"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Köye seslendim, sesimi duyan varsa eğer”

Çetin ACAR
16 Şubat 2022, Çarşamba
Bediüzzaman Hazretleri’nin son derece hareketli geçen İstanbul hayatının en önemli olayı elbette İkinci Meşrûtiyetin ilân edilmesiydi. 23 Temmuz 1908.

Çok etkili hitabetlerinin ve gazetelerde neşredilen makalelerinin temel konusu, Meşrûtiyet çatısı altında, şeriatın insanlara kazandırdığı hürriyet anlayışının genişlemesi, medeniyetin güzellikleri, meşrûtiyetin ve onun getirdiği Meclis-i Mebusan’a sahip çıkılmasıydı.

Meşrûtiyetin ilânından sonra 6 Aralık 1908 tarihinde “Mebusana hitap” başlığı altında şöyle seslenmişti:

“…benden sual ediniz; medeniyetin mehasin-i hakikiyesini (gerçek güzelliklerini) Şeriat-ı Garra’da daha ekmelini (mükemmelini) göstereceğim ve fünundaki (fen bilimlerinin) hakaik-i yakiniyenin hiçbir nusus-i katıa-i İslâmiyeye (İslâmiyetin kesin emirlerine) muhalif olmadığını ispat edeceğim.” (ESDE 39)

Ve devamla, mü’minlerin vazifelerini, düşmanlarını ve bu düşmanla hangi silâhlarla mücadele edileceğini şu ifadeleri ile belirtiyor:

“…bu insanların makine-i tekemmülâtlarının buharı diyanettir… Binaenaleyh, her bir mü’min i’lâ-i Kelimetullaha mükelleftir. Ve bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakki etmektir. Ve a’dâ-i terakkiye (ilerlemenin düşmanlarına) karşı herkes cihada mükelleftir. Ve en büyük düşman, gayr-i mahsus (bilinmeyen sinsi) ve dâhilî düşmandır. O da üç büyük müthiş düşmandır: Birincisi fakr, ikincisi cehil, üçüncüsü ihtilâftır. Bu üç düşmanla cihad etmeye dinen mükellefiz.”

Muhakemat adlı eserinde ise “Asya’nın bahtını, İslâmiyetin talini açacak, yalnız meşrûtiyet ve hürriyettir. Fakat Şeriat-ı Garra’nın terbiyesinde kalmak şartıyla…” der.

Bütün bu makale ve hitablarından sonra, 1911’de Şam’da okuduğu hutbesinde, âlem-i İslâmın hastalıklarını ve bu hastalıkların tedavi ve selâmetini netice verecek reçeteleri bütün dünyaya ilân eder.

“Akıl sahipleri için bu söylediklerim kifayet eder. Köye seslendim, sesimi duyan varsa eğer” sözleriyle konuşmalarının ve yazdıklarının yankılarını bekler.

Ancak ne yazık ki, beklenen yankılar âlem-i İslâm yerine İsevî Avrupa’dan gelir. Bunu şu sözleri ile ifade eder: “Avrupa, bu sırrı ve sırr-ı taksim-ül amal esasına binaen, o harika terakkiyatı ve maarifi tesis eylemişler.” (ESDE 45)

“Mehasin-i medeniyet denilen emirler, şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesidir” (Muhakemat)

Bediüzzaman Hazretleri, meşrûtiyeti ve hürriyeti sevdirmek için gayret gösterirken, ne yazık ki 31 Mart vak’ası ile meşrûtiyete tuzak kurulur ve Osmanlı’da yeni bir kargaşa dönemini başlar. 

Okunma Sayısı: 1740
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı