"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman nuru acı soğanı tatlandırıyor

Hüseyin Şahinoğlu
01 Ağustos 2019, Perşembe
Çoğu zaman bol yahut ucuz olan şeyleri değersiz ya da az değerli görme yanlışlığına düşüyoruz.

Vücuda zararı mı yoksa faydası mı daha fazla konusu tartışmalı olduğu halde, özel şişelere doldurulmuş gazlı içecekleri daha kıymetli görüyor, yararları tartışmasız olan suyu daha az kıymetli sanıyoruz. Pastayı, böreği ya da keki kimi defa, çok önemsiyor, adeta zorunlu besin kaynağımız olan ekmekten daha değerli görüyoruz. Sürekli olarak ve en temel hayatî ihtiyacımız olduğu halde alabildiğine bol olan ve hiçbir ücret ödemediğimiz “hava”yı belki nimet olarak bile fark etmiyoruz!

Oysa hayatımız ve hayatımızın devamı açısından en temel ihtiyaçlarımız, dünyada en bol olarak var edilen ve bedelsiz veya en düşük ücrete aldığımız şeylerden oluşuyor. Güneşin aydınlığına ve ısısına zorunluluk derecesinde ihtiyacımız var, ama bedel ödemiyoruz. Her dakika ortalama 15 veya 16 kez oksijen almaya ihtiyacımız var, ama ücretsiz alıyoruz. Günde takriben 8 veya 9 bardak su içmeye ihtiyacımız var, ama teknik hizmetlerinden dolayı ilgili idareye ödediğimiz rakam dışında suya para vermiyoruz!

Sözü, pazarda en bol bulunan ve kıymetini takdir edip edemediğimiz soru işareti olan “kuru soğan”a getirmek istiyoruz. Diğer sebzelerle kıyaslandığında fiyatı en ucuz olan acı soğana! Mutfağımızın demirbaşlarından olan soğana! Akrabalık bağı olmamakla beraber en yakın dostu patates ile birlikte semt pazarlarında, marketlerin sebze reyonlarında, mutfaklarımızda hiç eksik olmayan soğana!

Aslında kuru soğan, soğangiller diye anılan ve aralarında pırasa ve sarımsağın da bulunduğu sebze türünün en yaygın olanı. Mutfakların vazgeçilmez olmasının sebebi aşçılara ve hanımlara sorarsanız yemeğe lezzet katması. İçine en azından bir baş soğan doğranmayan sulu yemeğin lezzeti kesinlikle eksiktir, hemen fark edilir. Soğan üzerine yapılan araştırmalara bakıldığında ise bu sebze lezzet vesilesi olmanın dışında pek çok faydası olan müstesna bir ilâç aslında. İçindeki kükürt, lif, B ve C vitaminleri bakımından zengin bir besin kaynağı olan soğan başta bağırsakların temizlenmesi, kandaki şekerin düşürülmesi, kolestrolün dengelenmesi olmak üzere sağlığımız için sayısız yararlar sağlıyor.

Bu harika sebzenin kuş bakışı bazı özelliklerine dikkat kesilelim. Bir gramda 300 adet bulunacak kadar küçük bir tohum, siyah renkli, yüzeyi buruşuk. Bu küçük “nüve” toprağa atıldığında çeşitli evrelerden geçiyor. Çimlenme ve ilmek dönemi, ilk yaprağın görünüşü, büyüme, ilk yaprağın düşmesi, soğan oluşumunun başlaması, soğan başının irileşmesi, boyun kısmının yumuşaması, soğan başının olgunlaşması, kabukların sararması ve nihayet hasada hazır hale gelmesi. Elbette bütün bunlar için muayyen bir sürenin geçmesi gerekiyor!

Bu bitki kök, gövde, yaprak ve soğan başı olmak üzere dört kısımdan oluşuyor. Kök, dip kısımda oluşan ve 0.5-2 mm. kalınlığında olup dallanma göstermeyen bir yapıya sahiptir. Gövde, toprak altında düz ve disk şeklindedir. Üzerinde birkaç veya en çok on civarında büyüme ucu bulunur. Yapraklar; yuvarlak, içi boş ve karşılıklı olarak yeşil renkte oluşur. Soğan başı ise dıştan içe doğru 2 veya 4 adet koruyucu yaprak, etli yaprak kınından oluşan yapraklar yani dilimler, aya kısmından oluşan yapraklar ve bir veya iki adet sürgün yapraklardan meydana gelen topaç şeklinde bir yapı olarak gözleniyor.

Her sebze ve meyve gibi soğanın da oluşum ve gelişiminde harika bir seyir görüyoruz. Üreticilerin yaptığı bu süreçle ilgili olarak tohum ekme, belli periyotlarda sulama, çapalama ve etrafındaki diğer otları alma, zamanı geldiğinde de hasat etmekten ibaret görünüyor. Onlar bu sebzenin gerçek anlamda oluşabilmesi için tohumun çatlaması, toprağa tutunması, filizlenip toprağı delerek dışarı çıkması, su ihtiyacı için yağmurun yağması, pişip olgunlaşması için güneş ışığının gelmesi gibi faaliyetlerin tamamen dışında kalıyorlar. 

Başka bir ifadeyle bir baş soğanın yetişebilmesi için toprağa, yağmura, suya, rüzgâra, güneşe vs. olmak üzere pek çok şeye ihtiyaç bulunuyor. O halde soğan, diğer bütün sebzeler ve meyveler gibi toprağı yaratan, buluta hükmeden, güneşi var eden Zâtın eseri olarak ortaya çıkıyor! Daha doğrusu ortaya çıkarılıyor, yetiştiriliyor, üreticileri eliyle bizlere sunuluyor! İnsaniyetimizle samimî olarak düşündüğümüzde bunu anlıyoruz. Aklımız buna hükmediyor, kalbimiz bunu onaylıyor. İşte iman nûru dediğimiz tam da budur. Varlıkları, olayları, yiyecekleri, içecekleri meydana geliş seyri ile düşünüp bunların gördüğümüz “sebep”lerin sonucu olamayacağını aklımızla teslim edip, kalbimizle, “evet, bütün sebeplerin arkasında İlâhî bir irade, İlâhî bir kudret ve İlâhî bir rahmet var, diyebilmek, kesin bir tasdik içinde olmak.

Acı soğana iman nûru ile bakıldığında, yani Yaratıcısı adına düşünüldüğünde adeta tatlanıyor, bizi Rabbimizle, O’nun rahmetiyle ve keremiyle yüz yüze getiriyor. Bize kuru topraktan lezzet vesilesi, şifa vesilesi olan bu sebzeyi ikram ettiği için O’na şükrediyoruz! Zaten şükür, Said Nursî’nin işaret ettiği gibi fikir planında “nimette nimet vereni görmek”le başlıyor. Soğanın muhteşem bir nimet olduğunu görmeyen, göremeyen en azından bu noktada Allah’a şükredemeyeceği gibi, bu nimetteki ihtişamı görse bile bunu gerçek sahibi olan Allah’a atfetmeyen de O’na şükredemez.

Ne mutlu bu muhteşem icraatı fark eden ve bu icraatı, gerçek sahibine verebilen bahtiyar insanlara!...

Okunma Sayısı: 1212
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı