"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medresetüz Zehra

Halil ELİTOK
26 Ocak 2019, Cumartesi
İslâm Dünyası’ndaki fikir ayrılıklarını giderecek en önemli faktör Türkiye’de kız kardeşi dediği Camiu’l-Ezher kalitesinde bir üniversitenin kurulmasına ihtiyaç vardır.

Bunun çerçevesini de Bediüzzaman Medresetü’z-Zehra adlı bir üniversitenin kurulmasındaki gayretiyle çizmiştir. Çünkü; akıl, fikir ve kalbinin aydınlanması iman gerçeğine kavuşmasını temin edecektir. 

Bediüzzaman 1911 yılında Emeviyye Camii’nde Cuma günü okuduğu hutbesinde bu gerçeği şöyle ifade eder: “Akıl ve ilim ve fennin hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinat eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek.” Bediüzzaman’ın Üniversite modelinde, özellikle İslâm Dünyası’nın birbirine entegrasyonu esas alınmıştır. Bu da eğitimde birlikte sağlanacaktır.

Bediüzzaman, kurmayı plânladığı Üniversite de, eğitim dilinde; Arapça’nın vacip, Kürtçe’nin caiz ve Türkçe’nin lâzım  olduğu esasına göre verildiği taktirde bu birliktelikler sağlanabilir. Bediüzzaman’ın eğitim anlayışı hem dini ilimlerin ve hem de kevni ilimlerin birlikte öğretilmesi tezini savunur. Çünkü her bir ilmin Cenab-ı Hakk’ın ism-i İlâhisine dayandığını Sözler adlı eserinde şöyle belirtir: “Her bir kemâlin, her bir ilmin, her bir terakkiyâtın, her bir fennin bir hakikat-i âliyesi var ki, o hakikat, bir ism-i İlâhîye dayanıyor.” Kevni ilimler yani fenni ilimlerin hepsi de, Kâinatı var eden ve Kevni kanunlarla donatanın Allah olduğunu kendi lisanlarıyla haber verdiklerinden bahsederek Tarihçe-i Hayatı’nda şöyle anlatır: “Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. “Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar,” dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsûsuyla, mütemadiyen Allah’tan bahsedip, Hâlıkı tanıttırıyor, muallimleri değil, onları dinleyiniz.” dedim.

 Dinî ve fennî ilimlerin birlikte okutulması ve birlikte eğitim verilmesi insanın yaratılışına en uygun eğitimdir. Çünkü insanın aklının ve vicdanının tatmin edilmesi gerekir. Bundan dolayı da Bediüzzaman Münâzarât adlı eserinde şöyle ifade ediyor: “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”

Eğitim malzemesinin insan olduğu unutulmamalıdır. İnsan unsurunun her yönden eğitilmesi sonuca götürecektir.

Okunma Sayısı: 2368
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı