"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Paşam! Mezhepler tefrikayı değil, vahdeti sağlar

Hüseyin Kıymık
26 Haziran 2021, Cumartesi
İlk görevime 1977 yılında Eğirdir Merkez Ulu Cami’de başladım.

Çok heyecanlı idim. 1978 yılında Eğirdir’e İmam-Hatip Lisesi açılmıştı, öğrencilerin çoğu köylerden geldiği için yatma ve barınmaları için dernek tarafından bir yurt açılmıştı. Onların yurttaki ihtiyaçları halktan toplanan yardımlarla temin ediliyordu.

Görevde bulunduğum süre içinde hiçbir zaman dışarıda ceketsiz dolaşmadım, esnafı hiç ayırt etmeden sık sık ziyaret eder onlarla sohbetlerde bulunurdum. Kıyafetime çok dikkat ederdim, Cuma günleri kesinlikle en güzel elbisemi giyer kıravatımı da takar hutbeye öyle çıkardım.

Yukarıdan gelen resmî hutbelerden hiç hoşlanmaz hep kendim hazırlardım. Hutbe hazırlığının ağırlığı Salı gününden itibaren üzerime çökerdi. Cemaatin bazıları hutbe okurken not alırlardı. Hiç unutmam “Avrupa hızla kalkınırken biz niçin geri kaldık?” diye tam sekiz hafta üst-üste hutbe okumuştum, çok ilgi çekmişti...

Cenazelerden ve mevlidlerden kesinlikle para almaz, ısrarcı olana ise okul derneğine bağışta bulunmalarını isterdim. Her neyse anlatacağım konu bu değil...

Eğirdir Garnizon Komando Okulu’nun komutanı olan bir paşayla aramızda geçen bir tartışma. Bir paşamız vardı çok aktif, sivilleri sık sık ziyaret eder sohbetlerde bulunurdu...

Meşhur Faik Türün Paşan’ın damadı Aşür Özözer. 1979 yılında cami önünde öğrencilereyardım toplarken geldi.

Ben gayet düzgün bir kıyafetle karşılayarak: “Paşam hoş geldiniz, ben bu caminin imam-Hatibi H. Hüseyin Kıymık” diyerek kendimi tanıttım. Çok hoşuna gitti biraz geride duran yaverini çağırdı: “Kemal Bey! Gel seni şu koca caminin ufacık (her halde boyumu kast etmişti) aydın bir imamıyla (çok şaşırmıştım insanların beynindeki fikirleriyle değil de kıyafetleriyle değerlendirilmesine) tanıştırayım” diyerek iltifatlarda bulunmuştu...

Okulun ve yurdun badana ve boya gibi tamirat işleri vardı. Garnizondaki bu işin ustası olan askerlerden istifa için Komutanın ziyaret edilmesi gerekiyordu. Bunun için bir heyet oluşturuldu, Müftü, Müdür ve bir öğretmen, dernek başkanı ve bir de ben. Randevu alınarak gittik...

Bizi çok iyi karşıladı, istek söylendi, çaylar içilirken sohbet de koyulaştı. Dedi ki; “Sizin görüşünüz nedir bilmem, ama ben bu dört mezhebin farklılığını toplumun bölünmesi olarak görüyor ve bölücülük ve bir fitne olarak değerlendiriyorum.”

Gözlerim müftüyü aradı ve arkasından ilahiyatçı öğrenmeni, her ikisinden de çıt yoktu...

İçlerinde en genç ve yaşı en küçük biri olarak dayanamadım ve sözünü keserek;

“Paşam” dedim, ama konuşmama fırsat vermedi.. 

Ben tekrar sözünü keserek bu defa; “Paşam yanlışsınız” dedim yine söz vermedi..

Ben de oturuşumla tepki gösterdim, sırtımı biraz paşaya doğru çevirdim, bu durum biraz gerilmeye meydan verse de çok zeki olan paşa sohbeti tatlı bir şekilde bitirdi.

Vedalaşmak üzere ayağı kalktığımızda bana dönerek: “Hoca efendi biraz kalır mısınız, ben sizi gönderirim” dedi.

“Tabi ki paşam” dedim.

Onları uğurlayıp geldi ve makamına oturdu: “Neden sözümü kestiniz?”

“Yanlışsınız da ondan.”

“Nasıl?”

“Bakınız size Peygamberimizin (asm) iki hadisini söyleyeceğim: Buyururlar ki; “Ayrılık azap birlik rahmettir.” Yine buyururlar ki; “Ümmetimin ihtilâfı rahmettir.” Birinci hadisdeki anlatılan ihtilâf negatif, ikincisinde anlatılan ihtilâf ise pozitif. Birincisi, kavgayı netice veren ihtilâf, ikincisi ise yardımlaşmayı ve görev taksimini netice veren ihtilâf. Maksatta bir, metotta farklı. Bir nevi sizdeki karacı, denizci ve havacı gibi.”

“Biraz daha açabilir misin?”

“Kur’ân son kitap, Peygamberimiz de (asm) son peygamber, kıyamete kadar yeni bir peygamber gelmeyecek. Ancak toplum bir seviyede değil, öyle bir kural olsun ki her seviyenin ihtiyacını gidersin. Abdestli olan Peygamberimizin (asm) yüzünde meydana gelen bir kanı Hz. Ayşe validemiz eliyle siler. Peygamberimiz (asm) gider tekrar abdest alır, ancak bir açıklamada bulunmaz. Yani Hz. Ayşe dokunduğu için mi abdest aldı, yoksa vücudundan kan çıktığı için mi abdest aldı? Belki de maksatlı bir şekilde açıklamada bulunmadı bilemiyoruz...

İşte tam burada İmam-ı Şafii diyor ki Resulullah (asm), Hz. Ayşe dokunduğundan abdest aldı. İmam-ı Azam ise kan çıktığı için abdest aldı diyor. Şu bir gerçek ki toplumun bir kısmı kırsal kesimde, bir kısmı da şehir veya şehire benzer yerleşim yerlerinde yaşamakta...

Kırsal kesimde yaşayan dağda, çölde her an vücudunun herhangi bir yerine taş ve diken gibi şeylerin batmasıyla kan çıkması muhtemel. İşte bu tür yerlerde yaşayanlar için Şafii’nin görüşü olan “korkma çıkan kan abdestini bozmaz ve namazını kıl” hükmü ne kadar rahatlatıcı. Sonra da görüyoruz ki tarih boyunca bu dört mezhep arasında ciddî olarak hiçbir kavga ve çatışma olmamıştır. Batıl mezhepler ayrı bir konu...

“Peki bu mezhepler birleştirilmez mi?”

Elbette birleştirilebilir, ne zaman toplum aynı seviyeye gelirse mezhepler birleştirilebilinir ve yine toplum Kur’ân’ı anlamada müctehidler gibi âllame olursa mezheplere de ihtiyaç kalmaz...

“Peki diğerleri seslerini çıkarmadığı halde neden sen itiraz ettin?”

“O onların meselesi, beni bağlamaz...”

“Ama sözümü kesmen doğru mu?”

“Paşam hakkın hatırı ve makamı sizin makam ve hatırınızdan çok daha yüksek onun için kusura bakmayın...”

Ve sohbet burada bitti ve beni bir vasıtayla çarşıya gönderdi ve paşayla iyi bir dostluk kurmuştuk.

Rahmeti Rahmana kavuştuğunu duymuştum... Allah rahmet eylesin.

Not: Gençler hiç çekinmeden düşüncenizi hakaretsiz ve küfürsüz olarak açıkça ifade edin, yalnız hakperest olun yeter...

Okunma Sayısı: 1416
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Tevfik Şamlı

    26.6.2021 13:43:18

    "Hakkın hatırı alidir" düsturuna nefsimizden kaynaklanan hiddeti katmadan, kavli leyn ile hak ve hakikatın izzetinide düşürmeden imandan kaynaklanan bir cesaretle halkın taraftarlığı.Bir nur talebesinin en temel vasfıdır. Tebrik ederim.

  • Halil İbrahim Karahan

    26.6.2021 04:08:56

    Tebrik ederim. Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı