"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Almanya'da uhuvvet buluşması

Büşra Nur Özdemir
11 Nisan 2016, Pazartesi
Almanya'da bulunduğumuz günlerde, "Avrupa Uhuvvet Buluşmaları"nın ikincisine katıldık. Canla başla çalışan Nur TalEbeleri, misafir kardeşlerini ağırlamak için gayret sarfettiler. Risale-i Nur’dan dersimizi okuduk. Programa katılan herkes memnun olarak ayrıldı.

Bu sefer yolculuk Almanya’nın en büyük hizmet merkezi olan Ahlen’e. Yeni Asya cemaatimizin bayraktarlığını yapan dâvâ kardeşlerimizin yanına… Dâvetin maksadı Kur’ân hizmeti olunca uzaklık endişesi şevke dönüşüyor, korku yerine heyecan doluyor insan. Biliyor ki ölse şehit kalsa yine Kur’ân hizmetkârı vesselâm.

Maddî manevî hazırlıklar tamam olduktan sonra yola koyuluyorum. 3 saat geçiyor ve uçak Münster Osnabrück Havaalanı’na iniş yapıyor. Selâm Almanya, yeşillikler, idealist Almanlar ve tabiî cemaatimin beni karşılayan güzel insanları! Ahlen’e doğru yol alıyoruz. Evet küçük bir şehir Ahlen, lâkin küçüklüğüne bakıp aldanmamak lâzım. Hizmet çok büyük. 

Öncelikle hizmet merkezinden bahsetmek istiyorum. Hanım ve erkek hizmetleri için tanzim edilmiş bordo taşlardan oluşan kocaman mekân. İçine girdiğimizde sol tarafta Yeni Asya Neşriyat büromuzu görüyoruz.  Ve yukarı kata çıktığımızda büyük bir yemekhane, sınıflar ve fitness salonu… Ve bir üste çıktığımızda ise hanım ve erkek mescidleri misafirhaneler karşımıza çıkıyor. Bu merkezi hayattar yapan cemaat hadimleri tabiî. 

PASKALYA BAYRAMI’NDA OKUMA PROGRAMI

Ahlen Hizmet Merkezi, bizim dilimizce Paskalya Bayramı olan tatilden istifade ile, ilk-orta-lise grubuna okuma programı hazırlamış. 4-5 eğitimci ile beraber ilk gün programın muhtevasını düşünüp konuştuk. Birlikte ilk-orta ve lise için günlük program ve dersleri tanzim ettik. Başvuru bir hayli fazla, lâkin kapasite 41 kişiye imkân tanıyor. 

Okuma programlarının başlamasına bir gün var, hazırlığımız tamamdır. Aradaki bir günü değerlendirmeden edemiyoruz. Akkız ve Narin Abla ile II. Dünya Savaşı’nda büyük yaralar almış Alman şehirlerinden biri Münster’e doğru yol alıyoruz. Zamanında neredeyse tamamen bombalanmış, taş taş üstünde kalmamış. Lâkin idealist Almanlar şehrin yaralarını özenle sarmayı başarmışlar. Kozmopolit bir yapıya sahip olan Münster’in ismini piskoposlar vermişler. Şehir, aynı zamanda ticaret yollarının kavşak noktası olup Vestfalya Barış anlaşması ile hatırlanıyor. Çünkü öyle bir barıştır ki Avrupa’nın 30 yıl savaşlarını bitirmiş. Derken, şehri adım adım gezmeye başlıyoruz. Şehre hakimiyetini kurmuş bisikletler karşımıza çıkıyor. Anlaşılan Münsterliler bisikleti çok seviyorlar! Günde 100.000 kişinin şehirde dolaşması demek, her bir şehir sakininin bir bisikletle gezmesi demek. Pazardan dönen yaşça büyük bir teyzenin bisiklet kullanması, bebek arabalı bisikletliler ve bir çok üniversitelinin bisikletleri ile trafikte akması bisiklet sevgisini gösteriyor. Evet, Almanya’nın en büyük bisiklet istasyonunda geziyoruz. Ve tabiî bisiklet varsa; bisiklet tamirhanesi, kapalı park, yıkama ve trafik lambalarında bisiklet sembolleri de var.

KÜÇÜK DOM: ST. LAMBERT KİLİSESİ

Ve caddelerde yürürken şehrin tarihini koruyan yapılarla karşılaşıyoruz. Çarşılar, kiliseler, belediye kulesi ve sarayı… Prinzipalmrkt’da bakınarak devam ederken karşımıza Küçük Dom denilen St. Lambert Kilisesi çıkıyor. Başınızı yukarı doğru kaldırdığınızda 3 asılı kafes dikkatinizi çekiyor. Bu 3 kafes 1500’lü yıllarda Münster şehrinin II. Dünya Savaşı’na dek yaşamadığı yıkımın canlı şahitleri. 1500’lü yıllarda Anabaptistlerin en faal olduğu şehir, Münster. Her ne kadar silâh kullanmayı reddeden, yetişkinlerin vaftiz olması gerektiğine inansalar da politikaya girdikten sonra yozlaşmış bir topluluk. Neticede Lutherciler ve Katolikler birleşerek büyük yıkımlar sonucu şehri ele geçirmişler. Anabaptist Kralı ve iki Anabaptist yöneticiye insanların gözü önünde korkunç işkenceler edilerek kafeslere koyulup kuleye asılmışlar. Kafesler 500 yıldır orada. Belki hâlâ kafeslerde kemikleri vardır. Kilisenin defterine “İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar, Bediüzzaman” yazıp ayrılıyoruz.

Gezmeye devam ederken dükkânlarda, bütün Hıristiyan âleminin kutladığı Ostern Bayramı (onlara göre Hz. İsa’nın dirilişi) hazırlıkları fazlaca dikkat çekiyor. Büyük çikolatadan tavşanlar ve rengârenk yumurtalar şehrin süsü haline gelmiş.

OKUMA PROGRAMI BAŞLADI

Gezimizi bitirip dinlendikten sonra programımız başlıyoruz. İki gruba ayrılıp eğitimci arkadaşlarla çocukları ve gençleri karşılıyor ‘Bismillah’ deyip başlıyoruz. Tanışıyoruz, tanıştıkça kaynaşıyoruz. Köln’den, Düsseldorf ve Ahlen’den gelen gençlerle vakit geçirmek hem eğlenceli hem eğiticiydi. Kısa zamanda bir çok şey paylaştık birbirimizle. Her ne kadar farklı kültür de olsa, amaç bir olunca sanki yıllardır tanıyormuşçasına samimiyet hasıl oluyor. Hep birlikte tesbihatlar, dersler yapıp yemekhanemizde yemeğimizi yiyoruz. Kimi zaman kitap okuyup, kimi zaman top oynadık. Meselâ tesbihatlarımızı ortak alan olan mescitte yaptık. Küçükler büyüklerden örnek aldılar. Tesbihatı onlar yapmak istediler. Namaz vakitleri girer girmez kapımızı çalıp ‘namaz vakti girdi namaz kılalım mı?’ cümleleriyle gözleri ışıldıyor. Rabbim şevklerini ebediyyen daim kılsın inşallah. 

Yemek vakti gelince yemekhaneye doğru büyük bir akım oluyor. Zühre Abla ve Mehmet Abinin her gün özenle pişirdikleri lezzetli yemekleri anne baba sıcaklığında bizlere sundular. Allah razı olsun demeden geçmiyoruz.

Yemekhane katındaki sınıflarda Risale-i Nur derslerimizi işliyoruz. Tahtaya not alırken zihnimde Medresetüz Zehra hayali alıp gidiyor bir an. Sınıflarda öğretmenlerin Risale-i Nur konularını işlerken tahayyül ediyorum. Derin bir huzur buluyorum. Karşılıklı istifade ortaya çıkıyor. Heyecanla bakan gözler, soru soran ve kimi zaman da şaşkın şaşkın bakan espri ile dahil olan talebeler… Daha da heyecanlanıyorum. Tâ buralara gelip Risale-i Nur’dan konuşmak büyük bir lezzet veriyor bana. Tevhid, Sünnet-i Seniyye, Gıybet ve Namaz gibi konular işliyoruz. Alman diline daha aşina oldukları için kimi zaman ağır geliyor dersler. Problem yok, biraz dozajı azaltıyoruz ve öyle devam ediyoruz. 

İKİNCİ AVRUPA UHUVVET BULUŞMASI

Derslerimizin yanı sıra faaliyetlerimiz, çay muhabbetlerimiz ve aktivitelerimiz de oluyor. Gruplar şeklinde mutfak ve tablo yapmak üzere ayrılıyoruz. Süslü meyve tabakları ve yağlı boyadan vecize yazılmış tablolar ortaya çıkıyor. Yine küçük grup da saksıya çiçek diktiler. Adeta her grup farklı esmayı tecelli ettirdi. Derken nasıl geçtiğini anlayamadığımız programımız bitti. Programımızın sonunda hem davranış hem özel okuma hem de son gün yaptığımız sınavda dereceye giren kardeşlerimizin hediyelerini verdik. Kısa zamanda kıymetli insanlar, istifadeli vakitler doldurduk heybemize.

Okuma Programımız bittikten sonraki gün Avrupa Uhuvvet buluşmalarının ikincisine tevafuk olarak yine katılıyoruz. Canla başla çalışan Ahlen Cemaati misafir kardeşlerini ağırlamak için gayret ediyorlar. Teşrik-i mesai sonunda güzel, istifadeli ve muhabbetli ortam hasıl oluyor. Kimi kamp talebelerinin de ailesinin gelmesiyle ve çevre şehirlerdeki dostların da iştirakiyle bir hayli coşkulu uhuvvet buluşması gerçekleşiyor. Bayanlar mabeyninde Risale-i Nur’dan dersimizi okuduk. Daha sonra abilerin derslerini hoparlör vasıtasıyla dinledik. Programı organize eden, hazırlayan ve katılan hizmet erlerinden Allah razı olsun.

ALMAN İMPARATORLUĞUNUN KURULMASINDA ÖNEMLİ OLAN BİSMARCK

Almanya’nın da son günlerine gelmiş bulunmaktayız. Almanların yatıp kalkıp duâ etmesi gereken Alman İmparatorluğu’nun kurulmasına ön ayak olan Bismarck geliyor aklıma. Tabiî Bismarck’ın İşarat’ül İ’caz’daki sözleri: Sana muâsır bir vücud olamadığımdan müteessirim ey Muhammed! (asm)

Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idâre etmek için taraf-u Lâhûtîden geldiği iddiâ olunan bütün münzel semâvî kitapları tam ve etrâfıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isâbeti göremedim. Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hâne halkının saadetini bile temin edecek mâhiyetten pek uzaktır. Lâkin, Muhammedîlerin Kur’ân’ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur’ân’ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, “Bu kitap Muhammed’in (asm) zâde-i tâbı” olduğunu iddiâ ediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil bir dimağdan, böyle hârikanın zuhûrunu iddiâ etmek, hakîkatlere göz kapayarak, kin ve garaza âlet olmak mânâsını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle kabil-i telif değildir. Ben, şunu iddiâ ediyorum ki: Muhammed (asm) mümtâz bir kuvvettir. Destgâh-ı Kudretin böyle ikinci bir vücûdu imkân sahasına getirmesi ihtimâlden uzaktır.

Sana muâsır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (asm)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap senin değildir. O Lâhûtîdir. Bu kitabın Lâhûtî olduğunu inkâr etmek, mevzû ilimlerin butlânını ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir.”

Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur’da Bismarck’ın “19. asrın en akıllı ve en büyük bir filozofu ve siyasetin ve içtimaiyat-ı beşeriyenin en mühim bir şahsiyeti” olduğundan bahsederek İslâmiyet hakkındaki müjdelerle süslü ifadelerine yer vermektedir. Bir önceki Fransa Seyahati yazımızda da bahsettiğimiz üzere Avrupa İslâm’a hamiledir cümlesini Almanya seyahati ile tamamlıyoruz. 

“...Amerika ve Avrupa’nın zekâ tarlaları Mister Carlyle ve Bismarck gibi böyle dahî muhakkikleri mahsulat vermesine istinaden, ben de bütün kanaatimle derim ki: Avrupa ve Amerika İslâmiyetle hamiledir; günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak...” (Tarihçe-i Hayat)

Yazımızı bitirmeden evvel maddî manevî desteğini eksik etmeyen Ahlen Nur Talebelerine, dâvete icabet iznini veren İstanbul’daki okuyucularımıza, Akkız, Narin ve Yasemin Ablaya, Naime ve ismini sayamadığım bütün abla ve kardeşlerimden Allah razı olsun diyorum. Maddî manevî hizmetinizde Rabbim yar ve yardımcınız olsun deyip saygı ve sevgi ile teşekkürlerimi sunup selâmlıyorum.

Okunma Sayısı: 9052
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı