"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstad’ın ikazlarını gözardı edince

Hüseyin GÜLTEKİN
18 Mart 2019, Pazartesi
12 Eylül 1980’de iktidardaki Demokratlara karşı yapılan askerî darbeye kadar geçen süre zarfında Üstadın vatan, millet ve Kur’ân adına iktidara gelmeleri için açıktan destek verdiği, nokta-i istinat olduğu Demokrat siyasî kadrolara Nur Talebelerinin ekseriyeti reyleriyle destek verdiler.

Ne oldu ise bu münafıkane darbeden sonra oldu. Hayatı boyunca her türlü riskleri göze alarak, hayatı pahasına da olsa,  bütün istibdatlara, tahakkümlere, zorbalıklara karşı çıkmayı meslek edinen, ölümünü hiç düşünmeden nice despotlara, müstebitlere, diktatörlere meydan okuyan, “ekmeksiz yaşarım; hüriyetsiz yaşayamam..” diyen ve işte bu uğurda yirmi sekiz sene hayatını zindanlarda geçirmeye razı olan bir mücahid-i ekberin talebelerinin kahir ekseriyeti, Üstadlarının, bu meziyetlerinin kulak ardı ederek, darbecilere karşı maalesef lâzım gelen direnci göstermediler. Hatta, darbe ve darbecilerden yana bir tavır sergilediler. Hazırladıkları anayasalarına maalesef onay verdiler. 

Darbeye karşı ihvanların izahı mümkün olmayan, Üstadın meslek ve meşrebine asla uymayan takındıkları yanlış tavır ve tercihler kendileri açısından tam bir kırılma noktası oldu. Ulvî bir dâvânın mensupları olarak yapılan hata ve yanlışlar görmezlikten gelindi. Herhangi bir pişmanlık gösterilmedi. Yapılan hata ve yanlışlar o günden bu güne kadar beraberinde başka yanlışları getirdi. Rotayı kaybedince, bir daha doğru olan istikameti maalesef bulamadılar. 

Demokratlara taraftar olmak ve nokta-i istinatla mükellef olan ihvanlar elde doğru istikameti tayin edecek pusula kaybolunca sonraki seçimlerde önce darbecilerin izniyle siyaset sahnesine çıkarılan Özal’ın partisine; onun vefatından sonra yıldızı parlatılan merhum Erbakan’ın partisine, hatta bir dönem de “Kutsal İttifak” denilen ucube partilere; daha sonra da 28 Şubat darbesiyle kenara çektirilmek suretiyle Erbakan Hocanın yol arkadaşları olan şimdiki iktdara tam destekte bulundular ve halen aşkla şevkle desteklemeye devam ediyorlar.

Maksadımız eski defterleri karıştırmak değil. Gayemiz kişilerin hata ve kusurlarını teşhir hiç değil. Şahısların yalnız kendilerini ilgilendiren siyasî tercihlerini beğenmesek dahi saygı ile karşılarız. Velâkin bu tercih ve tavırlar kendilerinden öteye herkesin müşterek değerleri olan Risale-i Nur’a dayandırılarak dile getiriliyorsa ve bu tercih ve duruşların Üstadın ısrarla kerratla açık bir şekilde nazarlara sunduğu ve talebelerine de ikaz ve tavsiyelerde bulunduğu ölçü ve prensiplerle örtüşmüyorsa, işte o zaman bu meyanda bize de söz hakkı doğmuş oluyor.     

Demokrasilerde olmayan tek adamın tasarrufundaki bir sistemle ülkeyi idare etmekte olan mevcut iktidara da Risale-i Nur’da bulunmayan ölçü ve prensiplerle tekellüflü yorum ve bahanelerle Demokrat kılıfını giydirerek bu güne kadar destek vererek, nokta-i istinat oldunuz, başarıları için duâlarda bulundunuz.

Bu günün gençleri bilmeseler de orta yaş üzeri yaştaki insanların çoğu geçmişten bu güne kadar siyasî tavır, duruş ve tercihlerinizdeki bu zikzaklara, bu savrulmalara hep şahit oldular. 

Rehber olarak ittihaz ettiğimiz Üstad Bediüzzaman, hayatı boyunca bir taraftan hep Demokrat siyasî kadrolara destek olup, nokta-i istinat olmuş ve talebelerine bunu tavsiye etmiştir. Nur Talebelerine düşen vazife, bu tavsiyeler doğrultusunda hareket ederek Demokrat misyona destek olmaktır. 

Millet olarak çektiğimiz ve halen çekmekte olduğumuz maddî ve manevî sıkıntıların önemli bir sebebi de hadimlerin Risale-i Nur’daki ölçü ve düsturlarla örtüşmeyen siyasî tavır ve tercihleridir.  

Okunma Sayısı: 1605
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    18.3.2019 16:04:09

    Risale-i Nur'ların prensipleriyle, hür, medeni ve demokrat dünyanın ve çağın özellikleriyle örtüşmeyen demode bir sistemi ülkede hakim kılmakla hangi sorunumuzu hallettik? Türkiye güçlü, saygın, sözüne itibar edilir bir ülke mi oldu? Dindarlık noktasında geldiğimiz yer belli. Ya demokrasi ve hukuk, hürriyet ve adalet, insan hakları, insani ve ekonomik gelişmişlik, eğitim...gibi konularda neredeyiz? Herkes reyinde gayet hürdür. Fakat tercihte göz önüne aldığımız prensipler okuduğumuz ve kitlelere ders verdiğimiz kitaba, rehber kabul ettiğimiz Zatın tavsiyelerine uygunluk göstermeli, onunla örtüşmelidir. Yoksa avamın dediği "ele verir talkını kendi yutar salkımı" durumu ortaya çıkar ki, bu da, okunan kitaba ve bu kitabı telif eden Zata, en hafif ifadesiyle saygısızlık olur. Tercihimizi bir kez daha gözden geçirmek ümidiyle....

  • Gündüz Alp-2

    18.3.2019 15:46:04

    Risale-i Nur'daki ölçü ve prensipleri yeterli bulmayıp, siyasal İslamcılık ideolojisine mensup siyasetçilerin, dünya ve ülke gerçekleriyle örtüşmeyen dar kalıplarına, eylem ve söylemlerine "dindarlık" libası giydirerek onlara destek çıkmak ve nokta-i istinat olmakla Demokrat misyona hizmet edilmiş olmuyor. Merhum Cemil Meriç "-izm"li ideolojileri "deli gömleğine" benzetiyor. Ve bu deli gömleği bedene değil idrake giydirildiğinden, kitlelerin eli-kolunu bağlamakla kalmıyor duygu ve düşüncelerini çalışamaz hale getiriyor. İdeolojinin önünde ya da sonun da dini bir ibarenin bulunması gerçeği değiştirmiyor. Ekmekten önce Hürriyeti tercih eden Bediüzzaman'ın bu mesajı acaba bize bir şey söylemiyor mu? Bunu okuyan ve ders veren ihvan, şunu mu demek istiyor: "Siyasetçinin 'Demokrat' olmasını boş verin 'dindar' olanına bakın!" Bu nasıl bir savrulmadır?

  • Gündüz Alp

    18.3.2019 15:30:35

    Sayın Gültekin, Demokratlara destek ve nokta-i istinat olması gereken ihvanın ne hikmetse, okudukları kitap ve takip ettikleri prensipleri bir kenara bırakarak, temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koydukları "dindar iktidar" argümanı ile demokratlık ile zerre alakası olmayan kadroları hâlâ cansiperane savunmalarını anlamak katiyen mümkün değil. 16 Nisan halk oylamasında Bediüzzaman'ın açık ve net "Risayet-i şahsiyyenin katiyen aleyhindeyim" beyanına rağmen tek adamlık ve tekelci sisteme yine şu meşhur "dindarlık" gerekçesiyle arka çıkarak ülkenin bugünkü noktaya getirilmesine sebep oldular. "Dindar" olmayı iktidar ve meşruiyet için kafi ve vafi şart görenlere "Ya Demokratlık?" dediğimizde cevapları yine "dindarlık" oldu. Hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğü ülke hayatına hakim olmadıkça, iktidar mensuplarının dindar olmalarının sorunları çözmediğini hepimiz gördük.

  • Osman Yıldırım

    18.3.2019 07:16:01

    Hüseyin Hocam çok güzel bir özet olmuş. Maalesef bu ihvanlar kendileri üstadın prensiplerine uyacakken ustadı gelişen hadiselere uydurma gayretkeşliğine duşerek rotayı şaşırmış halde yanlıstan yanlısa atlayarak bugünlere gelmişler ve bu yanlışlarına halen devam etmekteler. Ama bize düşen cihanşumul olan prensipleri usanmadan bıkmadan haykırmaktır. Sizlerin de yapmak istediğiniz de budur galiba. Cenab ı Hak ebeden razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı