Optimar Araştırma Şirketi’nin Mayıs 2019’da 26 şehirde 3500 kişi ile yaptığı; “kendinizi dini anlayış bakımından nasıl tanımlarsınız?” sualleriyle ilgili anket çalışmasında çıkan sonuç şöyle:
% 89.5 Allah’ın varlığına ve birliğine inanıyor.
% 4.5 Bir yaratıcın olduğunu düşünüyor. Ama dinlere inanmıyor, yani deist.
% 2.7 Bir yaratıcının olup olmadığından şüpheli.
% 1.7 Bir yaratıcının olduğunu düşünmüyor. yani ateist.
% 1.7 Cevap yok.
Aynı araştırma şirketinin iki yıl önce yani 2017’de yaptığı araştırmada; “kendinizi herhangi bir dine mensup hissediyor musunuz?” sualine karşı aldıkları cevaplar da şöyle:
% 96 Evet. % 1.7 hayır. % 2.2 cevap yok. Kendinizi hangi dine ait hissediyorsunuz? % 99 Müslüman. Dikkat ediyorsanız 2017’de kendilerini Müslüman olarak görenlerin oranı iki yıl sonra yani 2019’da % 89.5’e gerilemiş.
Evet acı, ama gerçek tablo böyle. Hepimizin her fırsatta bu ülkenin % 99’u Müslüman lâfı alışılmış bir lâf. Bu gün itibarıyla bu oran maalesef gerilemiş.
Arada sırada bazı kişi veya araştırma şirketleri manevî gidişatımızla alâkalı durumumuzu nazarlara verince olup bitenlere karşı kulaklarını, gözlerini kapatan, kraldan fazla kralcı rölündeki müfrit iktidar yanlısı malûm bazı taraftarlar hemen; “bu araştırma şirketlerinin söyledikleri külliyen yalan... Bunların maksatları iktidarı kötülemektir.. Görmüyor musunuz ki günde beş vakit minarelerimizden ezanlar okunuyor... Devlet erkânımız ihtişamlı camileri ibatete açıyorlar. Bundan iyisi mi olur?” gibi hamasî ve asabî ifadeler kullanıyorlar.
İktidar yetkililerinin dahi alkol, kumar gibi kötü alışkanlıklarının önünün alınamadığını, toplumdaki ahlâkî aşınmanın zirvede olduğunu, müstehcenliklerin sınır tanımadığını ve bunların sonucunda düne kadar duymadığımız “ateizm, deizm” gibi inançsızlıkların arttığını dolayısıyla manevî alanda sınıfta kaldıklarını ikrar ve itiraf ettikleri halde, bizim sözde dindar müfrit iktidar taraftarlarının bu korkunç tabloyu görmezden gelmeleri ne ile izah edilir?
Bakın bakalım o şatafatlı reklâmlarla, görkemli törenlerle açılışı yapılan trilyonlara mal olan o ihtişamlı camilerde ne kadar insanımız namaz kılıyor? Veya övünerek reklâmını yaptığınız, açtığınız İmam Hatip Okulları’nda doğru dürüst orucunu tutan, namazını kılan öğretmen ve öğrencilerin sayılarını bir öğrenin bakalım.
Aslında her şeyi devletten, hükümetten bekleyen biz değil sizsiniz. Dine hizmet konusunda devlet de, hükümet de gölge etmesinler yeter. Bütün ehl-i dinin ortak değerleri olan dini inhisarcılıktan vazgeçsinler yeter. Kudsî değerleri siyasetlerine alet etmesinler yeter. Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerine muhalefet edenleri hainler olarak damgalamasınlar yeter.