Biri müsbet ve diğeri menfi olmak üzere aslında iki Avrupa’nın var olduğu Risale-i Nurlar’da açıklanmıştır.
Bu ikiliği Ukrayna-Rusya ve Bosna Hersek-Sırbistan savaşları vesilesiyle başka bir açıdan gözlemleme fırsatımız oldu.
Belirtilmelidir ki savaşın iyisi, barışın da kötüsü yoktur. Bu bakımdan her savaş mağduruna el uzatmak insanlık vazifelerinden biridir ve asıl yapılması gerekendir.
Ancak 2022 Ukrayna-Rusya ve 1992-1995 Bosna Hersek–Sırbistan savaşları mukayese edildiğinde Avrupa’nın tutumunda müspet ve menfi açıdan tutarsızlıklar göze çarpmaktadır.
2022 Ukrayna-Rusya savaşında aslî vazifelerini yerine getiren ve iki milyonu aşkın Ukraynalı savaş mağduruna kucak açmakla kalmayıp Rusya’ya tarihte görülmemiş türden yaptırım uygulayan Avrupa, otuz sene önce köşe başındaki Bosna Hersek’te yaşanan soykırıma bizzat “Bosna bizim meselemiz olamaz” ifadeleri ile cevap vermiştir. Bu ikisi aynı Avrupa değildir ve olamaz.
Bir tarafta iki harbi umumî dâhil iki yüz yedi yıllık tarafsızlığını Ukrayna işgalinde bozan İsviçre’nin tutumu, diğer tarafta silâhlı Sırplara karşı silâhsızlandırılan Bosna Hersek’te yüz bin insanın hayatına mal olan Birleşmiş Milletler’in tutumu…
Şu günlerde Müsbet Avrupa’nın insanlık vazifesinin gereğini yerine getirerek Ukrayna için bütün imkânları sağlaması ve savaşın son bulması adına tarihî yaptırım kararlarını almasını izledikçe; BM Bosna Barış Gücü’nün yirmi bin silâhsızlandırılmış siville dolu Srebrenitsa’yı tek bir emirle Radko Mladiç’e teslim etmesini, NATO’ya bağlı uçakların karargâhtan havalandığı halde İtalya üzerindeyken yeni bir emirle geri dönmesini ve Saraybosna’nın kurşunlu yaralarının otuz yıl geçmesine rağmen kapatılmamasının faturasını Menfi Avrupa’ya kesmek mecburidir.
Evet, Avrupa ikidir. Birisi adalet ve hakkaniyete hizmet eden bilimlerin izinden giden ve İsevilik din-i hakikisinden aldığı feyizle Ukrayna’ya her anlamda destek olan müsbet Avrupa; diğeri medeniyetin seyyiatını mehasin zannederek beşeri dalalete sevk eden ve mesela Bosna Hersek’e müdahale edilmesini sırf Müslüman diye engelleyen, en azından yardım elini uzatmayan ve sükût ikrardan gelir ilkesi gereğince sessiz kalışıyla zulme taraf olan menfi Avrupa.
“Biliniz ki, bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyiliklerdir. Yoksa, medeniyetin günahları, seyyiatları değil. Medeniyetin günahları, iyiliklerine galebe edip, seyyiatı hasenatına racih gelmekle, beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkâr medeniyeti zir ü zeber edip, öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşallah istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumiyi de temin edecektir.”
Birinci Avrupa’nın öne çıkıp İkinci Avrupa’ya karşı galip geldiği, yeryüzünün daimî sulh-u umumiye yaklaştığı vakitlerin bir an önce gelmesi ümidiyle:
“Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sâdâ İslâm’ın sâdâsı olacaktır!”