12 Eylül 1980’de iktidardaki Demokratlara karşı yapılan askerî darbeye kadar geçen süre zarfında Üstadın vatan, millet ve Kur’ân adına iktidara gelmeleri için açıktan destek verdiği, nokta-i istinat olduğu Demokrat siyasî kadrolara Nur Talebelerinin ekseriyeti reyleriyle destek verdiler.
Ne oldu ise bu münafıkane darbeden sonra oldu. Hayatı boyunca her türlü riskleri göze alarak, hayatı pahasına da olsa, bütün istibdatlara, tahakkümlere, zorbalıklara karşı çıkmayı meslek edinen, ölümünü hiç düşünmeden nice despotlara, müstebitlere, diktatörlere meydan okuyan, “ekmeksiz yaşarım; hüriyetsiz yaşayamam..” diyen ve işte bu uğurda yirmi sekiz sene hayatını zindanlarda geçirmeye razı olan bir mücahid-i ekberin talebelerinin kahir ekseriyeti, Üstadlarının, bu meziyetlerinin kulak ardı ederek, darbecilere karşı maalesef lâzım gelen direnci göstermediler. Hatta, darbe ve darbecilerden yana bir tavır sergilediler. Hazırladıkları anayasalarına maalesef onay verdiler.
Darbeye karşı ihvanların izahı mümkün olmayan, Üstadın meslek ve meşrebine asla uymayan takındıkları yanlış tavır ve tercihler kendileri açısından tam bir kırılma noktası oldu. Ulvî bir dâvânın mensupları olarak yapılan hata ve yanlışlar görmezlikten gelindi. Herhangi bir pişmanlık gösterilmedi. Yapılan hata ve yanlışlar o günden bu güne kadar beraberinde başka yanlışları getirdi. Rotayı kaybedince, bir daha doğru olan istikameti maalesef bulamadılar.
Demokratlara taraftar olmak ve nokta-i istinatla mükellef olan ihvanlar elde doğru istikameti tayin edecek pusula kaybolunca sonraki seçimlerde önce darbecilerin izniyle siyaset sahnesine çıkarılan Özal’ın partisine; onun vefatından sonra yıldızı parlatılan merhum Erbakan’ın partisine, hatta bir dönem de “Kutsal İttifak” denilen ucube partilere; daha sonra da 28 Şubat darbesiyle kenara çektirilmek suretiyle Erbakan Hocanın yol arkadaşları olan şimdiki iktdara tam destekte bulundular ve halen aşkla şevkle desteklemeye devam ediyorlar.
Maksadımız eski defterleri karıştırmak değil. Gayemiz kişilerin hata ve kusurlarını teşhir hiç değil. Şahısların yalnız kendilerini ilgilendiren siyasî tercihlerini beğenmesek dahi saygı ile karşılarız. Velâkin bu tercih ve tavırlar kendilerinden öteye herkesin müşterek değerleri olan Risale-i Nur’a dayandırılarak dile getiriliyorsa ve bu tercih ve duruşların Üstadın ısrarla kerratla açık bir şekilde nazarlara sunduğu ve talebelerine de ikaz ve tavsiyelerde bulunduğu ölçü ve prensiplerle örtüşmüyorsa, işte o zaman bu meyanda bize de söz hakkı doğmuş oluyor.
Demokrasilerde olmayan tek adamın tasarrufundaki bir sistemle ülkeyi idare etmekte olan mevcut iktidara da Risale-i Nur’da bulunmayan ölçü ve prensiplerle tekellüflü yorum ve bahanelerle Demokrat kılıfını giydirerek bu güne kadar destek vererek, nokta-i istinat oldunuz, başarıları için duâlarda bulundunuz.
Bu günün gençleri bilmeseler de orta yaş üzeri yaştaki insanların çoğu geçmişten bu güne kadar siyasî tavır, duruş ve tercihlerinizdeki bu zikzaklara, bu savrulmalara hep şahit oldular.
Rehber olarak ittihaz ettiğimiz Üstad Bediüzzaman, hayatı boyunca bir taraftan hep Demokrat siyasî kadrolara destek olup, nokta-i istinat olmuş ve talebelerine bunu tavsiye etmiştir. Nur Talebelerine düşen vazife, bu tavsiyeler doğrultusunda hareket ederek Demokrat misyona destek olmaktır.
Millet olarak çektiğimiz ve halen çekmekte olduğumuz maddî ve manevî sıkıntıların önemli bir sebebi de hadimlerin Risale-i Nur’daki ölçü ve düsturlarla örtüşmeyen siyasî tavır ve tercihleridir.