"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman cemaat zamanıdır, şahıs zamanı değil

Hüseyin GÜLTEKİN
11 Mayıs 2020, Pazartesi
Üstad Bediüzzaman Nur hizmetlerindeki ferdî hizmet tarzlarının oldukça zor ve riskli olmakla beraber, hem kişinin kendisine, hem de bu ulvî dâvâya istenmeyen bazı menfî ve zararlı sonuçlarını görmüş olmalı ki “zaman cemaat zamanıdır; şahıs zamanı değil” diyerek talebelerine önemli mesajlar vermiştir.

Deyim yerinde ise ordular kuvvetindeki haricî  ifsat komitelerinin saldırılarına karşı tek başına şahısların değil; ancak şahs-ı manevîyi  oluşturan, din-i mübine hizmeti gaye edinen cemaatler dayanabilir, mukavemet edebilir.

Bu dehşetli asrın savletli bid’alarına, dinsizliği yaymayı meslek edinen zındıka komitelerinin hücumlarına karşı insanlar, dahi olsalar bile, yalnız başına dayanamayacaklarını haber veren Bediüzzaman, dine hizmeti gaye edinen insanların mutlak manada bir araya gelerek ortak aklı esas alan, şirket-i manevî dediğimiz cemaat şeklindeki hizmet tarzını tercih etmelerini ısrarla tavsiye ediyor.   

Deha derecesindeki zekâsına rağmen, bahr-i muhit derinliğindeki ilmine ve irfanına rağmen, akıllara durgunluk verecek, cesaretine, metanetine rağmen, çağlara ışık tutan basiretine, ferasetine rağmen, saymakla bitiremeyeceğimiz daha nice kabiliyetlerine, istidatlarına ve meziyetlerine rağmen o eşsiz din büyüğü Üstad Bediüzzaman din-i mübine hizmet için yalnız başına değil; ömrünün sonuna kadar Barla’da, Isparta’da, Emirdağı’nda, Kastamonu’da aziz, sıddık, halis, muhlis, kahraman kardeşlerim dediği talebeleriyle birlikte tarihte emsali görülmemiş hizmetlerde bulundu.

Geçmişten bu güne Üstadın bu isabetli tavır ve tercihlerini dikkate alan bazı Nur Talebeleri (Yeni Asya camiası) yanlış yollara sapmadan, Üstadın ikaz ve tavsiyelerini dikkate alarak Nurlar’daki ölçü ve prensipleri esas tutarak, onun meslek ve meşrebi doğrultusunda önemli hizmetlerde bulundular.       

Geçmişten bu güne Üstad Bediüzzaman’ın ikaz ve tavsiyelerini kulak ardı eden, şahsî bazı kemalatlarına, kabiliyet ve istidatlarına güvenerek, kafa fenerleriyle yol almaya çalışan bazı ihvanlar da belki de farkında olmadan hizmet adına Nurlar’daki ölçü ve düsturlarla örtüşmeyen, kendilerinden menkul bazı tarz ve metodlarla hizmet ediyoruz diye maalesef mensubu olduklara bu kudsî dâvâya perde oldular, zarar verdiler.    

Cemaat ile bağlarını koparanlardan bazıları köşelerine çekilerek, bir nevi münzevî hayatı tercih ettiler.

Bir çoğu da her iktidar değişikliğinde kafa karışıklıklarına maruz kaldılar. Ve her defasında en güçlü partiden yana tercihte bulundular.

Kafa fenerleriyle yol almaya çalışanlardan bazıları da bu saatten sonra süfyan, mehdi arayışlarına girdiler.

Sudan bahanelerle cemaatten yollarını ayıranların bir çoğu da necat ve fütuhatı bir elinde siyaset topuzunu tutan, bir elinde de Kur’ânı tutan dinî değerleri siyasetlerine alet edebilme cür’etinde bulunan siyasî kadrolardan bekleme garabetine girdiler.

Kimisi de “putu” “pot” olarak telâffuz etmeye yeltendiler.

Senelerce Yeni Asya camiasında ifa-i hizmette bulunan bazıları da sudan bahanelerle ayrılıp gittikten sonra, habire Yeni Asya camiasını tenkit etmekle kalmayıp, iftira ve karalamayı alışkanlık haline getirdiler.

Ne diyelim?... Allah şaşırtmasın... 

Islah eylesin inşallah...   

Okunma Sayısı: 2197
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    11.5.2020 05:07:39

    Hüseyin hocam kaleminize sağlık. İfsat komitesi bu zamanda boş durmuyor. Sağlam bir duruş olmadığı zaman dava adamı olunmuyor ,ikna adamı olunuyor, kim ikna ederse oraya koşuluyor. Üstad dava adamı idi ikna adamı değildi.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı