"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Güneş'e iman nuru ile bakmak

Hüseyin Şahinoğlu
16 Mayıs 2019, Perşembe
İMANIN MAHİYETİ

Güneş, gün boyu bizi sıcak kollarıyla kucaklayan bir can dostudur. Sadece bizi mi? Annemizi, babamızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı, yakınlarımızı herkesi, ama herkesi sıcak kollarıyla okşayandır o. Sonra bağımızı, ovamızı, dağımızı, şehrimizi sarar o, aynı şefkatli kollarıyla, sürekli olarak. Ormanımızı, hayvanlarımızı, toprağımızı, suyumuzu koynunda tutar akşama kadar. Hiç ara vermeden, hafta sonu tatili yapmadan, yıllık izne çıkmadan. Ne yıllık izni, ne hafta sonu, eğer bir saat yalnız bıraksa bizi hayatımız ve bütün hayatlar kaybolur bu dünyadan.

Dünya biz insanlar ve biz canlılar için küçük bir evimiz, gök kubbe tavanımız ise, güneş de “lambamız” oluyor bizim. Yakıtı bitmeyen lamba. Patlamayan, kırılmayan, bozulmayan lamba. Yıllardır, yüz yıllardır ışıklandıran bir lamba. Sadece lamba mı? Aynı zamanda “ısıtıcı” o. Bu noktada yaptığı görev dolayısıyla “soba” mı denilmeli, kalorifer mi denilmeli, elektrikli ısıtıcı mı denilmeli, ne denilirse denilsin bu güzel odamızı ya da binamızı en güzel şekilde ısıtıyor o, bizi donmaktan kurtarıyor.

Lamba, soba, ısıtıcı derken onun “pişirici” özelliğini de es geçmemek gerekiyor. Başağı yürümüş buğdayları ısıtıp olgunlaştıran o, bahçelerdeki sebzeleri en uygun kıvamda pişiren o, ağaçlarda sıraya dizilmiş meyveleri en tatlı şekilde kızartan yine o.

Hayatımıza güneşle gelen nimetleri saymakla bitirebilir miyiz? Denizlerdeki suların yağmur olarak inmesi için buharlaştırma vazifesini o yapıyor, çiçeklerdeki muhteşem renk cümbüşü onun vesilesiyle gerçekleşiyor. Mevsimlerin meydana gelmesinde, getirilmesinde yine payı büyük onun.

Aynı zamanda bu can dostumuz, o kadar sıcak, o kadar cömert ki bulutlar araya girip onun güzel yüzünü perdelese bile o ışık ve ısısıyla bizi ve her şeyi sarmaya ve sarmalamaya devam ediyor. Kimi zaman rüzgâr esiyor, yağmur yağıyor, fırtına çıkıyor, ama o istikrarlı şekilde yine bütün fonksiyonlarını icra etmeye devam ediyor.

Hava kararıp gece siyah örtüsünü varlıklar üzerine kapatınca güneşi istirahata çekiliyor, zannediyorsak hata ediyoruz. O geceleyin de yine bizim yanı başımızda ya da baş ucumuzdadır. Uzayda belli bir hızla dönen dünyamızın kendisine yapışmasını ya da fezada savrulup gitmesini önlemek de ona verilmiş bir vazifedir. O bu vazifeyi bünyesine konulmuş “çekme ve itme kanunu” ile sürekli olarak ve kusursuz şekilde yapmayı sürdürür. Keza dünyamıza takvimlik görevini gören aya ışık vermeyi de asla ihmal etmez. Sabah olduğu zaman, biz onun değerini bilmesek ve onu özlemesek bile o bize olan büyük özlemi ile doğu köşesinden gülen yüzü ile “merhaba” diyerek hepimize el sallamaya başlar. 

Sonuç olarak her varlığa olduğu gibi güneşe de iman nûruyla baktığımızda onun nasıl istihdam edildiğini, onun eliyle bize nasıl nimetler verildiğini, ona bu görev ve özellikleri verenin ne kadar ilim, kudret ve rahmet sahibi olduğunu fark ediyoruz. Güneşin ışıkları, ışıklarının fotonları sayısınca, Said Nursî’nin ifadesiyle, Şems-i Ezelî olan Allah’a hamd ve tesbihte bulunuyoruz.

Okunma Sayısı: 1560
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı