"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman Nurunu karartan lekeler: Günahlar

Hüseyin Şahinoğlu
26 Mayıs 2019, Pazar 00:05
İMANIN MAHİYETİ

İman nûru araştırmaya, sorgulamaya dayalı olarak yapılan çalışmalar sonunda, Allah’ın o kişinin kalbine bıraktığı bir nûr olarak ortaya çıkıyor. İnsan olarak, insanî özelliklerini kullanarak kâinatı araştırmayan, kâinatın şahitliğine başvurmayan ve çevresindekiler inandığı için iman ettiğini düşünen kimseler için iman nûrundan bahsetmek zor görünüyor. Daha açık bir ifadeyle iman nûru tahkikî iman çalışmaları neticesinde hasıl oluyor, daha doğrusu hasıl ediliyor. Dolayısıyla imanını taklidî düzeyde tutan bir kişi ya da kişiler için iman nûrundan, hele hele parlak bir iman nûrundan söz etmek sağlıklı görünmüyor.

Kuşkusuz ki bu nûrun her geçen gün daha parlak hale getirilmesi, en azından sönmekten muhafaza edilebilmesi için hem bütün bir hayat boyunca “tahkikî iman eğitimine” devam etmek, hem de dinî pratiklerle yani buna uygun tutum ve davranışlarla bunu korumak, pekiştirmek, güçlendirmek gerekiyor.

Peki iman nûrunun zayıflaması, -Allah korusun- kararması ya da sönmesi söz konusu olabilir mi? Söz konusu olabilirse bunun âmili nelerdir, bu konuda ne gibi tedbirler almak gerekir? 

Hemen belirtilmelidir ki hidayet ve iman nûru sonsuz kurtuluşa açılan kapı olmakla birlikte hidayetten sonra dalâlete düşme, imandan sonra küfre girme her zaman, herkes için söz konusu olabilir. Bundan şiddetle korkmak, duâ etmek ve gerekli tedbirleri alarak yaşamaya çalışmak icap ediyor.

Temelde iman nûrunu zayıflatan, karartan ya da siyahlandıran şey inanç konularına ilişkin ortaya çıkan şüphe ve tereddütlerdir. Okuyarak, düşünerek, bilenlere danışarak, duâ ederek aklımıza veya kalbimize gelen bu tür şüpheleri gidermeyi amaç edinmek gerekiyor. İkinci bir faktör ise işlenen günahlar ve masiyetlerdir. Günah işlemek inkâr etmedikçe kişiyi iman dairesinden çıkarmamakla birlikte, küfre kapı aralayan bir süreci başlatabiliyor.

Bu konuyu çok güzel işleyen Said Nursî’nin verdiği örneklere atıf yapabiliriz: Meselâ, gizlice, utandıracak bir günahı irtikâp eden kimse, başkasının o günahına muttali olmasını istemediği için meleklerin varlığı ona ağır gelebiliyor ve küçük bir emare ile onları inkâr etmeyi arzu edebiliyor. 

Said Nursî bunu vurucu cümlelerle şöyle ifade ediyor: “Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nûr-ı imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor”.

Sonuç olarak iman nûrunu kazanmak kadar onu muhafaza etmek de hayatî bir önem taşıyor. Bunun için itikada ait her tereddüt ve şüpheyi izale etmek gerekiyor. Ayrıca günah konusunda azamî hassasiyet göstermek, eğer bir şekilde günah işlenmişse hemen tövbe ve istiğfar ile mukabele ederek o günahın kalbi karartmasına izin vermemek icap ediyor.

Resul-i Ekrem’in (asm) bu konudaki şu hadisi ne kadar müjdeli geliyor: İşlediği günahtan sonra tövbe eden bir kimse o günahı ilememiş gibidir” (İbn Mâce, “Zühd”, 30).

Okunma Sayısı: 4062
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı