Sayın Raşit Yücel’in 16 Mart’ta gazetemizde yayınlanan muhterem Hulûsi Yahyagil için yazmış olduğu satırları okuyunca Hulûsi Ağabeyle görüşmelerimi hatırladım.
1968 yılında Bingöl seyahatimden dönerken hiç görmediğim Hulûsi Yahyagil Ağabeyi görmek ve elini öpmek için Elazığ’a gittim. Sorduğum kimselerin tarifi üzerine o günkü ismi Yeni Cami olan semte giderek ikindi namazına gelir diye bekledim.
Fakat benim dikkatimi çeken birisini göremedim. Namazın sünnetini kıldıktan sonra müezzin kamet getirirken birden başım çevrilir gibi sol tarafımda yürüyen nuranî bir zata döndüm. O sevimli haliyle sanki ‘aradığın benim’ der gibi idi. Namazdan sonra cemaatten birine sordum, bana namazda gördüğüm o nuranî zâtı gösterdi.
Yanına gittiğim zaman “Ağabey ben İzmir’den geliyorum. İzmir’deki kardeşlerim adına elinizi öpmek istiyorum” deyince; “Kardeşim biz el öptürmüyoruz” diyerek elini öptürmedi. O zaman ben de “Elinizi öptürmüyorsunuz, sarılmamız, musafaha için ne dersiniz?” dedim. “Peki bunu kabul edelim” diyerek sarılmamıza müsaade etti. Fakat o sarılma anını hiç unutamıyorum.
Daha sonra dersaneye giderek dersini dinledik ve çok istifade ettik. Fakat benim kendi düşüncem olarak, Hulusi Ağabey gibi ciddi birinin gelenlerle lâtife etmesini o ciddiyete uygun olur mu diye biraz garip karşılamıştım.
Fakat daha sonraları araştırmalarım neticesinde anladım ki bu tarz Âl-i Beyt’in hususiyetlerinden bir halettir. Daha sonraları Risale-i Nur Külliyatı’nda Hulûsi Ağabeyin bir sualine Hazreti Üstad cevap verirken aynen şu ifadeleri kullanıyor: “Fakat ben arkadaşlarıma derdim ki: ‘Hulûsî ne şimdiki Türklere ve ne de Kürtlere benzemiyor. Bunda başka bir hâsiyet görüyorum.’ Arkadaşlarım da beni tasdik ediyordular.” (Lem’alar, Münacat, Dokuzuncu Lem’a. )
Daha sonraları 1970 yılında ziyaret için İzmir’e geldiklerinde rahmetli Ahmet Feyzi Kul Ağabeyle, yine rahmetli muhterem Mustafa Birlik Ağabeyin evinde yapmış oldukları mehdiyet meselesini halâ hatırlıyoruz. Ve kaleme alınmış olan o konuşma kütüphanemde durmakta ve zaman zaman okuyup istifade etmekteyiz.
Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın, makamı cennet olsun. Cenab-ı Hak şefaatine nail eylesin.