Bütün kamuoyu araştırmalarında “cumhur ittifakı”nın yüzde 30’ların altına inmesine karşı, “millet ittifakı”nın “parlamenter sistem işbirliği”ndeki partilerle birlikte yüzde 65’leri bulması karşısında çaresiz kalan “iktidar cephesi” tam bir çıkmazda.
Zehirli nefret dilli “kimlik siyaseti”yle ateşlendirilip alevlendirilen “kutuplaştırma politikası”yla, “anudane particilik taraftarlığı”yla dinî ve milli değerleri siyasette istismar ve istimalle dayatılan bütün dezenformasyonlu tahrikkâr söylemler” yetmedi. Özellikle “altılı masa”yı çatlatma, çatıştırma ve dağıtma oyunları ve operasyonları tutmadı.
Onca baskıya, yanıltmaya rağmen demokratik muhalefetin hem Meclis çoğunluğunu, hem de Cumhurbaşkanlığını ilk turda kazanacağı artık iktidar çevrelerince de biliniyor.
Bundandır ki “iktidar cephesi”nde şimdiye kadar görülmemiş bir panik ve dağılma havasının başladığı belirtiliyor. İktidar mahfillerini iktidar sonrası telaşının sardığı, şimdiden “dönüş”ün hazırlıklarının yapıldığı; o denli ki milletvekillerinin kendi geleceklerinin peşine düştüğü kaydediliyor.
YENİ SENARYOLAR TUTMUYOR
Bu açıdan AKP kurucusu eski Bakan ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın “Kral çıplak demenin vaktidir. Gittikleri yolun yol olmadığını söylüyorum” çıkışına bir - iki cılız çıkışın dışında ciddi bir tepkininin verilmemesi buna hamlediliyor.
Keza partinin eski sözcüsü ve Milli Eğitim eski Bakanı Prof. Hüseyin Çelik’in “Bizim kurduğumuz bahçede birileri gecekondu yapmış oradan abuk subuk şeyler söylüyor. Bu da zorumuza gidiyor” diyor.
Daha önce en ufak bir eleştiriye derhal müdahaleyle sert uyarılar verilirken, son süreçte benzer çıkışlara bigâne kalınması, mukadder dağılmanın peşinen kabullenilmesi olarak yorumlanıyor.
Önceki seçimlerde de halka karşı “erken seçim yok” demelerine karşı apar topar erken ve baskın seçimlere gittiklerinden kimse “seçimler zamanında yapılacak!” sözlerine inanmıyor.
Bu yüzden, iktidar partisi mahfillerinden hergün yeni bir senaryo ortaya atılıyor.
OPERASYONLAR İŞE YARAMIYOR…
Başta Meclis Başkanı olmak üzere “partili” bazı hukukçuların bile bile çarpıtmalarının aksine Anayasanın 101. maddesindeki “bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” ibaresiyle Cumhurbaşkanı’nın “zamanında” yapılacak seçimlerde aday olamayacağı açık hükmünü aşma katakullilerinden bahsediliyor.
Ancak bütün bu oyun ve operasyonların hiçbiri artık tutmuyor; komplolar, kumpaslar bir işe yaramıyor; tuzaklar oy erimesini duramıyor.
Hâsılı, “tek kişilik ucûbe yönetim” için her yönüyle “yolun sonu” görünüyor. Büyük bir telâş ve tehevvürle ağır tahkirli canhıraş siyasi saldırılar bundan…