"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Din istismarı ve beşerî zaaflar

Ayşe NUR
27 Mayıs 2015, Çarşamba
Kişileri değil, fikirleri muhatab alan bir meslek bizimkisi. Her sözün kalbe girmesine yol verilmez.

Önce mihenge vurur, sonra değerlendirilir ve evet; Kur’ân ve Sünnettir mihengimiz..

Biliriz ki, Kelâmullah’daki herbir âyet bir hakikate bakar. Dünyevî her bir müşkül, her bir aksiyon;

Ya hakaik-i Kur’ân’da, yahut Asr-ı Saadette, nebevî sünnette yerini bulur. Zor zamanlardan geçiyoruz. Sıdkın ve kizbin omuz omuza olduğu zamanlar. Avam lisanıyla, at izi it izine karışmış.

Ve siyaset; belki hiçbir dönem hayatımıza bu kadar girmedi. Gönüller parçalamadı. Uhuvvet kaleleri, adavet sancaklarıyla tahrip edilmedi. Ve belki hiçbir dönem, din istismarı bu kadar gündeme gelmedi!

Geçenlerde köşeyazarı da olan bir ilahiyat hocasının yazısını okurken, doğrusu hayret ve şaşkınlığımı gizleyemedim. Din istismarından bahsediyordu hoca. Örnek olarak da siyasetçileri ele almış, tanım ve değerlendirmeler yapmaktaydı.

Muhtasar olarak; bir siyasetçinin eğer siyasete girmeden evvel namazla, oruçla işi yoksa; dinî faaliyetlere ilgi duymuyor da siyasete girince halkın gözü önünde bunları yapıyorsa, bu din istismarı oluyormuş..

Peki, “Riya nedir?” diye sormak isteriz. Bütün bu fiileri gerçekleştirenler dini istismar etmekten ziyade riyaya girmezler mi?:

Halkın gözünde teveccüh kazanmak için farz ibadetleri, hayırlı amelleri yapan da riyakârdır.

Din istismarı bambaşka bir şey aslında. İstismarın kelime mânâsı; Birinin iyi niyetini kötüye kullanmak, duygularını-inançlarını sömürmektir.

Gücün kötüye kullanılması, şiddet-baskı olarak da tarif edilir. Şu halde şahsî menfaatler için dini kullanmak nedir? Dinî hassasiyetleri kaşıyarak, sömürerek düşmanlık, kin-şiddet ortamlarında gönüllerin de, evlerin de ayrılmasına sebep olmak nedir?

Beşerî yönü; eksik ve kusurlar görmezden gelinip, kişilere ilâhî vasıflar yüklenmesi, alkış tutulması, tutanlara sessiz kalınması nedir? Her halde ihlâsı netice veren davranışlar değildir. Din umumun mukaddes malıdır!

Bu mukaddesatı tekelci bir zihniyetle kendi taraftarlarına has göstermenin tehlikesine dikkat çeker Bediüzzaman; “Kavi bir ekseriyette dine aleyhtarlık meyli uyanmakla nazardan düşürmek.. Bu ise muharriki (kışkırtıcı) tarafgirliktir.’’ 1

Bugün ülkemizde hiç azımsanmayacak bir toplulukta dine karşı bir aleyhtarlık gelişmekte ve İslâm-Müslüman profili gözden düşmektedir.. Hiç düşündünüz mü neden acaba? Bu kışkırtıcı tarafgirliğin, kutuplaşmanın vebali kimdedir? Başta söyledik; muhatabımız kişiler değil, fikirlerdir.

Değerlendirmemizi şahıslar değil, olaylar üzerinden yaparız. Bu minvalde İmam-ı Azam’a ait; malını müşteriye gösterirken tüccarın ‘’Allah’’ demesi, kelime-i tevhid okuması günahtır!.’’ 2 İçtihadına dikkat çekeriz.

Velev ki tüccar evinde hep “Allah’’ desin, kelime-i tevhid zikri dilinden düşmesin, malını satarken söylemesine bahane midir? Aynı şey siyaset için de geçerli değil mi?

“Dünya kârını ahirete tercih eden, La İlahe İllallah dediği zaman Allahu Teâlâ yalan söylüyorsun, sözünde sadık değilsin buyurur.’’ (Beyhaki)

Hasılı yaşamadığı şeyi yaşar gibi gözükmek riyadır, riyakârlıktır. Bu minvalde eşhas; kişinin neyi yaşayıp-neyi yaşamadığına tam olarak muttali olamaz.

Kişi eğer, “ben Kur’ân’la yaşıyorum’’ diyorsa, hüsn-ü zan adem-i itimad yapılır.

Böyle bir bilgiyi neden beyan ettiği gerçeğiyle beraber, kalbinin içini-niyetini bilemezsiniz.

Ev hayatını bilemezsiniz.

İşte tam da bu yüzden Allah Resulü (asm) vefat eden birinin ardından -küfrü alenî açıkça olmadıktan sonra-,

“Bu cennetliktir’’ yahut “Bu cehennemliktir’’ demeyi menetmiştir..

Hüküm Allah’ındır çünkü. Yaşamadığı şeyi yaşar gibi görünmek riyakârlık,

Yaşadığı şeyi (Ki nasıl yaşadığını Allah bilir) menfaat celbetmekte,

Taraftar oluşturmakta, duyguları inhisar altına almakta, fikrine yardım edene rahmet okutmak;

Fikr-i siyasetine muhalif melek olsa, ona lânet ettirmek. Budur dini siyasete alet etmek..

Yazıda din istismarı yapanlarla ilgili olarak halkın “kimin samimî-kimin aldatmacı olduğunu biliyor olması’’ şeklinde bir tesbit var ki evlere şenlik..

Küçük bir kısmı istisna olarak kalırsa da, hangi halk?

İslâmî anlayışı şekilcilikten ibaret, mânâ ve esasından bihaber olan halk mı? Yeis ve sui zanla zalimin darbelerinden inleyen mazlûmun “ah’’larını vicdanlarında hissetmemek için “müstehaktır’’ 3 diyen halk mı?

İsrafın, torpilin, rüşvetin haram olduğunu bilip, iş pratiğe dökülünce haramı kişiye ve duruma göre değerlendirip, cevaz veren halk mı?

Hakkın hatırını -halk da olsa- hiçbir hatıra değişmemektir..

Gerisi angarya!

Muhakemat okumadan Risale-i Nur anlaşılmaz. Risale-i Nur okunmadan da bu asra bakan hakaik-i Kur’ân anlaşılmaz.

Bediüzzaman, Muhakemat’ı yazmasının amacını açıklarken, bir hikmetini şöyle anlatır: “Tarik-i müstakimin öteki canibini ve sadık-ı ahmak ünvanına lâyık olan ehl-i ifrat ve zahirperestlerin tevehhümlerini tard ve asılsızlığını göstermek..’’

Dinin cahil dostları... İyilik bilerek fenalık edenler... Dine aleyhtarlık meyli uyandıranlar, İslâm ve Müslümanlık kavramını hırpalayanlar... Dini, dindarları istismar edenler… İstismar olanlar... Ehven-i şer derken; şeddeli şerre gark olanlar... Doğru içinde yanlış, imtihan böyle olur ya;

Hakkı eğip-bükmemek. Gerisi hep angarya!

Dipnot:

1- Sünûhat s/66.
2- El İhtiyar.
3- Hutbe-i Şamiye, Hakikat Çekirdekleri.

Okunma Sayısı: 3781
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Züleyha

    28.5.2015 12:46:18

    Duygulara tercüman bir yazı olmuş, Allah razı olsun.

  • RAMAZAN ADIBELLİ

    27.5.2015 15:53:20

    Maşallah tebrik ediyorun kaleminize sağlık

  • Kemal Demirci

    27.5.2015 11:41:31

    Muhteşem bir yazı...Tebrikler

  • Aşkın Doğan

    27.5.2015 05:34:02

    Şeriat-ı şerriyeyi siyaset zannedenler. Meşrutiyeti istibdata kalbedenler Elması bırakıp cam isteyenler Azametli bahtsız kıtanın ilacını vermeyenler Menfaati için kemalist olan dindarlar Neyse ki sizi niye hürriyet-i şerriye kurtarakcak Çünkü bizde adalet-i mahza işlemekte Sizde adaleti izafiye dahi değil yarı istibdat revaç görmekte Bizde teavün tesanüd sizde sosyal darvinzim sezinlenmekte

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı