"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Uludere fâciası hâlâ “devletin derin dehlizleri”nde

Cevher İLHAN
10 Ağustos 2022, Çarşamba
28 Aralık 2011’de Uludere / Roboski kırsalında vatandaşların savaş uçaklarınca bombalanmasının on birinci yılında hâlâ “fâil-i meçhul” kalması, Türkiye’de darbelerle katledilen demokrasinin ve yargının “siyasetin sopası” haline getirilmesiyle adâletin itildiği vaziyeti bir defa daha açığa çıkarıyor.

Anamuhalefet liderinin “helâlleşme” ziyaretiyle yeniden gündeme gelen “Uludere davası” sürecindeki muammayı unutturma operasyonunu açıkça ifşa ediyor. Coğrafi şartlarla çiftçiliğin yapılamadığı, ticaretin olmadığı bölgede yüzyıllardan beri vatandaşların katırla sınır ötesinden mazot vb. alıp getirdikleri, geçtikleri yolun teröristlerin kullanmadığı “köy yolu” olduğu herkesçe biliniyor.

Başta bölgedeki jandarma karakolları, güvenlik birimleri ve idarecilerce bilindiği halde “aralarında bir PKK elebaşının olduğu” bahanesiyle üçü 13, on sekizi 18 yaştan küçük çocuklardan, geri kalanı 23-25 yaşlarındaki gençlerden oluşan 34 insanımızın gecenin karanlığında saatlerce ve defalarca ardı ardına bombalanmasının tam bir katliam olduğu her haliyle tescilleniyor.

KASTEN Mİ KARANLIKTA BIRAKILDI?

Öncelikle Meclis İnsan Hakları Araştırma Komisyonu’nun resmen istediği “bilgileri” vermeyen Genelkurmay’ın “yetkimiz çerçevesinde bir askeri operasyon yapılmıştır” tuhaf cevabıyla kesip atması, bir buçuk yıl dosyanın gelmesini bekleyen Savcılığın “gizlilik kararı” gerekçesiyle geçiştirmesi karartmanın ilk sinyallerini vermişti.

Akabinde İçişleri Bakanlığı’nın Meclis’e gönderdiği “rapor”da da aynı “gerekçe”yi tekrarlaması, Genelkurmay Savcılığı’nın bir yıl beklettiği “bombalama dosyası”nı mahkemenin önüne getirmeyip “kaçınılmaz hata” çarpıklığıyla üstünün kapatılması, devleti cenderesine alıp felç eden “kompleksli derin sari illet”i yeniden teşhis etti.

Pilotları travmaya uğratan “Uludere bombalaması”nda iktidar mihraklarınca “ölmeselerdi kaçakçılıktan yargılanacaklardı, özür dilenecek olay değil” polemikleriyle yıllardır “gizlilik kararı”na sığınılması, resmî raporların engellenmesi, dehşetli vaziyeti deşifre ediyor.

Üzerinden on buçuk yıl geçmesine rağmen, alelâcele “bombala!” emrini veren ve çoğu hâlen en üst görevlerdeki sorumlulara tek bir soruşturmanın açılmaması, resmi mahfillerin tam bir tecâhül-ü âriflikle muallel çarpık çelişkileri sergilemeleri, hükûmetin Meclis’in istediği raporları vermekten sakınmasıyla hep oyalama oyununun oynanması, mâsum insanlar üzerinden toplumsal fay hatlarını dinamitleyen tahrike ilişkin soru işâretlerini çoğaltıyor. Kısacası, Uludere fecaatinin âdil, tarafsız ve bağımsız yargılama yerine, inadına toplumda kutuplaşmayı derinleştiren, terör örgütünün ekmeğine yağ süren “çatışmacı ve suçlayıcı dil”le karanlıkta bırakılması bir ibret-i âlem olarak duruyor. 

BOMBALAMA HÂLÂ “FÂİL-İ MEÇHUL!”

Doğrusu, daha başta kamuoyuna karşı “Uludere olayının üstü örtülmeyecek. Bu bir ‘devlet terörü’, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak” vaadinde bulunan dönemin Başbakanının, ardından bakan ve milletvekillerine “yargıya intikal etmiş bu işi uzatmayın” direktifiyle “tartışma yasağı” getirmesi, söylemlerin aksine siyasi iktidarın samiyet(sizliğ)ini ve siyaset üzerindeki “vesâyeti” ele veriyor. 

Derin cinâyeti ortaya çıkarmak yerine “Olay terör bölgesinde cereyan etmiş, yapılması gerekenler yapılmıştır; sistem nasıl çalışıyorsa ‘tâlimat’ öyle verilmiştir, bu hususta başka söyleyeceğimiz bir şey yoktur” diye yine “devlet sırrı” perdesinde fâcianın birçok fâil-i meçhul gibi “teğet geçilerek” devletin derin dehlizlerinde karanlıkta kaybolmaya terk edilmesi, derin kırılmanın tescili oluyor.  

Okunma Sayısı: 1369
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı