Manalar kalpten çıktıklarında şekilsiz çıplak olarak hayale girerler. Hayalde şekillenirler. Hayal ise her zaman bir sebebe binaen bir çeşit resimleri örer. Ehemmiyet verdiği şeyin resmini örerek yol üstünde bırakır. Hangi mana geçse o resim şeklindeki elbiseyi ona ya giydirir, ya takar, ya da bulaştırır.
Eğer oradan geçen manalar kusursuz ve temiz, şekiller çirkin ve pis ise giymek yoktur. Yalnız birbirine temas var. Vesveseli adam teması, telebbüs yani giyinmek olarak kabul eder. “Eyvah! Kalbim ne kadar bozulmuş! Bu çirkin ve kötü şeyleri nasıl düşünebiliyorum? Demek ki ben kötü bir insan olmuşum“ diye düşünür.
Meselâ İlâhî âyetleri tefekkür ederken tuvalet ihtiyacı hissimize dokunduğunda, hayalimiz o ihtiyaçla ilgili suretleri örecek ve tefekkür ile ilgili manalar ortalarından geçecek. Ancak o manalar için kirlenme yoktur, onlara zarar dokunmaz. Buradaki zarar, zarara maruz kaldığını düşünmektir.
(Sözler, s. 249)