"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayretle bakıp zevk ile mütalâa etmek

İrfan Süleymanoğlu
25 Nisan 2018, Çarşamba
Müceddid-i Azam; nur-u îman gözlüğü ile bakarsa, insanların kâinat sergisinde teşhir edilen garib, acib kudretin mu’cizelerini görmek ve mütalâa etmek için Sultan-ı Ezelî tarafından gönderilmiş mütalâacı olduklarının anlaşılacağını söylüyor. 1

Görünmek iradesiyle cilvelenen tecelliyata, gözünü açıp bakmak fıtrî bir ihtiyaçtır. İlk bakış izzet ve azametin hayretle karşılanması olup zevk ile mütalâa ise insanı tevhide götürecektir. O gözlükle bakan herkes masivaya itibar etmeyecek; aradığını bulduğuna kanî olacaktır. Hazret-i Adem de (as) âlem-i şahadete, izn-i İlâhî ile gözünü açıp hayretle baktığında, taraf-ı İlâhîce ona esma talim ettirilmiştir. Ta ki ‘zevk ile mütalâası’ mümkün olsun.

Adem’den (as) sonra yer yüzü halifeliğinin bir özelliği olarak tevarüs eden gözünü açıp, ülfet perdesini yırtıp hayretle bakmak ve zevk ile mütalâa etmek özelliği kaybedildiğinde; insanın değil halifelik makamı, insanlık mertebesi de sorgulanmaya açık hale gelecektir. Nitekim asr-ı hazır, insanlık mertebesinden, başaşağı düşenlerin hayasız örneklerini mebzul miktarda sunmaktadır… Çünkü insan bu mütalâa ile mütefekkir olduğu cihetle, ancak eşref-i mahlûkat ve halife-i arz olmaktadır.

Gözün açılmasıyla basar boyutunda gözde temessül eden varlıklara, ülfet perdesini yırtıp özel bir gayret göstererek bakmakla, insan ve varlık arasında bir intisap sağlanır. Böylece varlık âleminde tecelli-i azama zihnî bir mazhariyet hasıl olur. Akabinde mazhar olunan tevhid sahifelerindeki eşya zihinde belirginleşir ve tecessüm eder. ‘Görünmek’ İlâhî iradesi, insanın gözünü açıp bakmak fiiliyle bütünleşmiş olur. Bu bütünlüğün Cennet lezzeti verecek olan mütalâa kısmı ise iman gözlüğüne vabestedir. Nur-u îman gözlüğüne…

Acib bir âleme gönderilen şu insan İlâhî iradenin müştak mütalâacısı olmaktadır. İnsanın gözünü açıp; azîm âlemi, muntazam memleketi, mükemmel şehri, muhteşem âlemi içine almış olan sarayı gezerek, gördükleri ve seyran ettikleri mu’cizat-ı İlâhiyeye karşı kemal-i hayreti ve mütalâalarının zevkini, ruhî boyutta hazmek için bürhan arkadaşlığına baş vurmak gerekmektedir.

Keza, bu acib kâinatın Hâlıkını bildirmek cihetinde de, tevhid sahifelerini hayretle bakıp zevk ile mütalâa etmek için “Kâinattan Hâlıkını soran seyyah”ın peşine düşmek lâzımdır. Ki Şu muhteşem memleket ve bu güzel misafirhanedeki ziyafet-i âmme, teşhir-i şamile, talim-i umumiye, temaşa-i zeyyine ile ruh mutmain olsun.

Hayretle bakmak; gözü, gözün Sani’-i Basîrine satmak demektir. O’nun hesabına ve izni dairesinde çalıştırmak demektir. O zaman göz kitab-ı kebir-i kâinatın mütalâacısı ve şu âlemdeki mu’cizat-ı san’atı Rabbaniyenin bir seyircisi olacaktır. 2

Yine “Bütün fünunun, bütün desatiriyle şu kitab-ı kâinatı, zaman-ı Adem’den (as) beri mütalâa etmesi, beşeriyet açısından aslında vazife-i hilâfetin bu olduğunu” anlatmaktadır.3 Demek ki; hayretle bakıp zevk ile mütalâa etmek, fünunla başlamakta marifetle devam etmektedir.

Evet, marifet budur. 

Bunu başarmak bir marifettir…

Dipnotlar:

1. Yirmi Dokuzuncu Lem’a, İkinci Bab, Birinci Nokta. 

2. Altıncı Söz.

3. Otuz Birinci Söz.

Okunma Sayısı: 2317
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı