Anne olmak Allah’ın kadınlara verdiği bir ayrıcalık.
Allah, doğurganlık verdiği annelere, anne olmanın olmazsa olmazı şefkati de beraber veriyor. Şefkat aslında karşılıksız bir muhabbettir. Sevmenin en halis ve en yücesidir. İşte kadınlarımız Allah’ın Rahmetiyle onlara verdiği şefkatle, şefkat kahramanlarıdır. Bu şefkat duygusunun en tatlı anını bir anne yeni doğan bebeğini kucağına aldığı zaman hisseder. Bu duygudan babanın hissesi daha azdır. Onun için halk arasında “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” derler. Hadis-i şerifte de “Cennet anaların ayakları altındadır” denilmektedir. Allah’ın Rahmet isminden analara verilen şefkatin sırrı yeni doğan bütün yavruların doğar doğmaz emmek için annesinin memesini aramasında saklıdır. Daha dünyaya yeni gelen hiçbir şeyden haberi olmayan o yavru kendisine memeler musluğundan süt gibi safi bir gıdanın verileceğini nereden biliyor ki arıyor? Vücudu veren Allah, o yavrunun rızkını da annesinin göğsünden süt gibi bir gıda ile vermektedir. Anne ve bebek arasındaki şefkat, merhamet, muhabbet duygularının zirve yaptığı an o andır. Bir tavuk yavrusunu kapmak isteyen ite saldırır. İşte bu cesaret onları şefkat kahramanı yapmıştır. Çocuğun ilk muallimi de anasıdır. Allah kelamını çocuk ilk ondan duyar. O öğretir, ayakta durmayı, yürümeyi, koşmayı.
Her yüce kişinin arkasında şefkat kahramanı bir anne vardır. ‘Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz’ demiş atalarımız. Ana bir çocuk için her şeydir. Dert ortağı, dilek ağacı, babadan istediklerine en mükemmel aracı. Allah bana da çok merhametli bir ana, onun kadar yakın teyze verdi. Annemi rahmetle anarken teyzeme de hayırlı ve uzun ömürler diliyorum. El kızına hizmetkar olmaktansa nura hadim olmak daha iyidir derken Allah öyle bir eş nasip etti ki birbirimize hem yoldaş, hem de nura hizmetkar birbirine ders arkadaşı eyledi. Üç de, şimdi ana olan kız evlat nasib eyledi. Onları da büyük şevk, şefkat ve muhabbetle besleyip büyüttü ki herkes gıpta ederdi. Gonca yaprağı gibi birbirine sıkıca sarılmış bir dalda üç tomurcuk kız bir de gül gibi açmış ana idi. Kader-i ilahinin hikmeti ve ve imtihan sırrıyla bazen bu goncalar açamadan soldu. Fakat nurun ıslak ve yumuşak dokunuşuyla yeniden filiz verip yüzlerce goncalar açtı. Anaları hep derdi ki “Kızlarımın tahtını yaptım. Dinini diyanetini de öğrettim. Bunlar benim vazifemdi. Ancak bahtını kurmak benim elimde değildi. Onu kader-i ilahi belirledi. Bu cihatta en büyük silahımız Risale-i Nur’lardı. Ona hizmetkar ve talebe olanlar dev küfür dalgalarının bile sarsamadığı seyahat eder gibi rahat seyahat ettiler. Nurun gemisindeki şefkat ve merhamet sahibi hak yolcuları ellerini uzatabildiklerini gemiye çekip kurtarmaya başladılar. Fakat hidayet ancak Allah’a dua ile yalvarmak, O’nun önünde secdeye Allah’ın merhametini celp etmekle mümkündür.
Ölmüş annelerimizin anneler gününü Allah’tan rahmet dileyerek tebrik ediyorum. Bütün annelerin ve anne adayı kızlarımızın anneler gününü tebrik ediyorum.
Allah hepsine şefkat kahramanı hakiki anne olmak nasip etsin. Ne mutlu onlara ki İslam’ın istikbali de onların elindedir.