"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye’de mülteci sorunu

Furkan Alyakut
23 Nisan 2022, Cumartesi
Gün geçmiyor ki dünyada çatışma, şiddet ve zulüm sebebiyle zorla yerinden edilen kişilerin, yani mültecilerin sayısı küresel çapta rekorlar kırmasın. Türkiye, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda.

Ülkemiz bu başarıyı (!) yaklaşık 3,6 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin yanı sıra 320.000 kadar diğer uyruklardan kişilere de ev sahipliği yaparak kazandı. Bu durum geçen haftaki yazımızda bahsettiğimiz “sokaktaki enflasyon verileriyle uyuşmayan TÜİK verileri”ni akıllara getiriyor. 

Mülteciler; eziyet, çatışma, saldırı veya toplum huzurunu ciddi şekilde bozan diğer durumlar sebebiyle başka ülkelere geçici veya kalıcı göçe zorlanan ve bunun sonucu olarak da “uluslararası koruma” talebinde bulunan kişilerdir.

Uluslararası Mülteci Komisyonu raporlarına göre dünyadaki neredeyse her ülkede mülteci sayısındaki kadın oranı erkek oranından fazladır. Çünkü bir acil durumda ilk olarak kadınlar, çocuklar ve yaşlıların tahliye edilmesi gerekir. 

Bu durumun tek istisnası ülkemizdir. 

Ülkemizdeki ana grup olan Suriyeli mültecilerin erkek oranı kadınlardan daha fazla olmakla birlikte ikinci ve üçüncü sıradaki Afgan ve Pakistanlı mültecilerin neredeyse tamamı erkektir.

Bu durumda akla şu soru geliyor: Bu ülkelerde, belirtildiği gibi ilticaya sebep olacak hususlar mevcutsa neden çoğunlukla gençler ve erkekler ülkemize gelmektedir? Kadınlar ve yaşlılar nerede? 

Bir diğer mesele, tüm Ukraynalı mültecilere başta Macaristan ve Polonya’da olmak üzere bütün Avrupa kucak açarken diğer mültecilere Yunanistan sınırından geçirmemek şartı ile sadece ödenek ayrılmaktadır.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, göç anlaşması kapsamında AB’nin Türkiye’ye 2024’e kadar ek 3 milyar Avro bütçe ayıracağını duyurdu. 

Bütün anlaşmalar çift taraflı yapılır. Avrupa Komisyonu kendi içyapısında barındırmak istemediği Suriye ve diğer uyruklu mültecileri Avrupa sınırında olan Türkiye’de tutmayı amaçlamaktadır. Türkiye ise beceriksizce yönetilen şu sıkıntılı ekonomik süreci, bir nebze de olsa Avrupa’dan mülteciler için gelecek yardım ile hafifletmeyi amaçlamaktadır. 

Zira ana amacı insan haklarını korumak ve savaş mağdurlarını desteklemek olan ve “ensar anlayışını” destekleyen hiçbir ülke lideri, barındırdığı mültecileri “Kusura bakmayın, kapıları açarız, hadi hayırlı yolcular deriz” ifadeleri ile diğer ülkelere karşı tehdit unsuru olarak kullanmaz. 

Suriyeli veya başka uyruklu göçmenlerin ülkemizde sebebiyet verdiği sorunları dile getirdikçe bazı çevrelerce “kaos planlama” ile itham edilen toplum ne yapacağını şaşırmış durumda.  

Ellerini kollarını sallayarak sınırından geçiş yapılan ve yabancının vatandaştan daha fazla ayrıcalığa sahip olduğu düşünülen bir ülkede, vatandaş kendisini elbette değersiz hissedecek, elbette sorunları dile getirecektir. 

Kapımızı çalmadan giren mağdura sözümüz yok ama misafir görünümlü fırsatçılara da nazikçe kapının gösterilmesi ümidiyle…

Okunma Sayısı: 1374
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan

    23.4.2022 00:22:38

    Misafir görünümlü fırsatçılar ibaresi yoruma açık kalmamalı tabi. Uluslararası hukuk kuralları ve tecrübeler incelikle takip edilse daha başarılı olunabilir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı