"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Paşam! Şehitlik makamını Allah’dan başka kim verebilir?

Hüseyin Kıymık
24 Mayıs 2021, Pazartesi
Yıl 1984 Eğirdir Ulu Camii’nde İmam-Hatiplik görevini yapıyorum...

13 Ağustos 1984’de müftülük, mevlid okuyacak bir ekiple askerî garnizona gitmemizi istedi. Garnizonda, Kıbrıs Harekâtının yıl dönümlerinde şehitleri anmak için programlar yapılıyormuş, bu defa bir de mevlit okunmasını ve duâ yapılmasını da istemişler...

1974 Kıbrıs Harekâtına Eğirdir Dağ Komando Okulu birlikleri, Tuğgeneral Adnan Doğu komutasında katılarak büyük kahramanlıklar göstermiş ve şehitler vermiştir. Konuya geçmeden önce 1974 harekâtı hakkında kısaca bir hatırlatmada bulunmanın faydalı olacağı kanaatındayım..

Bildiğiniz gibi Kıbrıs, Anadolu için stratejik önemi çok büyük olan bir ada. Osmanlı sultanı İkinci Selim döneminde 1572’de fethedilmiştir. Kıbrıs 1950 yılına kadar nedense pek fazla Türkiye ve dünya gündemine gelmemiş. Türkiye çok partili döneme girince Kıbrıs ağır ağır gündeme gelmeye ve adada Müslüman Türklerin de bulunduğu görülmeye başlanmıştır. Menderes döneminde 1959’da Zürih’de yapılan bir anlaşma ile Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’la birlikte garantör devlet olma hakkını elde etmiştir. Bu anlaşma çok önemliydi. Türkiye, 1974’de bu anlaşmaya dayanarak hukukî olarak Kıbrıs harekâtını yapabilmiştir..

1967’ye gelindiğinde Rumlar büyük bir katliâma başlamışlardı. Yunanistan adaya on iki bin asker çıkararak adayı tamamen Yunanistan’a bağlamak sevdasındaydı. Demirel, hükümeti kuralı iki yıl ancak olmuştu. Türkiye, Yunanistan’a nota vererek uyardı.

Pek çok diplomatik görüşmeler yapıldı, ancak hiçbir netice alınamadı.

Hükümet müdahale için meclisten yetki aldı ve hemen hazırlıklara başladı. Genelkurmay Başkanı Cemal Tural, “hazırız emirinizi bekliyoruz” diyordu...

Demirel, Savunma Bakanlığı’ndan aldığı bilgi neticesi gördü ki hiç de hazır değiliz...

Demirel, dışarıya kesin müdahale etme görüntüsü verirken, aynı zamanda ağır bir diplomasi atağı başlattı ve bunda başarılı da oldu. Yunanistan işin ciddiyetini anlayarak on iki bin askerini acele ile adadan çekiyor ve işgal ettikleri yerleri de terk ederek tazminat ödemeyi dahi kabul ediyor.

Gelelim Kıbrıs 1974 Harekâtına. Kıbrıs’ta Yunanistan destekli bir ihtilâl oluyor, idare tamamiyle ihtilâlcilerin eline geçiyor. Rumlar aşırı bir şekilde azgınlaşarak Yunanlılarla birlikte Müslüman Türkleri topyekûn bir imhaya kalkışıyorlar, 364 kişiyi rehin alıyor ve 109 kişiyi de katlediyorlar. Türkiye’nin bu zulme ve vahşete sessiz kalacağı elbette düşünülemezdi. İktidarda koalisyon hükümeti vardı. Başbakan Ecevit, Başbakan yardımcısı ise Erbakan idi.

Ecevit ve Erbakan, kuvvet komutanları son bir toplantı daha yapıyor ve savaşa tam hazır oldukları bilgisini alıyor. Diplomasinin de çıkmaza girmesiyle hükümet harekât kararını alıyor. 20 Temmuz’da birincisi, 14 Ağustos’da ikincisi olmak üzere iki harekât düzenleniyor. Üç kilometrelik bir alana sıkıştırılan Türkler, bu defa adanın yüzde otuz yedisine sahip olarak büyük bir başarıya imza atıyorlar.

Netice; Kıbrıs harekâtının üç önemli ayağı olduğu anlaşılıyor. Birincisi; Menderes’in 1959’da Zürih Anlaşması’nı yapması. İkincisi; Demirel’in 1967’de büyük bir diplomatik zaferle birlikte orduyu donanım yönüyle hazırlaması... Üçüncüsü ise; harekâtın gerçekleştirilmesidir.

İşte Eğirdir Dağ Komando Okulu Birliği’nin Kıbrıs’taki harekâtta büyük başarılar elde ederek şehitler verdiği için, harekâtın sene-i devriyelerinde anma programları düzenliyor. Bizi de duâ ve Mevlit için çağırmışlardı.

Emekli Maşacı Hoca, Vasıf Abi, ben ve bir de müezzinimiz olmak üzere dört kişi ile gittik...

Bizi önce garnizonun bahçesine aldılar, biraz sonra komutan Tuğgeneral Turgut Giray masamıza geldi. Tanışma ve hoş-beşten sonra program hakkında bilgi verdi.

Bizden de duâdan önce ŞEHİTLİK hakkında kısa bir konuşma yapmamızı isterken dinî ifadelerden ziyade, millî duyguları daha öne çıkarmamızı istedi. Komutan, her halde konuşmamızda neler anlatacağımızı merak ediyor ve anlatacaklarımızın mahiyetini kıvrak zekâsıyla öğrenmek istiyordu... Bu isteğine konuşmacı olarak benim cevap vermem gerekiyordu.

Paşam! Şehidlik manevî bir makam, bu makamı Allah’dan başka kim verebilir?

“Biraz açar mısın?”

“Kişi şehid olarak hayatını verecek, bunun karşılığında ciddî bir ödül yoksa niye versin?”

Paşa: “Şan, şöhret ve hep anılmak, milletin kalbinde yer etmek yetmez mi?”

- “Yetmez.”

- “Neden?”

- “Çünkü bunların hepsi kabir kapısına kadardır, oradan öteye geçmez, paşa olarak musalla taşına getirilen sizler için bile er kişi niyetine diyoruz.

- “Peki din nasıl bir ödül veriyor?”

- “Paşam! Bakınız din der ki; “ölüm, yokluk değil, hiçlik değil, idam değil, ebedî bir ayrılık değil... Karanlık âlemden aydınlık bir âleme geçiş... Bir yer değiştirme, bütün sıkıntılardan, acılardan bir kurtuluş. Sevdiklerine bir daha hiç ayrılmamak üzere bir kavuşmadır...”

- “Peki şehid için ne der?”

- Şunları söyler: “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsanız”...

“Şehidlerin akan ilk kanlarıyla birlikte, kul hakkı müstesna bütün günahları affolur, kendilerine makamları ve menzilleri  gösterilir”..

İşte paşam! Askeri ölüme doğru koşarak götüren bu ruhtur...

“Peki bu ruh tek başına yeterli midir?”

Asla, sizlerin verdiği veya vereceği iyi bir eğitim ve yanında teknolojinin sağladığı üstün imkânlarla birlikte bu ruh olursa o askerin zaferi kazanmasına hiçbir şey engel olamaz.. 

“Bunları mı anlatacaksın?”

Hemen hemen...

“O zaman şimdiden tebrik ederim” diyerek paşa ayrıldı ve zekâsıyla bizi iyi bir elekten geçirdi.

Bir görevli gelerek bizi  askerlerin toplu olduğu büyük bir amfiye götürdü, duâdan önce şehitlikle ilgili konuşmamız dikkatlice takip edildi.

Görevimizi yaptıktan sonra da uğurlandık...

Okunma Sayısı: 1196
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer Faruk ÖZAYDIN

    24.5.2021 01:49:46

    Tebrik ederim hocam. Nur talebesi olmak böyle bir şey işte. Her hal ve şartta Nur'ları neşretmektir. Burasının Peygamber ocağı olduğunu unutturalanlara bile..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı