İşin gerçeği şu ki ortadan kaybedilen Meclis’in “15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Raporu”nun “muhalefet şerhleri”nde sadece “öngörülen, önlenmeyen ve sonuçları kullanılan kontrollü darbe” tesbitiyle kalınmıyor; karanlıkta bırakılıp köreltilen birçok “flu nokta”ya dikkat çekiliyor.
“Şerhler”de öncelikle“darbe girişimi” günü ve gecesi ile ilgili hiçbir önemli bilgiye yer verilmediği, karanlık hiçbir nokta aydınlatılmadığı, MİT’in ve Genelkurmay’ın önceden bilgisi olmasıyla “bilinip, beklenmesi”ne rağmen gerekli önemlerin alınmadığı, olayların içindeki sürecin iki kritik ismi Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarının derdest edilen kuvvet komutanlarına bilgi verilmediği ve sorumlular hakkında hiçbir işlem yapılmadığı gerçeği açığa çıkıyor.
Belli ki önce Meclis raporunu karartıp gizleyen, ardından “kayboldu” diyen ve nihayet “rapor yok” garabetini ortaya atan “iktidar cephesi”, “muhalefet şerhleri”ndeki gerçeklerin bilinmesini istemiyor. Komisyona gönderilen “MİT yazısı”nda ve Genelkurmay Başkanı’nın “ifadesi”nde ortaya konulanların su yüzüne çıkarılmasından rahatsız. Bunun için derinleşen istifhamların üzeri kapatılıyor.
Zira “şerhler”de “Bütün ısrarlara rağmen “darbe girişimi’yle ilgili bilgiler neden saklandı?”, “Sözkonusu isimler neden Meclis’e bilgi vermedi ve neden hâlâ görevdeler?” sorularının cevapsız bırakıldığına dikkat çekiliyor.
“KIŞLALARDA KALIN’ EMRİ VERİLSEYDİ…”
Yine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı orgeneral Ümit Dündar’ın komisyona beyanından MİT Müsteşarının Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmek istediği ancak ulaşamadığı ifadesinden hareketle, “Genelkurmay Başkanı’nın tüm kuvvet komutanlıklarına 18.30’da hareket merkezleri aracılığıyla ilettiği emirler saat 19.26’da adreslerine ulaşmıştır. Bu emirlere rağmen TSK’nin komuta kademesinin önemli bir kısmı düğünlere katılmış ve düğünlerde derdest edilerek enterne edilmiştir. Bu durum izah edilememektedir” değerlendirmesiyle “darbe girişimi”nin önlenemediği gerçeği teyid ediliyor.
Vakıa şu ki MİT’in Meclis’e gönderdiği rapora dair “Binbaşı O.K., darbe ihbarı yaptı mı? Genelkurmay Başkanı, neden bu ihbarı bir darbe girişimi olarak değerlendirmedi? “Kışlalarda kalın” emri verilseydi, darbe girişimi kışlalarda bastırılabilir miydi?” sorusu soruluyor. Milletvekillerinin, “Genelkurmay Başkanı, neden bu ihbarı bir darbe girişimi olarak değerlendirmedi?” sorusuna “Doğru bir değerlendirme yapmış olsaydı, verdiği emirleri farklı emirlerle destekler, askerin kışladan çıkmasının önüne geçebilirdi” cevabını veriyor. (Mehmet Y. Yılmaz, [email protected], 15.7.20)
Keza “Kışlalarda kalın” emri verilseydi, darbe girişimi kışlalarda bastırılabilir miydi?” suallerine, Astsubay Ömer Halisdemir’in şehid edilmesiyle ilgili davada tanık olarak dinlenen zamanın Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, “Silâhlı Kuvvetlerde kriz ve olağanüstü durumlarda haber alınır alınmaz ilk tedbir olarak ‘Personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı, darbe girişimi baştan açığa çıkardı” ifadesinde bulunuyor. Genelkurmay Başkanı gelen ihbarı doğru değerlendirip “Kışlalar terk edilmeyecek” emrini verseydi “plân”ın bozulmuş olacağı ve “darbe teşebbüsü” engelleneceği görüşü vurgulanıyor.
İSNAD VE İFTİRALI UCUZ POLİTİK POLEMİKLERLE…
Özetle, MİT’in daha önce dış makamlarla paylaşılan notlarda “darbe girişimi”ni bildirdiği; böylece “darbe teşebbüsü’nün bilindiği ve beklendiği” tesbitine hak verdiriyor.
Bundandır ki Meclis eski Başkanı Hikmet Çetin, 15 Temmuz’u araştırmak üzere kurulan meclis komisyonunun geldiği nokta için “Demokratik ülkelerde böyle olmaz. Parlamento halkı aydınlatacak bir rapor çıkartamıyorsa, görevini yapmamıştır” yorumu yapıyor. “Eksik, taraflı ‘siyaseten iktidarın rapor”da bile yetkililerce yeterli önlem alınmadığını ancak darbe girişiminin sonuçlarının da hükümet tarafından kullanıldığını not ediliyor. (DW Türkçe, gazeteler, 15.6.17)
Bu bahaneyle OHAL ilânıyla referandumda “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” perdesinde yürütmenin yanısıra yasama ve yargının kayıtlandığı, hukukun, demokrasinin, temel hak ve
hürriyetlerin ortadan kaldırıldığı “tek adam rejimi”ne geçişle ve peşinden seçimlerde oy devşirmek hesâbına tuhaf çarpıklıklara “iktidar cephesi” dışındaki herkesin “15 Temmuz ‘darbe girişimi’ni desteklediği” isnad ve iftiralı ucuz politik polemiklere tevessül ediliyor!
İbret-i âlem olarak…