Münazarat eserinde istibdadın kuvvetiyle terbiye olan başların hak ettiği gibi düşeceği, fakat ikinci bir tehlike olarak istibdadı farklı şekillerde devam ettirmek isteyenlerin yeniden sahiplenebileceği ifade edilmektedir.
Tahakküm ve ağalık arzusunun başka şekillere bürünerek karşımıza çıkmasına temkinli ve dikkatli olmak gerektiği hatırlatılmaktadır. İstibdat ve tahakkümün her türlüsüne karşı itiraz ederek başlayan bir yolculuğun sonunda tahakkümün bizzat kendisi olma tehlikesi her zaman mevcuttur. “Güya ağaiyet sûretiyle ölse, efendilik kalıbıyla veyahut teşeyyuh cismiyle veya asilzâdelik şekliyle hayatlanacaktır.” (Münazarat) hakikati, istibdadın çeşitli şekillerde karşımıza çıkabileceğini ifade etmektedir.
İstibdadı ortadan kaldırmak kadar, onu devam ettirecek vaziyetleri önlemekte gayret isteyen bir mücadeledir. İstibdadı arzulayanların fırsat kolladığı unutulmamalıdır.
Bediüzzaman’ın istibdatla mücadelesi yüzeysel ve geçici bir uğraş değildir. Dinimize aykırı olan tüm istibdat unsurlarını tamamen hayatımızdan çıkarmayı hedefler. İstibdadın en küçük bir zerresine dâhi fırsat ve imkân tanımamıştır. İstibdat kuvvetinin aldatmalarına ve propagandalarına kapılarak onunla uzlaşanların kaybettiğini ifade etmiştir. Yeni çıkmaların istibdadı sahiplenemeyeceği şekilde yollarını kesmiş ve zihinlerini aydınlatmıştır. “İşte, benim maksadım; o meylü’l-ağalık ve meyl-i tahakküm ve meyl-i riyâseti öyle öldüreceğim, kıyâmete kadar haşrolmasın” ifadelerinde Bediüzzaman’ın hedef ve gayesini apaçık bulabilirsiniz.