31 Mart yerel seçimlerinden sonra “Türkiye ittifakı” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Pazar günü Ankara Çubuk’ta katıldığı asker cenazesinde saldırıda bulunulması, seçim sonrasında yumuşaması beklenen siyasi havayı yeniden gerdi.
Her ne kadar Erdoğan ve AKP yöneticilerinin büyük bölümü, sertlik söylemleri yerine daha ılımlı bir tavır sergilese de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin saldırı nedeniyle Kılıçdaroğlu’nu eleştirmesi, Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı” söylemine yönelik itirazları, siyasi havanın soğumasına çok da olanak tanımıyor. BBC’nin haberine göre Siyasi kulislerde, seçim sonrası sürece ilişkin gelişmeler ve AKP’nin bundan sonraki yol haritasına ilişkin yapılan değerlendirmeler ana başlıklarıyla şöyle; AKP içinde geniş bir kesim, hem muhalefet bloğunu daha kenetleyeceği, hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu lehine “mağduriyet” algısı oluşacağı için, mevcut konjonktürde seçimin parti aleyhine olacağını düşünüyor. Partiye ulaşan anketlerde de bu sonucun görüldüğü ifade ediliyor.
Adalet duygusunu sarsar
KHK’lılara seçilme yasağı getirilmesine ilişkin olarak Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) ek dilekçe sunulması da bir kesim tarafından eleştiriliyor. Bir parti yöneticisi, yasal olarak kamudan ihraç edilenlerin oy kullanamayacağı yasal olarak mümkün olsa bile, bu durumun adaletsizlik meydana getireceğini şöyle anlatıyor; “Kamudan ihraç edilenlere oy kullandırmama yönünde karar alınabilirdi. Bize göre 298 sayılı yasa buna imkan veriyor çünkü “seçmen olamayacaklar” sayılırken, “kamudan kısıtlılık” gerekçesi gösteriliyor. Ancak, kamu görevlisi olmayan ve FETÖ ile ilişkili olan insanlarla ilgili böyle bir durum yok, yani bir yerden ihraç edilmedikleri için oy kullanabiliyorlar. Böyle bir durum varken, sadece kamu görevlileri ihraç edildi diye oy kullandırmamak, adalet duygusunu sarsar.”