"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hakikî adaleti kimler tesis edecek?

Hüseyin GÜLTEKİN
13 Nisan 2020, Pazartesi 00:02
“Adalet devletin dinidir” ifadesini kullananlar devletin bekası için olmazsa olmazların başında adaletin geldiğini; gerçek manada bir adalet olmadan devletin ayakta kalamayacağını ifade etmeye çalışıyorlar.

Din kelimesinin burada istimal edilmesinin doğru bir ifade olup olmadığını bilemiyorum, ama devletlerin geleceğinin hakikî bir adaletle mümkün olacağını; ancak bütün kurum ve kuruluşlarında adaletin hükümferma olduğu hemen bütün ülkelerde gerçek manada huzur ve barışın sağlanmış olduğunu görüyoruz.

Herşey bir tarafa, Üstad Bediüzzaman’ın; “ref’i imtiyaz” olarak tavsif ettiği kanun karşısında eşitlik çerçevesinde, makamına, mevkiine bakmadan, şanını şöhretini gözetmeden, padişahtan reisten, dağdaki çobana hiç kimseye herhangi bir imtiyaz, ayrıcalık tanımadan tarafsız bir hukuk anlayışı ile adalet sistemini işletebilme başarısını gösteren devletler, yeryüzünün en gelişmiş, en huzurlu, en müreffeh ülkeleri olduklarını görüyoruz.

Özlenen böylesi hakikî adaletin tesisini öncelikle kim veya kimler yapacak? Elbette yargı mensupları dediğimiz hâkimler, savcılar yapacak. Hangi hâkim ve savcılar?

Elbette yeterli bir hukuk eğitiminden geçmiş, tecrübeli, mesleklerinin ehli olan hâkim ve savcılar özlenen adaletin gelmesine katkıda bulunurlar. Liyakata ilâve olarak harici telkin ve tavsiyelere kulak vermeden, her türlü baskı ve tazyiklere aldırmadan, muhtemel bazı risk ve tehlikeleri de göze alarak vicdanlarının sesini dinleyerek, karar verebilen cesur hâkim ve savcılar mevcudiyeti toplumun itibar ettiği hakikî adalet tahakkuk edebilir.

Şahsî fikir ve düşüncelerine, kendisine has mizaç ve meşrebine veya ideolojilerine göre değil; yürürlükteki kanun hükümlerine göre karar vermeyi prensip edinen hâkim ve savcılar sayesinde özlediğimiz adalet tecelli eder.

Kanunlarda yeri olmayan iltibas, iltisak gibi ucu açık hayalî iddia ve isnatlarla değil; açık kesin delillere göre hüküm vermeyi vazife bilen ehil yargı mensuplarının verecekleri kararlarla hakikî adalet gelmiş olur.

Daha da önemlisi “hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenemez” ferman-ı İlâhî çerçevesinde, suçun şahsîliğinin gereği olan sanık sandalyesindekinin ötesinde isnat edilen suç ile alâkası olmayan kişi veya kişileri değil; kanun gereği yalnız sanığı sorgulamayı ve bu şekilde hüküm verebilmeyi prensip haline getiren hâkim ve savcıların mevcudiyetiyle toplumun özlediği adalet sistemi rayını oturur.     

Evet bu ve benzeri özelliklere sahip yargı mensupları sayesinde hepimizin özlediği hakikî adalet tahakkuk etmiş olur. Ve bu sayede başta gerçek adaleti sağlamakla vazifeli olanlar olmak üzere toplumda herkesin özlediği hakikî adalet sistemi rayına oturur. Bu şekilde ülkemiz huzur ve sükûn içinde müreffeh ülkeler arasındaki yerini almış olur.   

Okunma Sayısı: 2522
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı