"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fizyolojiden Marifetullah mesajları (6)

Feyzullah ERGÜN
01 Nisan 2019, Pazartesi
İnsan vücudundaki dokuların beslenmesi için, gerekli oksijen ve gıdaları yüklenerek, en uç noktalara ulaştıran kanın, atardamarların arteriyollerinde değişimler karşılıklı olarak sağlandıktan sonra, karbon dioksit ve diğer atık maddelerin atılması için, başka yoldan geri dönüş yolculuğu duraklamadan, bizler farkına varmaksızın devam etmektedir.

Gidiş yolculuğu, kontrollü yüksek basınç altında, atardamarlar aracılığıyla, gözle görülemeyen en ince noktalara ulaştırılır. Kanın geri dönüş yolculuğu ise, toplardamarların en ince noktası olan VENÜL’lerden, en geniş toplardamarlara ulaşıncaya kadar devam eder. Enkaz toplayan ve bulanık kan mecraları olan toplardamarlar (venler- evride), kirli kanı atıklardan arındırmak için, kapı toplardamarı (vena porta) kanalıyla karaciğere ulaştırır. 

Son derece hızlı bir düzenlemeyle, atıklardan arındırılan kan, kalbin sağ kulakçığına (sağ atrium) gönderilir. 

Kanın toplardamarlar aracılığıyla, çevreden merkeze doğru dönüşü, gidişinden çok daha yavaş bir akıntıyla gerçekleşir. Bu zorlu dönüş yolculuğu, uzun yıllar “Venlerin akımının kalbe dönüş yollarından başka bir şey olmadığı düşünülmüştür. Ancak, artık gerektiğinde dolaşımın, düzgün işlemesini sağlayan diğer özel fonksiyonlarının da olduğu ortaya çıkmıştır. Venlerin kasılma ve genişleme yetenekleriyle, az veya çok fazla miktarlarda kanı depo etmeleri ve dolaşımın herhangi bir yerinde, gerektiğinde kullanıma hazır durumda tutmaları, özellikle önemlidir.

Çevredeki toplardamarlar VENÖZ POMPA denilen etki ile, kanı ileriye doğru iterek, kalpteki hacmin düzenlenmesine de yardımcı olurlar. Kalbin sağ kulakçığına gelen kan, sağ karıncığa oradan da akciğere pompalanır. Kanın çevredeki toplardamarlardan, kalbe dönme eğilimi, arasındaki bir DENGE ile düzenlenir. Yer çekiminin aksi yönüne olan, kan dönüşünün rahatça sağlanması için, toplardamarlardaki kapaklar, o şekilde yerleştirilmişlerdir ki, kanın akış yönü sadece kalbe doğru olabilir. Bunun sonucu, bir kişi bacaklarını hareket ettirdiği ya da bacak kaslarını gerdiği zaman belirli bir miktarda kan, kalbe doğru gönderilir. Bu pompa sistemi VEN POMPASI ya da kas pompası olarak bilinir.

Eğer bir kişi ayakta tamamen hareketsiz olarak durursa, venöz pompa çalışmadığı için, venöz basınç yükseleceğinden, bacaklar şişer ve kan hacmi azalır. Venöz sistemdeki kapaklar, sıklıkla yetersiz hale gelebilir. Bunun sonucu ödemler (şişkinlik) meydana gelir. Bu durumda en iyi tedavi, bacakların en az kalp düzeyinde bir seviyeye yükseltilmesidir. Dolaşım sistemindeki bütün kanın % 60’tan fazlası, toplardamarlarda bulunduğu için, organizmanın kan depoları görevini yapmaktadır. Bölgesel kan akımlarının tamamı, venöz dönüşü oluşturmak üzere toplanır ve kalp dönen bu kanı, sistemde tekrar dolaşmak üzere, otomatik şekilde arterlere geri pompalar. Bu faaliyetlerde, SİNİRSEL UYARILAR ve KONTROL etkilidir.” 17 

 “Atardamar duvarları, hem bağ dokusu hem de düz kas tabakalarıyla güçlendirilmiş olduğundan, kalpten gelen basıncı tutar ve kısmen genişleyip, kasılarak kanın ilerlemesine yardımcı olur. Toplardamarlar ise, organ ve dokulardan kalbe dönüş yolunda çalıştıklarından ve içlerinde basınç da düşmüş olduğundan, kanın kalbe geri dönerken, damar içinde geriye kaçmaması için, içlerine cep şeklinde küçük kapakçıklar yerleştirilmiştir. Bilhassa bacaklardaki kan, kalbe geri dönerken, yer çekimi de ilâve bir zorluk teşkil ettiği için, zamanla bunların duvarları daha da genişler ve içlerindeki kapakçıklar da, iş göremez hale gelir ve VARİS dediğimiz hastalık ortaya çıkar. Vücudumuzdaki damarların toplam uzunluğu 120.000 km. kadardır. Böyle bir damar ağı, vücudumuzu sarmış bulunmaktadır ve iğne ucu kadar bir yerimiz bile, ihmal edilmeden, oraya kılcal damarlarla hizmet götürülmüştür. Atardamarların ve toplardamarların duvarları, zengin bir sinir ağına sahip olduğundan, otonom sinir sisteminin kontrolü altında, ORGANIN İHTİYACINA GÖRE, daralma ve genişlemeler yaparak, uygun miktarda kan akımına izin verilir. İhtiyacı olmayan organın, DAMARLARI DARALTILARAK az kan gönderilirken, çok çalışan ve kan ihtiyacı artan organın damarları, genişleyerek daha bol kan alması temin edilir. Tabiî ki, bütün bu düzenlemeler haberimiz olmadan, RABB’İMİZİN MERHAMETİYLE, mükemmel bir şekilde yürütülür.” 18 

Avrupa’nın Rönesansla aydınlanmasına ışık yakan, Endülüslü büyük İslâm âlimi İBN-İ RÜŞD “Dünyada var olan her şey, insanın varlığına uygundur. Bu uygunluk, onu kasteden, irade sahibi bir fâilin bulunmuş olmasını, zorunlu kılar. Çünkü, bu uygunluğun TESADÜFEN meydana gelmesi, mümkün değildir. Bu inayet, BEDENİN ORGANLARINDA ve hayvanların uzuvlarında, yani bu organ ve uzuvların, onların hayatına ve varlığına uygun olmalarında da, açığa çıkar. Kısaca bunların, yani varlıkların faydalarının bilinmesi, bu türden delile dahildir. O halde, ALLAH TEÂLÂ’yı (cc) tam bir marifetle bilmek isteyenlerin, varlıklardaki faydaları derinliğine inceleyip, araştırmaları VÂCİP’TİR.” 19 diyerek, yaradılışın bu sırrına dikkati çeker. 

Cenâb-ı Hakk’ın (cc) KUDDÛS ism-i şerifinin tecellisi ile, dolaşımda geri dönen kanın arındırılması, bir harikadır. Bu arındırma faaliyeti, kainâtın her tarafında olduğu gibi, insan vücudunda ve toplardamarlarında gerçekleşerek, Allah’ın (cc) birliğini, kudret ve kuddûsiyetini açık delillerle ispatlamaktadır. “ Damarlarda cereyan eden kanın alyuvarları ve akyuvarları, bedende temizlik yaparak, bu emri dinledikleri gibi, nefes de her saniye kanı tasfiye etmek suretiyle, bu İlâhî emre boyun eğmektedir.” 20 Vücuttaki bu faaliyetler, devam ettiği sürece, gözle görülemeyen bu elemanların İSM-İ KUDDÛS (cc) zikri devam etmektedir. Bu bilgiler ışığında anlaşılıyor ki; “Her bir şey, doğrudan doğruya bir bürhan-ı vahdaniyettir ve marifet-i İlâhiyenin bir penceresidir.” (26. Mektub) 

“Sübhâne men tehayyere fî sun’ihilukûl, 

Sübhâne men bi- kudretihiya’ciz- ûlfuhûl.”  Ziya Paşa

(Sanatında akılları hayrette bırakan, / Kudretiyle, ilimde derinleşen âlimleri, aciz bırakan, Allah, her türlü kusur ve noksandan, münezzehtir.)

SAĞLICAKLA KALIN. 

Dipnotlar:

17) Tıbbî Fizyoloji, s. 178. 

18) Organların Dilinden, s. 95. 

19) C. Sadık YARAN, Din Felsefesi, s. 77, Etüt Yayınları 1997. 

20) Süleyman KÖSMENE, Risale-i Nur’da Esmâ-i Hüsnâ, s. 228, Yeni Asya Neşriyat 2004.

Okunma Sayısı: 1775
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı