Muzaffer Ağabey gibi ağabeylerin çok hizmetleri olduğu gibi aramızda da çok hukukumuz ve mazimiz var. Onlar bizim bu dâvâya sevmemizi ve ısınmamızı sağlayan ağabeylerimiz. Çünkü Risale-i Nur dâvâsını öyle bir samimiyetle anlatırlardı ki; anlattıklarında ne bir olumsuzluk, ne bir şikâyet, ne bir ümitsizlik, ne de bir geçim derdi, gıybet, ne korku asla olmazdı. Hep ümit, hep şevk, daima heyecan ve hareket. Çünkü onların hizmetleri fisebilillah olduğu içindir ki, tesiri geniş oluyordu.
Aydın’a her geldiğinde bana misafir olur, dolayısıyla büyümekte olan çocuklarımı da sevip okşadığından ileride de hukukları devam etmiştir. Oğlum Ahmet bir gece rüyasında Muzaffer Abinin el sallayarak “Allahaısmarladık” dediğini, sabah da vefat haberini alması çok ilginçtir.
Aydın’da da uzun müddet kalan, aslen Manisalı rahmetli Şaban Hoca da Muzaffer Ağabey için cami avlusundaki delice zeytinlerle karnını doyurduğuna şahit olduğunu anlatır.
Bir defasında Çiftlik Köyü’ne gittik. Köy yoldan içeride en az iki kilometre yaya gidilecek, bavulun birini ver dedim, vermedi. Köye vardık o köyden bir müşterimin topladığı bayağı kalabalık bizi bekliyor. Açtı bavulu orada ders okudu. Epey kitap sattık. Bir hafta sonra Germencik’in Üzümlü Köyü’ne gittik, yine kalabalık, okunan ders sonrası ve satılan Risale-i Nurlar. Daha sonra 1969 da Erbakan’ın çıkmasıyla bütün bu güzel insanlar kayboldu gitti.
Manisa da, Muzaffer Ağabey, Zübeyir Abinin de olduğu bir toplantıda birlikte meşveret etmişlerdi.
Bir defasında da, Kutlular Ağabey “Muzaffer. Bak İstanbul’da tesis yapıyoruz, belli bir sayıda mecburen sigortalı göstermek zorundayız. Gel senin de önceden girişin var, buradan sigortalı gösterelim, emekli olursun.” demişti, fakat Muzaffer Ağabey onu da kabul etmedi.”
Tam ve hakikî bir vakıf, Risale-i Nur’a adanan bir ömür.
Ben de o Risale-i Nur dolu ağır bavullarıyla kendisini gördüm, ağır ağır yürüyüşü ile iki elinde tuttuğu ve yıllardır bütün yurdu dolaşan taşıdığı bavulların yüküyle adeta omzundan sarkan kolları normalden uzunmuş gibi dururdu.
Gidenlerin yerleri doldurulamıyor. Allah gani gani rahmet eylesin. Mekânları Cennet olsun.
Bu ağabeylerimizi belli günlerde bizlere hatırlatan gazetemiz YENİ ASYA’ya teşekkürlerimizi sunuyoruz...