Hazırlıklarımızı tamamladık, küçük meşveretimizde aldığımız kararla Beşparmak Dağlarının zirvesinde bulunan Alev Kayası’na doğru yola çıktık.
Zirveye yaklaştıkça, ağaçlar sıklaşmaya, çiçekler çoklaşmaya başladı. Nihayet, tüm Kıbrıs’a tepeden bakan noktaya ulaştık. Orada, tüm mahlukatın, tüm zerreleriyle Cenab-ı Hakk’ı tesbih ettiğini daha net bir şekilde müşahade ettik..
Bütün Akdeniz’in ve Torosların belkide hiçbir yerinde bu kadar bitki ve çiçek cümbüşünü birarada görme imkânı yoktur . Kırmızı beyaz sarı mor her renkten çiçekler onların ziyaretçisi olan arılar böcekler kelebekler geliş gayemizi biliyorcasına bizleri gülümseyerek karşıladılar .
Konaklama yerine yerleştikten sonra, semaverimiz kuruldu çayımız olurken orada bulunan tarihi manastıra doğru bir keşfe çıktık. Manastırda nurlu bir iz bıraktıktan sonra Eyüp Aktaş Ağabeyimizin “vakit girdi nasıl bu kadar rahatsınız Azrail her an gelebilir” ihtarıyla dağdan akan berrak suyla abdestlerimizi aldık . Biz abdestlerimizi alırken Mushab kardeşimiz Ezan-ı Muhammedi’’ye (asm) başldı. Bütün piknik ahalisini ve bütün mahlukatı, bizi en çok Sevenin huzuruna, namaza davet etti . Bütün dünyalık işleri geride bırakıp “Allahu ekber” deyip çevrede bulunan piknikçilerin şaşkın bakışları içerisinde vazifemizi ifa etmeye başladık . Namaza durmamızla birlikte çevredeki müzik sesleri de durdu ve mânevi bir sessizlik bütün her tarafı sardı . Piknik ahalisinin hassasiyeti bizleri çok memnun etti . Namazımız bittikten sonra tesbihatımıza başladık. Ağaçlar, çiçekler, böcekler bütün mevcudat mânen bize iştirak etti. Ardından şefkat kahramanları ablalarımızın hazırladığı çeşitli ve lezzetli yemekleri yedik ve çayımız tekrardan hazır olana kadar Beş Parmak Dağları’nın doruklarında uçurum bir yerde önce müzakereli sohbetimizi ardından şahsi okumamızı yaptık. Bunu yaparken aklımıza Üstadımız’ın Nurun Katibi Hafız Ali Ağabey’e çam dağının uçurumlarında yazdırdığı nurlar geldi. Kırmızı kitaplarımızı kapayıp kırmızı çayımızı içmeye doğru patika yolları aşarak yerleştiğimiz mesire alanına geri döndük. Son çayımızıda Adana Yeni Asya okuyucularından Değerli ağabeylerden birinin gönderdiği cezeryeyle beraber içtik ve hazırlıklarımızı yapıp helal dairesinin verdiği hepimize kafi gelen keyifle ve yeni bir şevkle dershanelerimize dönmek üzere yola çıktık .
Bizlere bu sıcak aile atmosferini yaşatan ailelerimizi aratmayan ablalarımıza ve kıdemli Yeni Asya okuyucularından Eyüp Aktaş, Hasan Muti, Mustafa Erciyes ve yakın zamanda aramıza katılan gazetemiz yazarlarından Abdullah Şahin Ağabeye ve bu yoğun okul temposuna rağmen programı takip eden genç saidlere sonsuz teşekürler .
Son olarak şunuda belirtmeliyim ki, dünyanın değişik ülkelerinden ve Türkiyemizin birçok şehrinden yaklaşık yüz bini aşkın öğrencinin üniversite eğitimi gördüğü KKTC’de birinci öncelik bu gençliğin istikbaline yönelik yatırımlardır.
Bu gayeyi gerçekleştirmek üzere başkent Lefkoşa’nın en güzel yerlerinden birinde Yeni Asya Vakfımızca satın alınmış olan arsa üzerine yapılacak çok amaçlı hizmet merkezinin bir an önce yapımına başlanarak bitirilmesi için , Türkiye’nin ve Dünyanın heryerinde bulunan himmet sahibi ağabey, abla, kardeş ve öğrenci arkadaşlarımızı , karınca kararınca maddi mânevi himmet ve duaya davet ediyoruz .
Not: Himmet ve yardım konusunda Yeni Asya Gazetesi ve kıbrıs temsilcisi Eyüp Aktaş Ağabeyle irtibata geçilebili.