TBB’den gazeteci Sedef Kabaş’ın tutuklanması ile ilgili yapılan açıklamada kararın kamuoyu nezdinde korku iklimi oluşturmanın bir parçası olduğu söylendi.
Türkiye Barolar Birliği, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş’la ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamada “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26., İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi uyarınca herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Gerek Anayasa’da gerekse Sözleşme’de ifade özgürlüğünün sınırlanabileceği haller düzenlenmiş ve ifade özgürlüğünün sınırları söz konusu düzenlemeler ve yargı içtihatlarıyla belirlenmiştir. Önemle ifade edilmelidir ki; kamuoyunu bilgilendirmekle ve kamuoyunun bir görüş oluşturmasına imkan sağlamakla görevli gazetecilerin ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda, özgürlük ve hak alanı çok daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır. Gazetecilerin ifade özgürlüğünün daha geniş bir çerçevede korunmasının sebebi; dile getirdikleri olgu, düşünce ve kanaatlerin engellenmesinin aynı zamanda kamuoyunun haber alma ve kanaat oluşturma hakkını engelleyebilecek olmasıdır. Keza, politikacıların ve kamuoyuna mâl olmuş kişilerin eleştiriye tahammüllerinin de daha geniş olması beklenmektedir” denildi.
Hakaret de yanlış tutuklama da
Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç, sosyal medya hesabından Gazeteci Sedef Kabaş’ın tutuklanması ile ilgili açıklamada bulundu. Özgenç, “Herhangi bir kişiye hakaret asla tasvip edilemez. Ancak, salt hakaret suçundan dolayı tutuklama kararı verilmesi de asla kabul edilemez. İstanbul’da sulh ceza hakiminin verdiği malum karar, uluslararası camiada bizi rezil etmekten başka bir sonuç doğurmaz” ifadelerini kullandı.
ARAÇ OLARAK KULLANILIYOR
Açıklamanın devamında “Türk hukukunda özel bir ceza düzenlemesi konusu olan ve Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret suçu”, ülkemizde yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanılmakta, bu kapsamda yapılan soruşturmalar, gözaltı işlemleri ve tutuklamalar, evrensel hukuk prensipleriyle çelişmekte ve kamuoyu üzerinde bir baskı yaratma vazifesi görmekte, gözdağı niteliği taşımaktadır. Gazeteci Sedef Kabaş’ın soruşturmaya konu ifadelerinin ifade özgürlüğü sınırlarını aşıp aşmadığı konusunda değerlendirme yapmak yetkisi, yukarıda belirttiğimiz ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde muhakkak ki bağımsız yargı mercilerine aittir. Ancak TCK 299. madde kapsamında yürütülen bir soruşturmada sabaha karşı gözaltı işlemi yapılması, hiçbir tutuklama sebebi olmadığı halde verilen tutuklama kararı, bu kararın bir tedbir değil kamuoyu nezdinde korku iklimi yaratılmasının bir parçası olduğunu göstermektedir” ifadeleri kullanıldı.
Haber Merkezi