"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Organize provokatif saldırı

Cevher İLHAN
23 Nisan 2019, Salı
Tam da seçim sonuçlarının tartışıldığı siyasi kritik süreçte ana muhalefet liderine yapılan saldırı, Türkiye’nin her an tahrike gelebilecek kırılgan siyasi vaziyetini açığa çıkarıyor.

Saldırının ardından “saldırıyı kınama” paravanında ortaya konulan tavır, saldırının yörede tanınmayan grubun saldırıyı yapanların “protesto” paravanında yapılması, plânlı ve organize bir provokasyon olduğu âdeta sırıtırken, “iktidar cephesi”nin hâlâ siyasi sonuç maksatlı tavrı takındığı tavır vahameti ele veriyor.

Öncelikle bütün ikazlara rağmen “iktidar cenâhı”nın bir yandan saldırıyı kınarken diğer yandan saldırının “protesto” değil, “plânlı bir saldırı” olduğu ortada iken sanki provokatif bir saldırıda bulunulmamış gibi “uyarı” ve “yatıştırma” perdesinde “garip çağrı”lar bu konudaki ilk soru işâretlerini çakıyor.

Ardından seçim süreci boyunca ortağı ile birlikte “millet ittifakı” ve muhalefet partilerini “beka sorunu” perdesinde “milli ve yerli olmamak”la itham ederek, dahası “teröre destek”le, “teröristlik”le töhmet altında bulunarak, hatta “hıyânet”le suçlayarak ortalığın gerdirilmesine sebebiyet verilen vasatı ateşleyen Cumhurbaşkanı’nın olaydan 24 saat sonra “Şiddeti asla tasvip edemeyiz, ne yazık ki protestolar şiddet eylemine dönüşmüştür” ifâdesi, bu saldırının da “siyasi bir protesto”, “siyasi tepki” ve “şiddet eylemi” olarak geçiştirilmek istendiği intibâını veriyor. 

SİYASETİN ÇİRKİN YÜZÜ

Keza İçişleri Bakanı’nın, olayda yeterli tedbirlerin alınmamasının sebebini soruşturmak yerine “Siyasetçiler, zaman zaman gerek şehid cenâzelerinde, gerekse başka zamanlarda bir takım tepkilerle karşılaşırlar” diye konuşup, “Olayın dışarıdan plânlanmış herhangi bir provokasyon olduğu tarafımızdan tesbit edilememiştir” açıklaması bu provokatif saldırıya karşı siyasi rantın amaçlandığını akla getiriyor.

İç güvenliği sağlamakla yükümlü Bakan’ın, “CHP’nin HDP ile olan teması kamuoyu önünde gerçekleşmiştir” diyerek farklı değerlendirme yapması, “şeytanı melek, meleği şeytan yapan menfi siyaset”in yüzünü bir defa daha deşifre ediyor.

SORULAR, SORULAR…

Gerçekten, Cumhurbaşkanı’na, bir bakana ya da iktidar partisi ve ortağı temsilcilerine en ufak bir eleştiri yapanlar derhal derdest edilip apar topar alandan uzaklaştırılırken, saldırganların bir saati aşkın sürekli protestolarına âdeta seyirci kalınmasının hangi mâkul izâhı var?

Sonra bir şehid cenâzesine katılmış ülkenin ana muhalefet liderini üstelik cenâze namazı esnasında açıkça darbe edilmesinin, arabasının taşlanıp camlarının kırılmasının, ana muhalefet partisi mensuplarına karşı linç girişiminin, “mesaj”la ve “tepki”yle ne ilgisi var?

Bu arada Bahçeli’nin bir taftan “olaydan memnuniyet duymak mümkün değildir. Ama bir siyasi partinin lideri nereye nasıl gideceğine kendisi araştırmalı ve ondan sonra da eğer gitmeyi çok uygun bir zemin olarak görüyorsa gitmeli” olarak özetlediği sözlerinin anlamı nedir?

Bununla “iktidar cephesi” - “cumhur ittifakı” partilerini lider ve temsilcileri şehidlerin cenâzelerine katılabilir ama “millet ittifakı” ya da “muhalefet partileri lider ve temsilcileri katılamaz” kastediliyorsa bunun hakkaniyetle ne ilgisi var?

Okunma Sayısı: 2084
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı