Lâkin ümitsizlik değil hislerim en nihayetinde Mahkeme-i Kübra’ya güvenişimin satırlara yansıması olacak bu sözlerim. Bilirim ki kimsenin ettiği yanına kalmayacak ve orada hiçbir cerbeze geçer akçe olmayacak!

“Köprüler yapılıp köprüler yıkılırken” demiş İbrahim Ağabeyimiz karikatüründe. Ne güzel özetlemiş ahvalimizi. Hangi köprü hangi metro ya da hangi hizmet mü’minlerin birbirine karşı olan sevgi saygı ve güvenini geri getirebilir ki artık. Elbette yapılan fizikî hizmetleri görmüyor değiliz ve de takdir ediyoruz lâkin, bizi birbirimize düşüren kem sözlere de sağır değiliz. Biliyoruz ki bir milleti ayakta tutan köprüden evvel sadâkat ve güvendir. Diğeri ikinci plandadır.

Artık insanlarla mümkün olduğu kadar az ahvale ait diyaloglara giriyorum. Zira verilen cevaplar tahammül sınırlarımı aşıyor. Birliğimiz beraberliğimiz ve hukuk ihlâli diyorsun o sana çok başka şeyler anlatıyor. Mazlûm diyorum, hukuksuzluk diyorum, devletin başı hukuku tanımıyor diyorum, hasılı aynı teraneyi duyuyorum. Siz istemeseniz de o tuzakları bozacak onu çekemiyorsunuz bütün düşmanlığınız ona bak vatan hainlerine uyuyorsun haa… Yahu kardeşim sen medyanın sana ezberlettiği bu cümlelerin nereye gittiğini fark et önce. Tuzak dediğin milleti birbirine düşürmek için kurulur, vatan haini ile iş tutsam dilimde hukukun üstünlüğü olmaz. Yoksa sen beni hak hukuk deyip hükümeti yıkmakla mı suçluyorsun? Yok beni değil, ama peşinden gittiklerimi onla suçluyormuş. Aman ne güzel! Bana hükümeti eleştirmemden başka delil getiremeyen insanlar, söylediklerime en fazla yalan haberdir diyebilen insanlar ve dahi haber alma işini yalnızca malûm yazılı medya, malûm sosyal paylaşım sitelerinin malûm sayfalarından yerine getiren ve ancak sükûnet içinde malûm kanalları izleyip diğer kanalları izlese bile bak sen vatan hainine deyip aklını devreye sokamadan kanal değiştirenler bunu söyleyenler. Akletme işine girmiyorum, zira nefisleri kışkırtmak istemiyorum.

Kimsenin itirazı yok devlet içinde devlet kurulmasının engellenmesine varsa bir hukuksuzluk hukuk çerçevesinde halledilmesine. Lâkin yargılanıp yargılanmadıkları belli bile değilken Ergenekoncuları salıp bizleri başka tehditlere maruz bırakmaya da kimsenin hakkı yok. Açılım açılım deyip PKK silâh yığarken haberi olmayıp, bir de üzerine ‘kandırıldık’ diyenlerin peşinden gidenlerin bana ‘kandırıyorsun’ demeye hakkı yok! PKK silâh bıraktım deyip seni kandırıyorsa, içindeki partinin kurucuları olan insanlar seni kandırıyorsa burada dolduruşa gelen sizlersiniz. Mağdur edebiyatını suçlama edebiyatıyla süsleyip önümüze servis edenlere kanmıyoruz. 

Bizler işi ehline verin düsturuna uymuşlardanız. Devlet makamlarında hak edenin hak ettiği yere getirilmesine inananlardanız. Hak ve hukukun her durumda üstün olduğuna inanmışlardanız. Canımızı yakanların dahi yeri geldiğinde hukukunu savunuruz, savunduk da savunacağız da! Ve bizler bu düsturları kendi kafamızdan uydurmuş da değiliz. Asr-ı Saadet şahit haklılığımıza, Peygamber Efendimizin (asm) yaşantısı şahit. Ve bizler biliriz ki bu düsturlar çiğnendiğinde bir devletin ayakta kalamayacağına koca Osmanlı şahit!