"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cennete layık olmak

Hüseyin Şahinoğlu
15 Mayıs 2019, Çarşamba 00:53
Her konum bir liyakat, bir ehliyet, bir yatkınlık, bir bedel ister.

Bir okulda öğretmen olarak ders verebilmek için temel alan bilgisi dışında pedagojik formasyondan geçme şartı aranır. 300 yolcuyu havada uçurmak üzere pilot koltuğuna oturmak isteyen kimseler çok ciddî eğitim aşamalarından geçerler. Ne kadar hoşumuza giderse gitsin yeterli malî imkânlarımız yoksa bir yalıda ya da denize nazır bir villada oturamayız. Aynı şekilde en büyük hayalimiz bile olsa, gerekli ve yeterli şartlara sahip değilsek geminin kaptan köşküne kurulamayız.

İlâhî rahmet, selâm, kerem ve nimetlenmenin sonsuz tecelli edeceği yer olan Cennete lâyık olmak da belli bir liyakat ister, yatkınlık ister, bedel ister. Hiç şüphesiz bunların başında, bütün varlığa varlık veren, bütün varlığın varlığını devam ettiren, bütün varlığın ihtiyaçlarını karşılayan Rabbü’l-âlimine inanmak, O’nun varlık ve birliğini gönülden tasdik etmek, O’na hiçbir zaman ve hiçbir şekilde şirk koşmamak, kısacası yaratılan her şeyde tevhidi görüp tasdik etmek gelir. Zaten iman nûru da ancak böyle kazanılır.  

En başta akıl, kalp ve vicdan olmak üzere bütün his ve duygularımızla Allah’a iman edip her şeyde O’nun tevhit mührünü görüyorsak -Allah’ın ihsanı ile- kalbimizde ışıldamaya başlayan iman nûru bizi buna uygun şekilde formatlamaya, düzenlemeye, belli yatkınlıklara elverişli hale getirmeye başlar.

Daha açık ifade etmek gerekirse kalbimizdeki iman nûru önce bizi iman edip tasdik ettiğimiz Rabbimize ibadete, O’na hamd ve tesbihte bulunmaya, O’nun sayısız nimetlerine karşı O’na şükretmeye götürür bizi. İnsanlığımız ve inancımız bunu gerektirir çünkü. İçinde yaşadığımız şu muhteşem âlemde O’nun rahmetini, azametini, kemâlini görüp de O’na hamd ve tesbihte bulunmamak mümkün olabilir mi? Başta hayata gelmek üzere sahip olduğumuz imkânların, nimetlerin O’ndan geldiğine inanıp da bunun karşılığında O’na şükretmemek doğru olabilir mi?

İman nûru adeta zorunlu olarak bizi Rabbimize karşı ibadet ve itaatte bulunmaya sevk ettikten sonra, daha doğrusu eş zamanlı olarak O’nun hükümleri çerçevesinde kendimize, ailemize, toplumumuza karşı görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye; başka bir ifadeyle ahlâklı olmaya sevk eder bizi. Allah’a, O’nun adaletine, O’nun aynı zamanda ahlâkî buyruklarına iman eden bir kimse, meselâ, toplumda bozgunculuk yapmaya yeltenebilir mi? Meselâ, alış verişlerinde insanları kandırmaya cür’ette bulunabilir mi? Keza başkalarının malına, canına, ırzına zarar vermeye cesaret edebilir mi? 

Asla. İşte tahkikî iman ile elde edilen ve kalpte pırıl pırıl parlayan iman nûru ilkin ibadete, ardından ahlâka sevk ederek sahibini arındırmaya, yoğurmaya, olgunlaştırmaya kısacası Cennete lâyık hale getirmeye başlar. Hayatını imana ve istikamet üzere geçirmeye çalışan kimseler zaman zaman bazı sürçmeler yaşasa da daima tövbe ederek, Allah’a sonsuz tazimde bulunarak, Allah’ın yarattıklarına karşı şefkatli davranarak bedenlerini, gönüllerini, duygularını “ebedî saadet yurdu” olan Cennete elverişli hale getirmeye çalışırlar. Allah’a bilerek isyan etmez, edemezler; aynı şekilde insanlara, hayvanlara, bitkilere hatta tabiata kasıtlı olarak zarar vermez, veremez hale gelirler.

Bundan dolayıdır ki, Kur’ân-ı Kerîm’de Cennet ehli olabilmek için başlıca iki temel vasfa dikkat çekilir: İman etmek ve salih amel işlemek. Hayatının bütün aşamasını imanla ve salih amelle taçlandırmaya çalışan kimseler olgun bir kişiliğe, doygun bir kalbe, arı ve duru duygu dünyasına sahip olarak Cennete lâyık, bir anlamda ehil, oradaki sayısız ilâhî lütuflara yatkın hale gelmiş olurlar. 

Sonuç olarak Cennete lâyık olmanın yolu iman nûrunu elde etmek ve bunun gerektirdiği hayatı kuşanmak, olarak gözüküyor.

Okunma Sayısı: 1259
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı