“Risale-i Nur’un bir talebesi evvelce elinde Nur Risaleleriyle ve oradan çıkardığı mev’izelerle (nasihatler) şark hudud bölgesinde Ruslar’ın o zamanda o havalideki propagandalarını durdurmuştu. Bu suretle bir tek talebe bir ordu kadar vatana, millete ve asayişe hizmet etmiştir. Risale-i Nur’un gaye ve maksadı tamamen uh- revî ve rıza-yı İlâhî dairesinde imana hizmet etmek olduğundan, netice verdiği sair dünyevi iyilikler, dolayısıyla hayat-ı içtimaiyeye ait bir faidesidir.”
(Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası 339. Mektup).
“Bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatayım!“ (Arşimet, internet)
Yazımızı yukarıdaki farklı cümlelerle de ifade edilen bir hakikatin üzerine bina edeceğiz. Asırlar geçse de bir hakikatler değişmiyor. Asırlara göre bu hakikatlerin üzerine koyulan birikimler bizlere fevkalade geniş ufuklar açıyor.
Genellikle insanların duygu durumları, aldıkları eğitim ve gayretleri ile kazandıkları kültürleriyle alâkalı oluyor. Farklı insanlara genel manada, “Nasılsınız?” diye sorduğunuzda, farklı farklı cevaplar alırsınız. Aldığınız cevaplar birbirine yakın ve aynı manaya gelebilir. Uzak çevre “Pahalılık, hastalık, dış güçler, v.s.” der.
Yakın çevremiz ise “Korona, kuraklık, gazete kitap dergi okunmuyor, sohbetlere katılıyoruz, bu zamanda kendimizi korumak da hizmettir vs.” diye cevap verir. Uzak çevremizdeki farklı bir bakış da “Pahalılık var, iktisat etmedik, demokrasiye sahip çıkamadık, kardeşim üzerimizde yardım-ı İlâhî var, dedik. Üstadımızın çektiği sıkıntıların hikmetini düşünemedik, talebeleri ile cezaevinden cezaevine, mahkemeden mahkemeye sürüklendiklerini gördük tefekkür edemedik, nasıl olursak öyle idare edileceğimizi hatırlayamadık, beğenmediğimiz hususlarda sorumluluğu hep başkalarına yükledik, iç ve dış maddî sorunlarda, hizmetlerimizin sıkıntılarını aşmakta ortak hizmetlerimize yeterli sahip çıkamadık, v.s.” diye tesbitlerini sıralar.
Bu cevapların sayısını arttırmak mümkündür.
Okuyucularımız, “Sihirli formülünü söyle de işimiz kolay olsun” gibi bir düşünceyi de ifade edebilirler. Başımıza gelen beğenmediğimiz haller bizden, güzel şeyler Allah’tan.
Girişte ifade edilen iki hakikat ile biz baştan sorumuzun cevaplarını vermiştik.
Bir Nur Talebesi koskoca Rusya’nın dinsizlik propagandasını önleyebiliyorsa, başka bir ilim adamı cep telefonu gibi bir fen mu’cizesini bulup, anında dünyayı birbirine ulaştırabiliyorsa, buluşturuyorsa hepimizin, imkânlarına göre, yapabileceği çok şeyler var demektir. Yeter ki hayatımızda yaşadığımız anlardan ders alalım. Nefis muhasebesi yapıp yaşadığımız meselelerde başkalarının kusurlarına dürbününün normal, kendimize ise ters ucu ile bakmayalım.
“Ne yapalım?” diye soran okuyucularımıza “İnternet ve diğer iletişim araçlarının hakikatleri neşir yolunda aktif kullanımı” ile inşaallah cevap verebiliriz.
BU HAFTANIN MEKTUBU
Allah’ın selâmı affı bağışlaması üzerinize olsun. Kıymetli ağabeyim 44 aydır Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunmaktayım. Biz cezaevinde Yeni Asya Gazetesi alıp okuyorduk yalnız şimdi gelmiyor.
Cezaevindeki mahkûm ve tutuklular için Risale-i Nur seti kampanyanızı duydum. Kaldığım cezaevi yeni bir yer ve kütüphanesinde Risale-i Nur bulunmamakta. Bu bakımdan bu kampanyanızdan ben de istifade etmek istiyorum izniniz olursa. Bir Risale-i Nur seti gönderirseniz çok sevinirim. Rabb’im yar ve yardımcınız olsun. (H. Seven)