"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nurda gazete ve gazeteciler (4)

Cevat ÇAKIR
26 Nisan 2020, Pazar
Aynı sayfada o günün gazetelerini şöyle tasvir ediyor: “Bilindiğine göre, edipler edepli olurlar. Edepsiz bazı gazeteleri naşir-i ağraz görüyorum. Eğer edep böyle ise ve efkâr-ı umumî böyle karmakarışık olsa, şahit olunuz, böyle edebiyattan vazgeçtim. Bunda da dahil değilim. Vatanımın yüksek dağlarında, yani Başit başındaki ecram ve elvah-ı âlemi gazetelere bedel mütalâa edeceğim.” 1

Nutuktaki bir yazıda Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri kendi sözünün tahrif edilmesi ilgili olarak şunları söylemiş: “Eğer sizde, iki gazeteci nasıl sözümü tahrifat etmiş, öyle okursanız Allah imdat eyleye!” 2

Bazı gazetelerin ‘çok satmak’ için müstehcen yayınlara sarılmalarına baktığımızda, bu tesbitlerin üzerinden yüz sene geçmiş olmasına rağmen pek de bir şeyin değişmediğini görüyoruz: “Gazeteler iki görevi vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Çünkü, iki rütbeye mazhar olmuş: Birincisi dellâlü’l-mehasinü ve’lmeyaib (ayıpları ve güzellikleri ilân eden), ikincisi hatibü’l- umumî (umum adına konuşan) veyahut mürebbiyyü’l-efkâr (fikirleri terbiye eden ve olgunlaştıran). Evvelki ünvan iktiza ediyor ki, hâkimiyet-i millet ve hak tefettüşün seyf-i katıı olan lisan-ı matbuattaki tesiratı muhafaza etsin. (...) Hem de gazete sahibi, zemin bulmak için firkî intikamın madeni habisi olan şahsiyatı karıştırıyor. Veyahut on para kazanmak için ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan istiphazat ve terzilat ve müstehcenat ile ezhan-ı şurede (verimsiz çorak zihinler) ahlâk-ı rezilenin tohumunu ekiyor. (...) Ey Gazeteciler! Hedef-i maksadımız olan ittihadı sizin cerbeze ile yaptığınız mugalatalar ile inhilal-i anasırı (millî birliğin bozulması) netice vermekte olduğundan, bizim delil-i hayatımız olan mukaddemat-ı ittihadı akim bırakıyorsunuz. O elmas kılıca benzeyen lisan-ı matbuata itidal ile saykal vurun ta ki ifrat ve tefrit ile pas tutmasın.”3

Münâzarât’ın bir haşiyesinde gazeteler için şu ifadeyi kullanmış: “Garazkâr cerideler, hakikî hürriyetin sedasını susturdular. Meşrûtiyet pek az adamların üstünde kaldı. Fedakârları da dağıldılar.” 4

Üstad, Münâzarât’ta “Heyhat nasıl hürriyetimiz umum âlem-i İslâm’ın hürriyetinin mukaddemesi ve fecr-i sadıkı olur?” sorusuna verdiği cevapta doğru konuşan gazetelerden şöyle bahsediyor: “Eğer siz sahife-i efkârı okusanız, tarık-ı siyaseti görseniz, huteba-i umumî olan (umum namına konuşan) doğru konuşan ceraid-i (gazeteleri) dinleseniz, anlayacaksınız ki, Arabistan, Hindistan, Cava, Mısır, Kafkas ve emsallerinde o derece fikr-i hürriyetin galeyaniyle öyle bir tahavvül-i azim ve inkılab-ı acib ve terakki-i fikri ve teyakkuz-i tami intac etmiştir.” 5

-Son-

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Eski Dönem Eserleri, 148.

2- A.g.e, 182.

3- A.g.e, 185.

4- A.g,e, 242.

5- A.g.e, 257.

Okunma Sayısı: 1611
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı