"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cenâzede Risaleden duâ okunması

Cevher İLHAN
06 Mayıs 2021, Perşembe
Bir profesör, cenâzede Kur’ân’dan sonra Kur’ân tefsiri Risale-i Nur’dan duâ ve niyâzın okunmasına “fetva” vermemiş.

Mezar başında Kur’ân tefsiri Risalelerden ölümün mahiyeti, ahiret, duâ ve istiğfarla ilgili bahislerden okunması için “bid’at ve ayrışma” iddiasında bulunmuş. 

Ve “Kur’ân-ı Kerim yerine Risale okunması” diyerek konuyu iyice çarpıtmış. 

Meseleyi “hatta birileri de çıkar Nutuk okuturlar” garabetine vardırarak mezarda vefat edene, duâ eden cemaate ve bütün mü’minlere afv ve mağfiret dilemeyi “her halükârda ümmeti bölme ameliyesi olmaz mı?” sualiyle ve kabirlerin başında kitaptan âyet ve hadislerin mânâsının okunmasını âyetteki “Onlar dinlerini aralarında ‘kitaplarla’ parçalar haline getirdiler” âyetiyle eleştirme çarpıtmasına kadar götürmüş. 

Oysa bu çarpıklık, namazın-ibâdetin dışında hiçbir durumda Kur’ân ve Hadisten de olsa hiçbir duâ okunmayacağı, bir duâ olan cenâze namazının kılınmayacağı; dahası Allah’ın vefât edeni bağışlaması, meleklerin suâllerine cevâbını kolaylaştırması umularak yapılan telkinin dahi verilmeyeceği vartasına düşürür. 

MEZAR BAŞINDA MÜNÂCÂT… 

Aslında kabir hayatı ve kabir sualinin hak olduğunu, definden sonra bir süre durup vefat eden için duâ ve istiğfar edilmesi gerektiğini Peygamberimizin hadislerinden öğreniyoruz.

Sormak lâzım; “meyyit için duâ” olan cenâze namazında “Yâ Râb! Dirimizi, ölümüzü, burada bulunanlarımızı, bulunmayanlarımızı, erkeğimizi, kadınımızı, küçüğümüzü ve büyüğümüzü bağışla. Yâ Rab! Bizden meydana gelecek yeni nesilleri İslâm dini üzerine yarat! Bizden eceli gelenleri iman üzere öldür; Rabbim! Günâhlarını affeyle. Bu ölüyü korktuğundan emin kıl, lütfun ile müjdele, onu ahiret şerefine, yüksek mertebeye eriştir. Ey merhametlilerin merhametlisi olan Allah’ım!” meâlindeki “cenâze duâsı”nda da rahmet ve mağfiret dilenmiyor mu? (İslâm İlmihali, D.İ.B. Yayınları, 214-215)

Risalelerden “Kur’ân-ı Mu’cizülbeyân ‘Küllü nefsin zâikatü’l mevt’ –‘Her nefis ölümü tadacaktır’- (Âl-i İmran Suresi, 185) âyetinin külliyetinde, nev-i insanî bir nefistir; dirilmek üzere ölecek. Ve küre-i arz dahi bir nefistir; bâki bir surete girmek için o da ölecek. Dünya dahi bir nefistir; ahiret suretine girmek için o da ölecek” ibâresinin mezar başında okunması neden “bid’at” olsun?

Veya “Ve yümitü’; yani mevti veren Odur. Yani, hayat vazifesinden terhis eder, fânî dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten azât eder. Yani, hayat-ı fâniyeden seni hayat-ı bâkiyeye alır” dersinden neden “ayrışma” çıksın? 

Yahut, “Ölümü de hayatı da yaratan Odur’ (Mülk Sûresi, 2. âyeti) delâletince, mevt adem (yokluk) idam, fenâ, hiçlik, fâilsiz bir inkıraz (tükenme, yok olma) değil, belki bir Fâil-i Hakîm tarafından hizmetten terhis ve vazifeden paydos ve haps-i bedenden azât etmek ve muntazam bir eser-i hikmettir” mânâsının okunmasından niçin gocunulur? 

Ya da “El-Aman, el-Aman! Yâ Hannan! Yâ Mennan!  Senin afv ü rahmetini intizar ediyorum. Ve bilmüşâhede gördüm ki Senden başka melce’ ve mence’ (sığınılacak ve necat bulunulacak) yok” münâcâtından neden rahatsız olunur?

RAHMET VE NİYÂZA İTİRAZ!

Gerçekten “Türkçe duâ da okunmaz” raddesine varan itirazın maksadı nedir? 2000 yılında profesör olduktan sonra aynı yıl Amerika’ya giderek University of Pittsburgh’da misafir profesör olarak araştırmalarda bulunan zat, kabir ziyaretlerinde başta Yasîn-i şerif, İhlâs ve Fâtiha  sûreleriyle Kur’ân’dan sonra mü’mine duâ edilip rahmet dilenmesinin Hadis-i Şeriflerle bildirildiğini bilmez mi? 

Nasıl olur da, Bediüzzaman’ın tarifiyle “Hüzün ve kederle, niyâz ve hâzinâne yalvarmakla ve pek ciddî nedâmet ve tevbe ve istiğfarla Sünnet-i Seniye dâiresinde, bid’alar karışmadan, şeriatın tâyin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye ilticâ etmeyi ve duâ ve o hale mahsus ubûdiyetle mukâbele etmeyi” (Lem’alar, 33) ve rahmet dilemeyi “bid’at” gibi görme yanlışına düşer? 

Nasıl olur da bir beşer bu tefriki yap(a)maz da bu kadar şaşar?

Sahi, Kur’ân sûrelerinin okunmasının, hatim duâsının ardından yine Kur’ân tefsirinden duâ, niyâz ve istiğfar mânâsının okunmasına çarpık itirazın nedeni nedir?

Okunma Sayısı: 2751
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Kiren

    6.5.2021 11:47:40

    Demek ki prof olmakla cehalet bitmiyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı