"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

T. Zafer Tunaya’ya Bediüzzaman göndermesi

Atilla YILMAZ
04 Temmuz 2019, Perşembe
Bediüzzaman tarih sahnesine 1908 senesinde II. Meşrûtiyet’le birlikte çıkmıştır. Tarih, Bediüzzaman’ı II. Meşrûtiyet’le tanımıştır.

Bediüzzaman, son iki yüz yıl içerisinde Osmanlı’da yetişen en büyük düşünürdür.

Bediüzzaman, aynı zamanda; Cumhuriyet Türkiye’sine damgasını vuran en büyük İslâm ulemasıdır.

Meşrûtiyetin ilânıyla birlikte İstanbul’da neşir hayatına atılan yarım düzine gazetede meşrûtiyet yanlısı yazılar yazan, memleket hayrına Osmanlıyı ayakta tutmaya yönelik fikirler üreten, kitaplar neşreden seçkin bir Osmanlı aydınıdır Bediüzzaman Said Nursî.

Bediüzzaman’ın hem gazetelerde, hem de kitaplarında kullandığı dil Osmanlı Türkçesidir. Tamlamalarla yüklü cümleleri, birdenbire kolay anlaşılabilir bir muhtevaya sahip değildir. Kendisi “İfadatım zekilere hitaptır.” 1 der.

“Volkan’daki yazılar-Said Nursî’nin yazıları dışında-kolay anlaşılabilecek yazılardır.” 2

“Said Nursî’nin yazılarında en büyük problemin dil meselesi olduğu ve soyut ve mecazî anlamlarla yüklü, ağır ıstılahlı Osmanlıcasıyla zor anlaşılırlığı hemen fark edilmektedir (…) Zira onda, sürükleyici bir yazar üslûbunu değil, nasihatçi ve düşündürücü bir hoca üslûbunu bulabilirsiniz.” 3

Bediüzzaman’ın üslûbu ve yazılarında kullandığı dil konusunda elbette, bu tesbitlere katılmak mümkündür, hatta doğru bir tesbittir.

Bu doğru tesbit Bediüzzaman’ın yazdıkları üzerinde, hemencecik çalakalem, kalem oynatmaya mani bir hal olması gerekirken; bazı tarihî araştırmacılar onunla ilgili çok kolay ve çarpıtan ifadeler kullanmaktan geri kalmamışlardır.

Tarık Z. Tunaya’nın, 31 Mart hadisesi ile ilgili bir yazısında, Bediüzzaman’ı kışkırtıcı olarak göstermesi üzerine; Bediüzzaman’ın talebelerinden, Ahmed Nazif,  Ahmed Feyzi, Hasan Tabancalı, Selahaddin Çelebi, Zübeyir Gündüzalp ve Ceylan Çalışkan Tarık Z. Tunaya bir mektup yazarak, Bediüzzaman’ın kışkırtıcı değil, yatıştırıcı bir rol üstlendiğini yazmaları üzerine; “Biz Saidi Kürdî’nin tahrikçiliğinden değil, Fırka ile (İttihad-ı Muhammedi Fırkası) olan yakın münasebetlerinden bahsettik.” 4 diyerek bir adım geri atmış gibi gözükmektedir. Yazının ilerleyen bölümlerinde Zafer Tunaya’nın bir adım geri mi, iki adım ileri mi attığını göreceğiz.

31 Mart Hadisesi’nde, Volkan Gazetesi’nin yayınlarından bahseden sayın Tunaya; Volkan Gazetesi’nin, “Ayaklanan zümreyi neşriyatı ile desteklediğini” 5

Ve bu konuda bir not düşmeyi de ihmal etmiyor:

‘’Saidi Kürdî’ye göre de askerler bu milleti mazlûmeyi ve mukaddes İslâmiyet’i iki defa büyük vartadan tahlis eden ‘muhteşem kahramanlardır’.” bk. Kahraman askerlerimize, Volkan.

Tunaya, bu ifadelerinde, Said Nursî’nin askerler için kullandığı ‘Muhteşem Kahramanlar’ sözünü tırnak içerisinde kullanarak, aklınca ironi yapmakta ve Said Nursî’yi 31 Mart’ın kışkırtıcıları arasında göstermektedir. İlgili makaleye de göndermede bulunarak ‘-isterseniz o makaleye bakın’ demeye getirmektedir.

Öyleyse biz de bakalım bu makalede ne var?

Yukarıdaki geçen ifadelerden de anlaşılacağı üzere, Said Nursî yazılarında ağdalı bir Osmanlıca kullandığından bahsetmiştik. Acaba sayın umumî amme hukuku hocası bu dili anlamamış olabilir mi?

Olamaz zira; sayın profesörün ‘doçentlik tezi’  İkinci Meşrûtiyet.

Muhtemelen, Said Nursî’nin Osmanlıca Türkçesini çözememiştir, veya konjonktürel takılmış olabilir.

1960 darbesi sonunda Millî Birlik Komitesi tarafından anayasa hazırlama komisyonuna üye olan Sayın Tunaya’nın geçmiş kariyerinde, bir çok çalışmaya ve esere sahip olduğundan sanırım sahasında hep otorite olarak görülmüş. Ama bu otorite, Said Nursî konusundaki yanlışıyla beraber, kendinden sonra gelen ve aynı konuda araştırma yapanların tembelliği yüzünden, sürekli ‘kopyala yapıştır akademya’ ile eserinden alıntı yapılarak, Said Nursî yanlış yorumlanmıştır.

Sayın Tunaya’nın bahsini ettiği yazıda Bediüzzaman, Askerlere hitaben diyor ki: ‘’Ey şanlı asakir-i muvahhidin…muhteşem kahramanlar. Cemal ve kemaliniz intizam ve inzibattır. Otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon İslâmın namusu artık sizin itaatinize bağlıdır. Kur’ân ve hadis ..ile sabittir ki haklı amire itaat farzdır…. Zira zabitler ululemirdirler. Vatan ve millet menfaatinde, hususan nizam-ı askeri de ululemre itaat farzdır.’’ 6

Diğer bir makalesinde: ‘’Asakire hitap, Ey asakir-i muvahhidin

Fahr-i âlemin (asm) fermanını size tebliğ ediyorum ki: Şeriat dairesinde ulul emre itaat farzdır. Ulul emriniz ve üstadınız zabitlerinizdir.

“ (...) fenn-i harpte tecrübeli ve o sanatta mahir ve hamiyet-i İslâmiye ile münevverül fikir zabitlerinizin bazılarının cüz’î nameşrû harekâtı için itaatinize halel vermeyiniz.’’ 7

Bediüzzaman’ın bu yazılarında açıkça görülüyor ki; O askerleri kışkırtmak değil bilâkis, isyan eden askerleri yatıştırmak istemiştir ve bunu da başarmıştır.

Bu gerçeği çarpıtmak bir kastın eseri değilse, bilgi noksanlığının eseri olsa gerektir.

Haftaya aynı konu üzerinde devam etmek temennisiyle.

Dipnotlar:

1- Volkan, 11 Mart 1325.

2- İttihatçılara muhalif gazete: Volkan, 8 Nisan 2010 Perşembe, Dünya.

3- Osman Selim Kocahanoğlu, Derviş Vahdeti ve Çavuşların İsyanı, Temel yay, İst-2001.

4- Dr. Tarık Zafer Tunaya, İst, Ünv, Umumî Amme Hukuku Doçenti, Türkiyede siyasî partiler, 1859-1952, Arba yay, s,262, ist-1952.

5- Dr, Tarık Zafer Tunaya, İst, Ünv, Umumî Amme Hukuku Doçenti, Türkiyede siyasî partiler, 1859-1952, Arba yay, s. 262, ist-1952.

6- 4 Nisan Volkan sayı, 107 Kahraman askerimize.

7- 7 Nisan Volkan sayı, 110.

Okunma Sayısı: 1819
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı