"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seçimlik “bekâ sorunu”!

Cevher İLHAN
15 Nisan 2019, Pazartesi
TESBİT

Seçim öncesi her gün defalarca miting meydanlarda halka karşı “Türkiye’nin beka sorunu”nu ileri süren “iktidar cephesi” partileri liderinin seçimlerden sonra “ülkenin bu fevkalâde önemli meselesi”ne tek kelime bahsetmeleri dikkat çekici.

Bu durum, “madem bu kadar önemli idi, neden seçimin bitmesiyle bitti?” sorusunu sordururken, iktidar cânibince dillere pelesenk edilip hoyratça kullanılmasıyla harcıâlem edilen “millilik-yerlilik” ve “beka sorunu” söylemlerinin basit siyasî hesâplarla ortaya atıldığını bir defa daha ortaya çıkarıyor.

Gerçekten, son iki haftadır “millet ittifakı” ve oy veren vatandaşları “teröre destek”le hatta “teröristlik” ve “hâinlik”le ithama vesile edilen “beka sorunu” tehlikesi geçti mi ki iktidar adına konuşanlar artık ağızlarına almıyorlar?

Aslında daha seçim sürecinde “cumhur ittifakı”nın İstanbul Büyükşehir adayının “Ülkemizde beka sorunu ile ilgili bir sorun görmüyorum, bu seçimler yerel seçimlerdir” sözleri ve İzmir adayının “Bir beka sorunu yok, öyle de olmalıdır; bu bir yerel seçimdir” açıklaması “beka sorunu” söyleminin “seçimlik” olduğu vakıasının ikrarı idi. (gazeteler, 2- 24.2.19)

Bu durum, başta ağır ekonomik kriz, azan enflasyon, artan işsizlik olmak üzere Türkiye’nin gerçek sorunları ve gündeminin ötelenip milletin yarısının bu tür siyasî bühtanlarla tahkiri, doğrusu “beka meselesi”ni de sulandırıp itibarsız hale düşürüyor.

Böylece, “iktidar cephesi”nin “beka sorunu”yla bir yandan kendi seçmenlerini bloke ederken, diğer yandan otoriter rejimlerin temel bir karakteri olan “dış düşman” tehdidiyle “korkuya dayalı politik propaganda” taktiğini güttüğü bir defa daha sırıtıyor.

Ve Bediüzzaman’ın “Tehditlerle, korkularla, hîlelerle, efkâr-ı âmmeyi (kamuoyunu) başka bir mecrâya çevirmek mümkün olur; muhâkeme-i akliyeyi az bir zamanda kapatabilir” tahliliyle manipülasyon, cerbeze ve çarpıtmalarla, medyatik yanıltmalarla dehşetli algı operasyonlarının içyüzünü deşifre ediyor. (İşârâtü’l İ’câz, 164)

Peki yazık değil mi, siyasî rakiplerine “çer-çöp”, “zillet-illet” tahkiriyle siyasî rant uğruna vatandaşlar arasına tefrika fitnesinin sokulup kamplaştırılıp kutuplaştırılarak düşmanlaştırılmasına?

İKRAR

“Mazbata”nın yasal tescili

Mâlum, İstanbul’da ilçe-il seçim kurullarına itirazlardan ve ardından bütün ilçelerde geçersiz oyların sayılmasıyla sonuçların değişmemesi üzerine bu kez Maltepe’deki bütün oyların yeniden sayılması ortaya atılarak meydana getirilen “fiili durum”la İmamoğlu’na mazbata verilmesi geciktirildi. 

Uzatılan sayımların, en son itirazla on iki sandığa çıkarılmasıyla da sonuçların değişmediği görülüyor. Bu satırların yazıldığı saatlerde bu ilçe seçim çevresindeki 1089 sandıktan 816’sının sayıldığı, itirazların son günü olduğundan bugün itibarıyla İl Seçim Kurulu’nun önünde artık bir engelin kalmadığı ve bugün mazbatayı vermesi gerektiği ifâde ediliyordu.

Aslında günlerdir AKP adına konuşan parti yetkililerinin, “seçimleri iptal için olağanüstü itiraz haklarını kullanacakları”nı tekrarlamaları, İmamoğlu’na mazbata verileceğinin ikrarı oluyor.

Zira “olağanüstü itiraz” için olağan itiraz süresinin bitmesiyle en çok oyu alan adaya mazbatasının verilmesi gerektiği kaydediliyor; “burası Türkiye, her şey olabilir” şerhi konularak…

GARABET

“Sandığa darbe” teşebbüsü

Vakıa şu ki, 31 Mart seçimlerinin en çarpıcı garabetlerinin başında, seçim gecesi AA’nın on üç saat boyunca verileri girmeyip neticeleri vermemesi oldu. Ve AKP İstanbul İl Başkanı’nın “3 bin 870 oyla kazandık” çıkışıyla Yıldırım’ın “kazandık!” açıklamasının amacının, “millet ittifakı” sandık görevlilerinin, müşâhitlerinin morallerinin bozulup sandıklarını terk etmeleri olduğu belirtiliyor.

Bu açıdan, İmamoğlu’nun on bir kez televizyonlara çıkıp doğru sonuçları açıklamakla o gece “sandığa darbe teşebbüsü”nün önünün kesildiğini açıklaması önemli bir anekdot olarak kayıtlara geçiyor. 

İLGİNÇ

Soy isme göre olsa…

Son günlerde iktidar partisi adına konuşan İstanbul’un atanmış Belediye Başkanı’nın “Büyükçekmece’de soyadından AKP’ye oy verdiği anlaşılanların kaydı silinmiş” deyip, “Soy isimlerden tespit edilerek AKP’lilerin seçmen listelerinden düşürüldüğü” ilginç sözleri sosyal medyada âdeta mizah konusu oldu.

Buna göre, “akgün”, “akgül”, “akgenç” benzeri soyadı olanların ya da “erdoğan” - “doğan” olarak kayda geçenlerin AKP’ye, HDP Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün MHP’ye, “özgür” yahut “kılıç” hatta “oğlu” ekli soyadlarının CHP’ye oy vermiş olması gerekiyor!

Bu durum, “İmamoğlu” veya “Yıldırım” soy isimlilerin hangi partiye oy vereceği sorusunu sordururken, “menfi siyaset”le siyasî tarafgirliğin düşürdüğü vartayı bir defa daha deşifre ediyor.

 

 

Okunma Sayısı: 1813
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı