Toplum olarak geçen seçim sürecinde yaşadığımız gerginlik sona erdi diye seviniyorduk. Yöneticilerimiz ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve ahlâkî krizi çözmeye odaklanacaklar diye düşünüyorduk.

Ağız tadıyla bir Ramazan orucu ve akabinde huzurlu bir bayram geçireceğimizi hayal ediyorduk. Ama olmadı.

Zira büyüklerimiz, aleyhlerine sonuçlanınca İstanbul’un Büyükşehir seçim sonucunu beğenmediler, YSK’ya müracaat ederek iptalini sağladılar ve 23 Haziran’da yeni seçim yapılmasını kararlaştırdılar. Netice lehlerinde tecelli etseydi kuvvetli bir ihtimalle seçim tekrar edilmeyecekti.

Yakında bir daha yeni seçim kampanyaları yapılacak. Muhtemelen kardeşlik hukuku yine askıya alınacak, “Allah için sevmek, Allah için buğzetmek” Rahmanî düstur yerine, “Siyaset için sevmek, siyaset için buğzetmek” şeytanî düstur tekrar uygulamaya konacak.

Toplum “İktidar yanlısı, iktidar muhalifi” şeklinde tekrar kamplaştırılacak. Baba oğlu ile, kardeş kardeşi ile, kişi arkadaşıyla “falan iyidir, falan kötüdür” münakaşasını yapacak. Gönüller bir kez daha kırılacak, bayramın havası, toplumun huzuru bir kez daha kaçacak.

Diğer taraftan yatırım ve üretim alanlarına, milletin faydasına olan yerlere sarf edilmesi gereken, seksen milyon kişinin hakkı olan devlet kaynakları ve vergilerin bir bölümü, seçimi kazanma yolunda su gibi harcanarak israf edilecek.

Halkın çoğu geçim sıkıntısı içinde kıvranırken matbaacılar, bayrak, flama, afiş üreticileri, reklâmcılar, servisçiler bol bol para kazanacak, caddeler, yollar ve binalar yine posterlerle donatılacak.

Yalan sözler ve iftiralar havada uçuşacak. Siyasîler birbirlerinin kirli çamaşırlarını bir kez daha ortaya serecekler. Hâkim siyasîler muhaliflerini bir kez daha yüksek perdeden “hain, terör yandaşı” gibi galiz tabirlerle suçlayacaklar. Bu seçimi kendileri kazanmadıkları takdirde ülkenin uçuruma yuvarlanacağını iddia edecekler. Yazılı ve görsel medya araçları bu işe alet edilecek.

Bir müessese düşününüz. Başındaki idareci onu sürekli zarara sokmaktadır. Onun sahibi o idarecinin müesseseyi yönetmesine devam etmesine müsaade eder mi? Devlet de büyük bir müessese sayılır. Onun sahibi halktır.

Elhasıl: Hz. Peygamber (asm) “Bir Mü’min aynı delikten kendini yılana ısıttırmaz. (Yani aynı hataya iki defa düşmez)” buyurmaktadır. Artık halkın çoğunluğu feraset göstererek devleti ve milleti zarara sokan idarecilere destek olmaktan vazgeçmeli. 

Çünkü bu, onlara da, idarecilere de zarar verir. Zira onları “Millet yaptıklarımızı tasdik ediyor” diye düşünerek çok daha fahiş hatalar yapmalarına sevk edebilir.