Çanakkale onbinlerce şehid ve ondan çok daha fazla gazinin çok çeşitli hikâyeleri yıllardan beri daima anlatılmaktadır.
Binlerce vatan evlâdının gülerek gidip, yine gülerek şehit olduğu ve bu şehitlerin kanlarıyla sulanan kıymetli bir beldemizdir Çanakkale.
İşte bunlardan birisi de şehit dedemin hikâyesidir. Çeşitli savaşlara katılarak yorgun bir şekilde evine dönen Hüseyin dedem Çanakkaleye gitmek için hazırlık yapar.
Yola çıkarken hanımı yani rahmetli anneannem ile helâllık isteyerek vedalaşır. Daha bir yaşlarında olan rahmetli annemi kucağına alır ve “Döndüğümüzde kahve pişirir ikram edersin” diye okşarken anneannem hayret ve üzüntüyle, “Bey o kadar uzun mu sürecek bu ayrılık?” diyerek ağlamaya başlar. Hüseyin dedem vakur bir eda ile “Hanım bu savaştır” diyerek hepimizin dilinde kalıplaşan o meşhur sözü söyler: Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var.
Evet onlar giderken dönmeyi düşünmediler. Hüseyin dedem Çanakkale’ye gider ve arada mektupları gelir. Fakat bir müddet sonra irtibat tamamen kesilir.
Herkes dedemin şehit olduğunu bilir, fakat anneannem bu acı veren haberi duymak istemez ve ömür boyu onun gelmesini bekler. Biz torunlarına dedemin anlattığı savaş hikâyelerini anlatır, onunla teselli bulurdu.
18 Mart hiç silinmeyen hayalimdi./ Binlerce şehit içinde biri benim dedemdi.
ÇANAKKALE ŞEHİDLERİ
Ezanlar okunsun bayrak dalgalansın diye
Arş-a yükselen burçlarında kalenin
İman ve azimle bir destan yazıldı
Her karış toprağında Çanakkale’nin
Kan ve ateşle savruldu her tarafa
Yüz binlerce kafa kol gövde bacak
Vatanda yükselsin Tevhid sesleri
Ve hiçbir zaman inmesin diye bayrak
Gazinin göğsünde asılı şeref nişanesi
Hissedilir her yerde şehitlerin nefesi
Her taşta her kitabede daima yankılanır
‘Çanakkale geçilmez’ diye haykıran sesi
Kurtardığı vatanda hâlâ nöbet tutmada
Abideleşmiş hayali aksetmede suda
Kefeni bile olmayan o büyük insanlar
Cennet rüyası görmedeler şimdi uykuda
Düşman vatanıma dikmişken nazarını
Kaybetti şerefini hem yoğunu varını
Şimdi Boğazın sularını ürpertirken rüzgâr
Öpmekte köpüren dalga şehit mezarını
Bin bir nimeti lezzeti varken dünyanın
Kâm almadı o yiğitler ne söz ne niyazdan
Bir asr’a yakın zaman geçti o hatıradan
Geçen, saygı ve hürmetle geçsin boğazdan
İnandığı mukaddes için candan geçenler
Bildiler ki boşa dökmediler kanlarını
Bu güzel vatanı âtiye miras verenler
Hüzünle seyretmede şimdi torunlarını
Saygıyla analım ölmeyen o şehitleri
Saygıyla analım geri dönen gazileri
Vatan haritasında bir mühür gibi duran
Gelin saygıyla analım Çanakkale’yi
Yavaşça geç, ses olmasın toprak ve suda
Çünkü yüz binlerce şehit şimdi uykuda
18 Mark Çanakkale hiç silinmeyen hayalimdir
Onbinlerce şehit içinde biri benim dedemdir.