"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

ABD ile “anlaşma”nın kodları…

Cevher İLHAN
19 Ekim 2019, Cumartesi 00:04
Amerikalılarla çelişkilerle ve ciddi kırılmalarla muallel “anlaşma”nın sahada sağlıklı olarak işleyişine dair daha ilk saatte bir yığın soru işâreti bulunuyor.

“Ortak bildiri”nin sekizinci maddesinde, “her iki ülkenin Suriye’nin siyasi birliği ile toprak bütünlüğüne bağlılık” ifâde edilirken, onuncu maddede “güvenli bölge’nin, evvelemirde “güvenli bölge”yle peşinen Irak’ın toprak bütünlüğünün parçalanmasına göz yumulduğu görülüyor.

Ancak “her iki taraf, güvenli bölgenin her veçhesiyle uygulanmasında eşgüdümü artıracaktır” denilirken, “ortak bildiri”de TSK’nin kontrol edeceği “güvenli bölge” alanın neresi olacağı belirlenmiş değil. Dışişleri Bakanı, “ABD tarafı “güvenli bölge’nin önemini ve işlevinin önemini kabul etti” diyor; lâkin Cumhurbaşkanı’nın “Bizim ‘güvenli bölge’ dediğimiz Irak sınırına kadar 444 km uzunluk ve 32 km derinlik ama uygulamada nasıl olacağını göreceğiz” cümlesi bu belirsizliği açığa çıkarıyor.

Nitekim “bildiri”de “terör örgütünden ve silâhlardan arındırılmış ‘güvenli bölge”nin sadece Türkiye’nin kontrolündeki Tel Abyad, Rasulayn ve Kımışlı cepleriyle sınırlı kalacağı, diğer bölgelerde belirsizliğin devam ettiğinin kaydedilmesi, bu hususun da muammada kaldığını ortaya çıkarıyor.

TÜRKİYE YİNE OYALANIYOR

Öncelikle Amerikan Başkan Yardımcısı ile Dışişleri Bakanı’nın görüşmeler sonucunda “ateşkes”in sağlandığı ve Türkiye’nin operasyonu 120 saat “durdurduğu” açıklamalarına karşılık, Ankara’dakilerin ısrarla “ateşkes” ifadesi yerine “ara verildi” ve “durduruldu” demeleri ve özellikle metnin dokuzuncu maddesindeki “Her iki taraf Türkiye’nin, YPG ağır silâhlarının toplanması ve YPG tahkimatları ile tüm muharip mevzilerinin kullanılmaz hale getirilmesi dahil, milli güvenlik kaygılarının giderilmesini teminen bir güvenli bölge kurulmasının devam eden önemi ve işlevselliğinde mutabık kalır” ibâresinin sahada tatbikine dair istifhamlar sürüyor.

Zira Cumhurbaşkanı’nın yakınmasıyla PYD/YPG’ye en az elli bin TIR dolusu on binlerce füzesavar, roketatar, hatta tank ve topların bulunduğu ağır silâhları sevkeden Amerikalılar, bu örgüte “ağır silâh vermedikleri, verdikleri silâhların hafif silâhlar olduğunu” iddia ediyorlar.

Bu çarpıtmanın yanısıra, Amerikalıların bu süreçte yedi kez “silâhların toplanacağı” sözünü vermelerine karşılık şimdiye kadar hiçbirini tutmadıklarını nazara veren konunun uzmanları, küresel emperyal güçlerin özellikle Ortadoğu’da şimdiye kadar taşeronu örgütlere verdikleri silâhlardan bir tekini dahi geri almadıklarını ve bu “vaad”in de havada kalacağını belirtiyorlar.

Keza ABD’nin -sözde- “IŞİD’e karşı mücadele” için mevzubahis örgüte verdiği silâhların henüz yüzde 31’inin kullanılması, geri kalan silâhların nerede olduğunun bilinmemesi de ayrıca “silâhların toplanması”nın ve beş günde “terör örgütünün silâhlarını ve malzemelerini bırakıp ‘güvenli bölge”nin dışına çıkacağı taahhüdünün yine muallakta kalıp gerçekleşmeyeceğini gösteriyor.

Bu arada, Amerikan medyasında “Türkiye istediğini aldı” yorumları yapılırken, özellikle “iktidara ilişik medya”da siyasi iktidara övgüler dizilerek “güvenli bölge’nin Amerikalılara kabul ettirildiği” çarpıtması, Türkiye’nin bir defa daha oyalanıp oyuna getirildiğinin sinyallerini çakıyor.

YENİ TUZAKLARA KARŞI…

Tesbit şu ki, “güvenli bölge” ile Suriye’nin kuzeyinin Suriye’den koparılmasıyla “toprak bütünlüğü”nün parçalanmasına dair endişeleri haklı kılıyor. Ve Türkiye’nin temel taleplerinin başında gelen “kırmızı çizgisi” olarak belirlediği “Suriye’nin toprak bütünlüğü” şartı yine yerine getirilmiyor.

Özetle, “denklem” Türkiye açısından çok daha karışık bir halle sarpa sarmış. Cumhurbaşkanı’nın ikrarıyla “Suriye’nin kuzeyi tamamen PYD/YPG ve IŞİD’den temizlenmiş değil.”

Neticede, ABD, küresel bir güç olarak bir yandan bölgedeki tefrika fitnesi projelerinde maşa olarak istimal ettiği ve uğruna NATO müttefiki Türkiye’ye “ağır ekonomik yaptırımlar” dayattığı taşeronu PYD/YPG’nin tasfiyesi yerine koruyup kollayarak elinde tutarken, diğer yandan 30 km güneye çekilerek PYD/YPG unsurları “konvansiyel bir güç”e dönüştürülerek bir nevi “meşrulaştırılmış.” Dolaylı da olsa Türkiye’ye karşı iddialarını sürdürmesine ve “kantonlaşmış koridor devlet” ya da “terör koridoru” projesiyle Suriye’nin bölünüp parçalanmasına fırsat bahşedilmiş.

“Ortak bildiri”nin kodlarında emperyal ifsad şebekelerinin “oyun içinde oyun”la Türkiye, Suriye ve bütün bölgeye kurulan yeni tuzaklara karşı, terörün bölgeden tasfiyesi, barış ve istikrar için Ankara’nın Şam ile doğrudan işbirliğinden başka çözümün olmadığı bir defa daha görülüyor…

Okunma Sayısı: 2423
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Huseyin

    19.10.2019 12:42:52

    Suriye meselesinin basindan bu yana RTE liderligindeki AKP dogru tavir,isabetli karar ve caydirici mueyyide uygulamada sinifta kalmistir. Sinir komsunuzla problem yasiyorsaniz direkt gorusmekten baska yol olamaz.Fakaaat aldanmaya doymayan,aldatmaktan keyif alanlar vatanin bekasina ciddi ve kalici tehlike,sikinti ve sorunlar cikartip duruyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı