“...Bir milyon değil, belki bin insanın hayat-ı ebediyesini temine çalışmak, bir milyar insanın hayat-ı fâniye-i dünyeviye ve medeniyetine çalışmaktan daha kıymettar ve mânen daha geniş olması...” (Münâzarât) Hakikatince, Risale-i Nur ile imanların takviyesine ve kurtulmasına çalışanların bu hizmetlerin yerine getirilmesinde nasıl bir yöntemle çalışması gerektiğini düşündük.
Yine Nurlar’a müracaat ederek Risale-i Nur satırlarında cevabımızı bulduktan sonra sizlerle paylaşmak istedik. “İstediği fihristenin musahhah son kısmı inşaallah ona gönderilecek. Fakat zannettiği gibi çok tashihat edilmemiş. Çünkü taksîmü’l-a’mâl suretiyle, o mübarek kardeşlerimin yazılarını mübarek yadigâr gördüm ve değiştirmeye kıyamadım.” (Kastamonu Lâhikası) Hakikatince, Bediüzzaman Hazretleri Nurlar’ın taksîmü’l-a’mâl (iş bölümü) suretiyle yazıldıktan sonra, bu tarzda yapılan işin kıymeti dolayısıyla, o kıymete hürmeten yazılan yazıların tashihat (düzeltmeler) edilmesine gerek görmemektedir. Taksîmü’l-a’mâl suretiyle yapılan hizmetlerin kıymeti, ehemmiyeti ve makbuliyeti dolayısıyla, Risale-i Nur hizmetinin yerine getirilmesinde takip edilmesi gereken bir yöntem olduğu anlaşılmaktadır. Taksîmü’l-a’mâl suretiyle yapılan hizmetler şahs-ı maneviye ait olduğundan, o hizmetler şahsîleşmiyor, şahısları değil şahs-ı maneviyi hatıra getiriyor. Taksîmü’l-a’mâl tarzıyla hareket etmekle her hizmet elemanı kendisini bir vazifeyle tavzif edilmiş görüyor ve bu vazifeyi yerine getirmekle bir huzur, şevk ve heyecan duyarak yeni hizmetlerde bulunma gayretini hissediyor.
İşârâtü’l-İ’câz eseri için “…hatt-ı harpte, büyük bir ihlâs ile şehidler arasında yazılıp giydirilen o yırtık ibarelerin tebdiline (şehidlerin kan ve elbiselerinin tebdili gibi) cevaz veremedim ve kalbim razı olmadı.” (Tarihçe-i Hayat) diyen Bediüzzaman Hazretleri, taksîmü’l-a’mâl suretiyle yapılan hizmetler içinde benzer bir ifadeyi kullanarak, bu tarzda hizmetin kıymetini ifade etmektedir.