"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devletin bekası adaletle mümkün

26 Nisan 2019, Cuma 00:16
PROF. DR. HÜSEYİN UZUN, “DEVLETİN BEKASI, ANCAK ADALETLE MÜMKÜNDÜR. DEMEK ASIL “BEKA SORUNU” ADALETİN UYGULANIP UYGULANMAMASIDIR” DEDİ.

KUR’âN’IN DÖRT ESASINDAN BİRİ ADALETTİR

Rİsale-İ Nur Enstİtüsü ve Yeni Asya Trabzon temsilciliğinin birlikte gerçekleştirdiği “Bediüzzaman Said Nursî’ye göre Hürriyet ve Adalet” konferansında konuşan Prof. Dr. Hüseyin Uzun, “Adalet ilkesi açısından konuya baktığımızda, Kur’ân’ın dört temel esasından birisi adalettir” dedi.

ADALETTEN MAHRUM TOPLUMUN BEKASI OLMAZ

Bedİüzzaman’ın, adaletin tecelli edeceği kanunları çıkarma hususunda kanun koyucuları; adil ve vicdanî karar verme konusunda da uygulayıcıları daima ikaz etttiğini hatırlatan Uzun, devletin bekasının adaletle mümkün olacağını, adaletten mahrum bir toplumun bekasını sağlayamayacağını söyledi.

***

Devletin bekası adaletle mümkündür

“Bediüzzaman Said Nursî’ye göre Hürriyet ve Adalet” konferansında konuşan Prof. Dr. Hüseyin Uzun, “Devletin bekası, ancak adaletle mümkündür. Demek asıl “beka sorunu” adaletin uygulanıp uygulanmamasıdır” dedi.

Risale-i Nur Enstitüsü ve Yeni Asya Trabzon temsilciliğinin birlikte gerçekleştirdiği “Bediüzzaman Said Nursî’ye göre Hürriyet ve Adalet” konferansı 23 Nisan’da Trabzon’da yapıldı. Komşu il ve ilçelerden de katılımın sağlandığı programın açılış konuşmasını A. Emre Karpuz yaptı. Hürriyet ve adalet isimli sinevizyonun gösterilmesinden sonra konuşmasını takdim etmek üzere Prof. Dr. Hüseyin Uzun kürsüye çıktı. Uzun, “Devletin bekası, ancak adaletle mümkündür. Demek asıl “beka sorunu” adaletin uygulanıp uygulanmamasıdır” ifadelerini kullandı.

Hürriyet, gelişmeyi temin eder

Prof. Dr. Hüseyin Uzun, hürriyetin gelişmeyi temin ettiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Önce “Hürriyet nedir?” sorusuyla başlamak istiyorum. İnsanın en temel haklarından birisi yaşama hakkı iken, diğeri ise hürriyet hakkıdır. Hürriyet bir manada hürce düşünebilme, hürce fikrini beyan edebilme ve başkasına zarar vermeden istediği gibi hareket edebilme hakkına sahip olmak anlamına gelir. Herkes, meşrû dairedeki hareketlerinde son derece serbest olsun. Hukuk çerçevesi içerisinde kaldıkça, rahatça fikrini beyan etsin. Meşrû dairede kaldığı müddetçe kimse kimseyi, hiçbir şey için sınırlamasın, hiçbir şeye zorlamasın. Böylece hürriyet ve demokratik cumhuriyet, insana geniş bir hareket alanı temin eder. Bu anlayış da kabiliyetlerin inkişaf etmesinde büyük bir rol oynar. Bu da elbette gelişmeyi, kalkınmayı, verimi ve motivasyonu tetikler.”

İşte hürriyetin en yüksek mertebesi 

Prof. Dr. Uzun insanları ikna etmenin ilimle olacağını vurgulayarak “Allah’ı tanıyıp tanımama, iman edip etmeme hususunda bile, Rabbimiz insanı hür iradesiyle baş başa bırakmıştır. “Dileyen öğüt alır”, “Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar” “Sen, onlar üzerinde zor kullanıcı değilsin” gibi âyetler, imanın hürriyetle ne kadar yakın bir bağı olduğunu göstermektedir. Dinde zorlama yoktur. İnsanların gönül ve fikir dünyasına zorla değil; ilimle, irşatla, tatmin edici açıklamayla ve ikna ile girilir. Bu hususu veciz bir tarzda Bediüzzaman şöyle ifade etmiştir: “Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir.” Peygamberler bile insanlar üzerinde zor kullanmadılar, şiddet uygulamadılar, baskı yapmadılar, hakkı ve hidayeti insanların “iradelerine” teklif ettiler. İradelerinde hür olan insanlardan dileyen iman etti, dileyen de inkâr etti. İşte hürriyetin en yüksek mertebesi” dedi.

Demokrasinin olmazsa olmazı ifade hürriyetidir

Uzun, insanın hürriyet sevgisiyle meşrû dairede kalarak, hukuk çerçevesinde hareket ederek hukukunu aramasını ve hak talebinde bulunma sorumluluğu bilincinde olması gerektiğini ifade ederek, “Demokratik cumhuriyetin olmazsa olmazı fikir ve ifade hürriyetidir. Bediüzzaman der ki; Malûmdur ki, her hükûmette muhâlifler (aynı fikirde olmayanlar) bulunur. Âsâyişe, emniyete dokunmamak şartıyla, hiç kimse vicdânıyla, kalbiyle kabul ettiği bir fikirden, bir metoddan dolayı mes’ul olmaz. Yine Bediüzzaman demokratik bir yaklaşımı şu şekilde ifade eder: “Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzluğa karşı muhalefet, hiçbir hükûmette suç sayılmaz; bilâkis, muhalefet meşrû ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur.” Hür düşüncenin önündeki bütün engeller ve baskılar; ülkenin sosyal, kültürel, bilimsel, ekonomik anlamda gelişimini engelleyici rol oynar” şeklinde konuştu.

‘Beka sorunu’ adaletin uygulanmamasıdır

“Adalet ilkesi açısından konuya baktığımızda, Kur’ân’ın dört temel esasından birisi adalettir. Tevhid, Nübüvvet, Haşir, Adalet ve Ubudiyet. Adalet, Cenab-ı Hakk’ın Adl isminin tecellisi olduğu için; adaletli karar vermek, kul hakkına riayet etmek, haksızlığa meydan vermemek aynı zamanda bir ibadettir. Bediüzzaman, adaletin tecelli edeceği kanunları çıkarma hususunda kanun koyucuları; adil ve vicdanî karar verme konusunda da uygulayıcıları daima ikaz etmiştir. Devletin bekası, ancak adaletle mümkündür. Demek asıl “beka sorunu” adaletin uygulanıp uygulanmamasıdır. Yine Bediüzzaman, adaletin hakkıyla tecelli etmesinde “Hükümet ele bakar, kalbe bakmaz!” diyerek, fiilî suç delillerinin esas alınması gerektiğine dikkatleri çeker.

Cemaatler idareye talip olmamalı

Siyaset müessesini hiç kimsenin ticaret müessesine veya geçim kapısına dönüştürmeye hakkı olmadığını söyleyen Uzun şöyle devam etti: “Kardeşçe, dostça yaşanılacak ülkemizde, hiç kimsesin başkasını zilletlikle, şerlikle, vatan hainliğiyle, teröristlikle suçlamaya veya yanlış algılar oluşturup insanları ötekileştirmeye ve ayrımcılığa kapı açmaya hakkı yoktur. Hiç kimsenin hak ve özgürlükleri kısıtlayan ihtilâl anayasasıyla bu ülkeyi yönetmeye hakkı yoktur. Hiç kimsenin millet iradesinin tecellisini engellemeye, sulandırma, hukukun gereğini yapmamaya ve seçimlere şaibe karıştırmaya da hakkı yoktur. Hiç kimse menfi örnekleri öne sürerek, tarikat ve cemaatleri tehdit unsuru olarak görmeye de hakkı yoktur. Cemaatlerin de sivil kalması, bürokrasiye ve idareye talip olmaması da şarttır. Cemaatlerin, insanlara dinî hakikatleri tebliğ eden, devletten ve siyasetten bağımsız, gönüllülük esasına dayanan şeffaf ve sivil yapılar olduğunun veya olması gerektiğinin bilinmesi gerekir.”

Hiçbir zaman ümidimizi kaybetmeyelim

Uzun sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bediüzzaman insanlığın fıtrî bir temayülünü dikkati nazara sunarak, hangi şart olursa olsun hiçbir zaman ümidimizi kaybetmeden hakkı ve doğruyu söylemek gerektiğini bizlere hatırlatır. Demek ki hak çekirdeği, zemin ve şartlar müsait olduğunda mutlaka bir gün filizlenip, büyüyüp meyve verecektir. Bize düşen sabırla, metanetle, sarsılmadan hakkın yanında olmayı başarabilmektir. Hak çekirdeğini dualarımızla, ibadetlerimizle, hizmetlerimizle, dik duruşumuzla, sadâkatimizle hiç bıkmadan sabırla, metanetle sulamaya devam etmemiz gerektiğidir.” 

Trabzon  -  Yeni Asya

 

Okunma Sayısı: 2304
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • YAHYA YILDIZ

    26.4.2019 11:00:17

    Böyle haysiyetli ve şerefli sesler ufukta oldukça memleketimiz, Alemi islam ve insanlık için devamlı ve daim ümitvarız Elhamdulillah...Başta Prof. Hüseyin Uzun Bey olmak üzere diğer zevatı, hazırlayıp organize edenleri ve iştirak eden tüm ağabey ve kardeşlerimizi canı gönülden tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı