"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hadisat-ı cevviyeden hadisat-ı Risale-i Nur’u müşahede

Halil KARTAL
19 Şubat 2015, Perşembe
Risale-i Nur’da muhtelif yerlerde madde-zahir âlemiyle mânâ-melekût âleminin arasındaki münasebet izah edilmiştir.

Melekût âleminde ortaya çıkan menfî havanın neticesinde maddî âlem de buna uyarak maddî musîbet şeklinde tezahür etmektedir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri maddî âlemde meydana gelen deprem, sel, şiddetli soğuk, yağmursuzluk, yangın vb. maddî musîbetlerin Risale-i Nur’a ve/veya Nur Talebelerine hücum edildiği zamanlarda meydana gelmesinin tesadüf olmayacağını Risale-i Nur sahifelerinde bir çok örnekle göstermiş ve hadiselerin lisanıyla ispat etmiştir.

Risale-i Nur madem kıyamete kadar varlığını muhafaza edecektir, biz Nur Talebeleri de şimdiki hâl-i hazırda vatanımızın giriftar olduğu şiddetli soğuk vb. hadisat-ı cevviyeye Risale-i Nur nokta-i nazarından bakmalıyız. Risale-i Nur bize ne diyor, dinlemeliyiz. Zira cevv-i sema ve hava bizimle konuşuyor ve bir şeyler anlatmak istiyor. Acaba Risale-i Nur’a ya da Nur Talebelerine tehâcüm mü var?

Hadi hep beraber Risale-i Nur’da geçen misalleri zaman-ı maziyi, hâl-i hazırımıza getirerek okuyalım. Hadisat-ı musibet, hadisat-ı cevviye (hava/atmosfer olayları) başta biz Nur Talebelerine ve karşımızda bulunan ehl-i dünyaya ve ehl-i zındıkaya ne söylüyor. Beraber dinleyelim:

1- “…birden hiç emsâli görülmemiş bir buçuk metre kar ve dehşetli fırtına ve soğuk bu mevsimde gelmesi, bir hiddet, bir gazap, dört defa zelzeleler ve geçen sene yağmursuzluk gibi, Risale-i Nur ve şakirtleriyle münasebettar olabilir diye sordum: ‘Bu belâ umumidir, yoksa Afyon ve Eskişehir vilayetlerine mi mahsustur?’

Dediler ki: ‘O iki vilayete mahsustur.’ 

Ben de, elhamdülillah, dedim. Demek Risale-i Nur’a ve şakirtlerine umumî bir taarruz yoktur, belki yalnız bana ve elimdeki Nurlara...” (Emirdağ Lâhikası, s. 133)

Evet, 323 gündür Risale-i Nur matbuat âleminde, bandrol engeliyle karşı karşıya ve neşredilmiyor? Hava âlemine nakşedilmiyor? Yukarıdaki satırları hâl-i hazırımıza getirsek ve vatanımızdaki şu hâl-i hazırda yaşadığımız umumi kar ve fırtınaları düşünsek, acaba “Risale-i Nur’a ve şakirtlerine umumî bir taarruz mu var?” diye endişe etsek bu endişemiz yersiz midir?

Ey meşrebi ne olursa olsun dünyaya yalnız Risale-i Nur için bakan umum Nur Talebesi kardeşlerim! Bu vatandaki bu umumî kar ve soğuk bize Risale-i Nur satırlarından neleri ders veriyor?

Bu hadise-i cevv-i semada, 323 gündür basılmayan Risale-i Nur’un bu noktada hiç mi medhali yoktur zannediyoruz ve bazılarımız bu bandrol engelini maalesef hâlâ alkışlıyor.

2- “Hem Risale-i Nur yazın nasıl ki büyük bir yağmur ve rahmete sebep olduğu delillerle beyan edilip Gavs-ı Geylânî’nin (ks) kerametine dair risalede kaydedilen hadise Risale-i Nur’un bir kerameti olduğu gibi, bu seneki kışta Risale-i Nur’un merkez-i faaliyeti, Barla’dan Isparta’nın bağlarına nakledilmişti. Bağlarda soğuk ve fırtına şehirden çok şiddetli oluyordu. Bu şiddetli kışta Risale-i Nur’un dersi tatil olmamak ve nâşiri de dayanabilmek için, bir eser-i rahmet olarak bu senenin kışı gayet mutedil geçti. Evet, herkes biliyor ki, şimdiye kadar böyle mutedil ve bazı günleri yaza benzer tarzda bir kış, bu yakın zamanlarda görülmemişti. İşte bugün, yeni Mart on iki, eski Şubat yirmi yedidir. Sitte-i Sevr denilen fırtınalı altı meşhur günün üçüncü günü olan bugün, Nevruz günü gibi açıktır, güzeldir. Nasıl ki Risale-i Nur’un bereketi yüzünden rahmet-i İlâhiye yaz ortasında bir bahar getirdiğini kanaat verecek emareler ile görmüştük; öyle de, bu kış ortasında Risale-i Nur’un bereketi yüzünden bir güz mevsimi olmasına bir vesile olduğuna kanaat ettik.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 24.)

Yine yukarıdaki satırları tahkik edip, dışarıdan içeriye doğru okursak “Bu kış ortasında Risale-i Nur’un bereketi yüzünden bir güz mevsimi olmasına kanaat ederken acaba şimdi vatanımızda yaşadığımız bu umumî kar, fırtına ve soğuğun sebebi 281 gündür matbaalarda basılamayan Risale-i Nur’un üzerimizdeki ve memleketimizdeki bereketinin kalkması olmasın? Bazılarımız bunu kabul etmese de, cevv-i sema bu hadiseye ağlıyor… Bizden soğuyor…

3- “…Sabri’nin tabiri ve istihracıyla, Sûre-i Ve’l-Asr işaretine muvafık olarak Risale-i Nur, Anadolu’yu Cebel-i Cûdîde sefine gibi ve Isparta ve Kastamonu’yu âfât-ı semaviye ve arziyeden muhafazalarına bir vesile olduğunu ve Risale-i Nur’a ilişmesinler, yoksa yakından bekleyen âfetler geleceklerini bilsinler, akıllarını başlarına alsınlar…” (Şuâlar, s. 274)

4- “…Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur’a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler, yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve taunların istilâsına uğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar. Madem biz onların dünyalarına karışmıyoruz, onların da lüzumsuz bir halde bu derece ahiretimize karışmalarında onlara felâket getirmek ihtimali kavîdir.” (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 163)

5- “…Aynen burada dahi size leffen gönderdiğimiz pusulada yazılan tokatlar kat’î gösteriyorlar ki, biz bir himayet ve inayet altındayız; bize ilişenler, ahirette şiddetli tokatlar yiyecekleri gibi, dünyada dahi bir kısmı çabuk çarpılır.

“Hem bu defa, bize hücumların aynı zamanında kış çok hiddet etti, şiddetli soğuk ve fırtına ile havanın kızdığını gösterdiği gibi, hücumları durmasıyla ve Nurcuların ferahlanmasıyla bu zemherir günleri nevruz günleri gibi gülmeye başladı. O tebessüm, devamla manevî bir müjde ve teselli veriyor kanaatindeyiz.” (Emirdağ Lâhikası, s. 251)

Risale-i Nur’a olan bu bandrol hücumunu bazılarımız ayakta alkışlasa da, cevv-i sema, soğuk ve fırtına ile hava kızıyor… Bunu Risale-i Nur’u vicdanına okuyan her Nur Talebesi hisseder ve hissetmeli…

Yazımızı Hasan Feyzi Ağabeyin Risale-i Nur Külliyatına girmiş olan bir şiirinden satırlarla bitirelim:

Gökler saldı belâ, yer verdi belâ,
Sarstı âfâkı bir acı vâveylâ,
Rahmet et âleme ey nûr-u Mevlâ!
Ey cilve-i rahmet-i âlem Risâle-i Nur!
      Bir yanda sel var, bir yanda kan akar,
      Bu belâ ateşi âlemi yakar,
      Ağlayan bu beşer hep sana bakar,
      Ey nümûne-i rahmet-i âlem Risâle-i Nur!

Çevrildi ateşle bu koca dünya, 
Bir cehennem gibi kaynadı deryâ, 
Yetiş imdâda ey şâh-ı evliyâ,
Ey bu zamanda rahmet-i âlem Risâle-i Nur!

(Tarihçe-i Hayat, s. 463)

Okunma Sayısı: 2275
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • RAMAZAN ADIBELLİ

    19.2.2015 11:31:32

    evet rabbim cümlemizi zulümdan ve ona şerik olmaktan muhafaza etsin ve bu umumi yangında bizi ve ehlimizi halas etsin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı