31 Mart mahalli idareler seçim sonuçlarını değerlendiren Karar yazarı İbrahim Kiras, "AK Parti adına bir mağduriyet iddiasının toplumda karşılık bulmasını çok zorlaştırıyor" dedi. Kiras'ın Karar'da yer alan bugünkü (9 Nisan 2019) yazısının bir bölümü şöyle:
"AK Parti’nin 17 yıl boyunca “iktidar yıpranması” adı verilen doğal süreçten hiç etkilenmeden arkasındaki toplum desteğini koruyabilmesinin en önemli sebeplerinden biri “iktidarda bile muhalif” duruşunu sürdürmesiydi. Başta Erdoğan olmak üzere parti sözcülerinin ve partiyi temsil eden diğer aktörlerin dili daima muhalif bir üslup taşıyordu.
(...)
Hatırlayalım… 7 Haziran 2015 seçiminde AK Parti oyları dramatik ölçüde düşmüştü. Sonraki 1 Kasım 2015 seçimine kadar olan süreçte o dil bir hayli yumuşadı, hatta bazı siyasi aktörlerin kamusal görünürlükleri 7 Haziran öncesindeki günlere nispetle çok düşük seviyelere çekildi. O günkü seçim sonuçlarının kendiliğinden oluşturduğu bu politik refleksin 1 Kasım’da alınan seçim zaferinin hemen ardından terk edilmesi de çok olağandışı bir tutum sayılmaz. Olağandışı sayılması gereken bugün 31 Mart seçimlerinde ortaya çıkan tablo karşısında gösterilen tutum. 7 Haziran’dan sonra “sandığın mesajını aldık, üstümüze düşeni yapacağız” denilmesi siyaseten doğru olan, normal olan davranıştı.
Oysa 31 Mart’tan sonra bu dil kullanılmıyor, çünkü kullanılamıyor. Arada çok az bir oy farkının bulunması değil seçim yenilgisini kabul etmeyi zorlaştıran. Seçim sürecinde tercih edilen mütehakkim dilin seçimden sonra da terk edilemeyişi. Ne var ki İstanbul ve Ankara’da seçim kazandıramayan bu tavrın İstanbul’un elde kalmasına yardımcı olmasını beklemek de çok mantıklı değil. AK Parti seçimde organize bir yolsuzluk yapıldığına ilişkin iddiasını geçmiş yıllarda dile getirmiş olsaydı toplumun genelinde bir karşılık bulması imkân dahilindeydi. Zira iktidarda olan ama muktedir olamayan, statükoyla kavgasını sürdüren görüntüsü böyle bir mağduriyetin gerekçesi olarak algılanabilirdi. Ancak AK Parti bu seçimlere mağdur bir imajla, statükoyla savaşan bir kimlikle girmedi. Adaylarının süreç boyunca mağrur ve müstağni duruşları bir yana, seçim gecesi Anadolu Ajansı’nın yaptıkları, önce iktidar partisinin oylarının yüksek olduğu sandık sonuçlarının açıklanması, sonra CHP adayının oy farkını kapatıp öne geçeceği belli olduğunda veri akışının durdurulup alelacele Binali Yıldırım’ın zaferinin ilanı vs. vs… AK Parti adına bir mağduriyet iddiasının toplumda karşılık bulmasını çok zorlaştırıyor."