"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seçilen “KHK’lılar” skandalı

Cevher İLHAN
19 Nisan 2019, Cuma
31 Mart seçimlerinin bir diğer muhataralı tartışması, İstanbul’daki itiraz ve sayım oyalaması karambolunda, seçildikten sonra bazı belediye başkanlarının, Kanun Hükmünde Kararnâme ihraç edildikleri (“KHK’lı”) gerekçesiyle mazbatalarının verilmemesi ya da iptali oldubittisi geliyor.

Hâlen Meclis’te KHK ile atılan on “KHK’lı parlamenter” dururken, YSK’nin seçimden önce adaylık inceleme sürecinde “kısıtlı”-“suç işlemiş” olup aday olamayacakları garabeti sergileniyor.

O denli ki, mazbatası verilemeyen adayların “KHK’lı olmadığı” ortaya çıkınca “KHK’lı olmazsa da düşünceleri KHK’lılara yakı” türü hukukta hiçbir kıymeti olmayan söylemlerle yüzde 60 - 70 oyla kazanan adayların mazbatalarının iptal edilmesi çarpıklığına kadar vardırılıyor.

Oysa hukukçular, savcılıklardan “iyi hal kâğıdı” alıp, ilçe ve il seçim kurullarından ve YSK’dan “izin” ve “onay” alıp seçime giren adayların kazandıktan sonra kazandıklarının tescil edilmemesinin, dahası verilen mazbatalarının iptal edilmesinin büyük bir hukuk skandalı olduğunu kaydediyorlar. 

Seçim sürecinde adaylıklarını YSK’nın uygun bulup onayladığı “KHK’lı adaylar”ın “teröre bulaştıkları”na dair emâre olduğunu” dahi ikaz etmeyip temel bir hakkın OHAL KHK’larıyla ellerinden alınmasının tam bir hukuksuzluk ve kanunsuzluk olduğunu belirtiyorlar. OHAL’in sona ermesiyle olağanüstü dönemlerdeki uygulamaların sona erdiğine dikkat çekiyorlar.

YSK’nin durumlarını inceleyip onayladığı adayların seçimi kazandıktan sonra iktidar partisinin itirazı üzerine adaylıklarını iptal edip yerlerine ikinci sıradaki çoğu düşük oy almış hemen hepsi AKP’li adayların re’sen “belediye başkanı” ilân edilmeleri çarpıklığının düzeltilmesini öneriyorlar.

“DOĞRU VE VİCDANΠDEĞİLDİR…”

Gerçek şu ki bu çarpıklık, Cumhurbaşkanı’nın seçimden önce meydanlarda açık açık “Seçseniz de görevden alacağız, içeri atacağız, kayyım atayacağız!” çıkışıyla seçmene tehdit ve şantaj çıkışını hatırlatıyor.

Zira sorgusuz, sualsiz, yargısız infazla gizli “istihbarat jurnalleri”yle KHK ile kamudaki görevlerinden ihraç edilen yüz binlerin ve OHAL döneminde sayıları 70 bini aşan, bizzat Cumhurbaşkanı’nın ikrarıyla aralarında binlerce kadın ve çocuğun bulunduğu hâlen 30 binden fazla yargısız infazla tutuklanan vatandaşların mâruz kaldıkları mağduriyetlerini sözkonusu ediyor.

İşin aslına bakılırsa göz göre göre dayatılan bu haksızlık ve hukuksuzluk iktidar cânibinde de pek tasvip edilmiyor. Bu açıdan, AKP’li Mehmet Metiner’in Rûdaw TV’de “Doğru olan şudur; bu adaylar seçime giremeyeceklerse bunun kendilerine bildirilmesidir. Seçime giriyor ve kazanıyorlar. Sonra KHK ile ihraç edildikleri söylenerek seçildikleri belediye başkanlıkları ellerinden alınıyorsa bu haklı olarak bir tartışmayı beraberinde getirir” eleştirisi dikkat çekici.

Bir diğer çarpıklık, bu emrivakiye, Danıştay 8. Dairesi’nin 2017’de aldığı, “KHK ile ihraç edilenlerin belediye meclis üyeliğinin düşürülmesi” dair hükmünün gerekçe gösterilmesi.

Doğrusu bu “hükmün” “temiz kağıdı” almış KHK’lı adaylara iletilmeyip adaylıklarının kabulünden sonra başkanlıklarının düşürülmesi, seçimden sonra seçim sonuçlarının “hükmen iptali”, tam bir skandal olarak sırıtıyor.

NİÇİN SEÇİME SOKULDULAR?

Gerçekten, madem bu “hüküm” vardı ve işletilecekti, neden seçimden önce ikaz edilmediler? Madem kazanmaları halinde mazbataları verilmeyecekti, niçin bile bile seçime sokuldular?

Özetle, âdil ve eşit şartlarda olmayan seçim süreci ve sonrasındaki haksızlıklar ve hukuksuzlar, bütün dünyanın Türkiye’nin “demokrasi ve hukuk sorunu”nu bütün garabetiyle açığa çıkarıyor; ve Türkiye’nin “demokrasi karnesi”ni okutturuyor.  

Bütün bu skandallar, seçildikleri takdirde mazbatalarının verilmeyecek adayların seçime sokulması, vatandaşlara bir kumpas kurulduğunu ortaya çıkarıyor.

Ve Bediüzzaman’ın, 31 Mart Hâdisesi müdafaasındaki ifâdesiyle, “Fikir ve söz hürriyeti verilse, sonra da muâheze olunsa; acaba bîçâre milleti ateşe atmak için bir plân olmaz mı?” hakikatini bir defa daha sorduruyor. 

(Divân-ı Harb-i Örfî, 49)

Okunma Sayısı: 7178
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Onur

    19.4.2019 13:28:44

    Ohal Komisyonu bu kişilerin dosyalarını öne alabilir. Kabul kararı verir ve KHKlı gerekçesi ile alamadiklari mazbatalari alabilirler. Komisyon çok yavaş.

  • umut

    19.4.2019 11:43:06

    KHK mağdurları için gösterdiğiniz hassasiyet için bir khk lı olarak teşekkür ediyorum

  • Arif

    19.4.2019 00:09:57

    Esasında biz başkalarına karşı yapilan haksızlık karşısında susan bir milletiz. Zaten zulüm ile ihraç edilen bir avukat ve doktor bir de başka bir zulüm ile meslegini yapamazken neredeyse kimseden ses yok. Tabii sonunda bu zulüm umuma yayılıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı