oldular.

Dipnotlar:

1- Yrd. Doç. Dr. Hilal Şahin, (2017), Bir İngiliz-Türk Savaşında Hintli Askerler, Akademik Tarih Ve Düşünce Dergisi, Cilt, IV. Sayı, XIII/ Aralık-Kış

2- A.g.e

3- Sinan Ateş, (2013), Birinci Dünya Savaşı Ve Kafkasya, Cilt 2, Sayı 5, Yaz, 2013.

4- Dr. Öğr. Üyesi Vecihi Sefa Fuat Hekimoğlu, (2018) Birinci Dünya Savaşı’nın Kazakistan’a Etkileri, Kocaeli Ünv, Sos, Bil, Dergisi, KOSBED, 2018, 35.

5- Dr. Vahdet Keleşyılmaz, (1998) Teşkilât-ı Mahsusa Ve Cermen Esir Kamplarındaki Tatarlar, Dergipark.org.tr

6- Akdes Nimet Kurat, (2016) Kazan Türklerinin Medeni Uyanış Devri, AÜ DTCF Dergisi, s, 3-4. 

7- Dr. Yaşar Demir, (2016) Birinci Dünya Savaşının Müslüman Esirleri, Bilig, Sayı: 76.

Okunma Sayısı: 4374
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı